Hakem 12 Eylül'den beri taraf tutuyor!

  • Arşiv
  • |
  • Kategori yok
  • |
  • 25 Mayıs 2012
  • 09:46

Hükümetle kamu emekçileri toplusözleşme masasında anlamaşamadı. KESK ve Kamu Sen öncülüğünde kamu emekçileri de bunun üzerine önceki gün Türkiye'nin son 30 yıldaki en büyük grevini ve kitlesel eylemlerini gerçekleştirdi. Dün ise toplusözleşme görüşmelerinde hükümetle anlaşamayan Memur-Sen ve hizmet kollarında yetkili sendikalar, Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı önüne geldi. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na başvurdu.

Ahmet Gündoğdu, burada yaptığı açıklamada, hükümetin ilk zam teklifini açıkladığı 14 Mayıs'ta ‘dağın fare bile doğurmadığı’ bir teklifle karşılaştıklarını ifade ederek, bundan sonraki aşamada kamu emekçilerinin hak ettiği zam teklifini beklediklerini ifade etti. Ancak uzmanlar 'Hakem Kurulu'ndan ve kamu emekçilerine yüzde 3,5+4 zam öneren AKP hükümetinden umutlu değiller. Ekonomisyen Mustafa Sönmez ile Aziz Konukman ve duayen gazeteci Şükran Soner kamu kesimindeki gelişmeleri BirGün'e değerlendirdi.

HAKEM KURULU 12 EYLÜLDEN KALMA

Şükran Soner: Siyaseten seçime dönük olarak o dönemde kamu çalışanlarına sendikal haklarının verildiği gibi bir tablo çıktı. Ama aslında hukuk düzenlemelerinin bütünü ona göre düzenlenmedi. Bütçeye baktığınızda toplu pazarlık yapılacağını görmüyorsunuz, çünkü memurlara verilecek zam bütçe yasasıgereği zaten var. Bütçeye koyduğunuzda zaten yasayla bağlamış oluyorsunuz. O zaman baştan bir çelişki var. Toplu pazarlıkta tarafların bir araya gelip özgür iradeleriyle pazarlık yapmaları esastır. Hakem Kurulluğu ise 12 Eylül’de de yapılmıştı. İktidarın denetlediği üst kurul taraflar adına sözleşme yetkisini almış oluyor. Bu geleneksel sendikal hak ve özgürlükler, toplu pazarlık özgürlüğüne aykırıdır. Daha önceki sistemden özünde bir farkı yoktur. Hükümetin zammın vergilere yansıyacağına ilişkin açıklamada bulunuyor. Doğrudan doğruya teşviklerde sermayeye verdiği destekler memurlara verilecek desteklerlekıyaslanamaz. Ora ya var buraya niye yok?

"SAVAŞ HARCAMASINA VAR, MEMURA YOK"

Mustafa Sönmez: "Hakem Kurulu üyelerini analiz ettiğinizde bu kurulun hükümete bağlı üyelerden oluştuğunu görüyorsunuz. Dolayısıyla bu tür hakem heyetlerindenhükümetin eğilimlerine aykırı kararlar çıkması çok olası görünmüyor. Hükümet enson zam olarak yüzde 3,5+4 teklifinde bulunmuştu. Belki kurulun üyelerine sizde 4+4 verin ki tarafsızmışsınız gibi görünesiniz talimatı verilmiş olabilir. Bu, ne geçen yılın, ne de bu yılın enflasyonu oranını karşılayacak bir artış olur. Geçen yılın ve önceki yılın gerçekleşmiş olan yüzde sekiz buçukluk büyümesinden kaynaklanan refah payını da içermez. Bakan Babacan’ın bütçenin verilecek zammayetmeyeceğine ilişkin açıklaması doğru değildir. Türkiye bütçesi bu krizdöneminde Avrupa’nın en iyi bütçelerinden birisidir. Türkiye bütçesi, en fazla yüzdebir buçuk açık veriyor. Kamu borç yükü de yüzde kırklarda, ağır değil. Bütçedaha adil, kamu çalışanlarına daha anlayışlı davranmaya müsaittir. Bu nedenlegelir yok demek haksızlık. Bütçede istedikleri zaman faizin payınıartırabiliyorlar sıcak para kaçmasın diye. Halkın arazilerini satıyorsunuz,özelleştirmelerle dünya kadar paralar elde ediyorsunuz, canınız istediğinizdesigaralara, içkiye zammı bindiriyorsunuz, canınız istediğinizde dünyanın savaş harcamasını yapıyorsunuz. Ama memura gelince para yok diyorsunuz. Bizi vergiye zorlarsınız diyerek halkla kamu çalışanlarını karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar."

MÜTHİŞ ÇİFTE STANDART

Aziz Konukman: Hakem Kurulu’nun bizatihi varlığı problemdir. Daha önce de Yüksek Hakem Kurulu vardı, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçilmedi. Yaşadığımız toplugörüşmenin bir başka şekli, bu nedenle bir şeyin değiştiğine inanmıyorum. İşçiler toplu sözleşmede pek çok konu tartışıyor, burada görüşülecek konular daçok sınırlı, tartışma ücrete sıkışmış durumda. Kurul üyelerinin tarafsızlığınagelirsek, burada belirleyici olan kurulun başkanı Sayıştay üyesi. GeneldeSayıştay ve yargı organları tartışmalı bir süreçte. Yargı organlarınagüvensizliğin kurula duyulan güvene yansıması çok doğal. Memur-Sen kurulda ağırlıklı,KESK ve Kamu-Sen’in ağırlığı düşük, bu anlamda eşit bir temsilden de bahsedemiyoruz. Hükümetin memurlara verilecek zammın vergilere yansıyacağına ilişkin açıklama yapıyor. Sermayeye bir kaynak transferi olduğunda, bu kaynağın nereden alınacağı hiç sorgulanmıyor. Ancak konu emekçiye geldiğinde ise hemen kaynak tartışması yapılıyor. Bu, müthiş bir çifte standart, ancak şaşırtıcı değil. Çünkü AKP sermaye yanlısı bir iktidardır. Hükümet sermaye lehinde kararlar veren bir aygıt bugün. Kaldı ki Sayın Babacan’ın açıklaması doğruyu yansıtmıyor. Babacan, 3 milyon memurun maaşını havuzdan ödüyoruz, yapılacak zamlayeni vergiler almamız gerekiyor diyor. AKP iktidarında dolaylı vergilerin payı yüzde yetmiş oldu, doğrudan vergilerin payı yüzde otuz. Avrupa Birliği’nde durum tam tersidir. Doğrudan vergiler içinde en yüksek payı emekçiler ödüyor, ama sermayenin vergi yükü son derece düşük. Bu oranı tersine çevirsek çokkazanandan çok, az kazanandan az vergi alsak, Sayın Babacan bu açıklamayıyapabilir mi? Vergileri yetmiş dört milyondan almasak, sermaye kesiminden, çok kazanandan alsak AKP buna evet diyebilir mi? Diyemez. İstenseydi AKP 2002’den bu yana bu yapıyı değiştirdi. Ancak bu yapı değişirse sermaye kesimi ve hükümetin pamuk eller cebe demesi gerekiyor.

Birgün / 25.05.12