Emperyalist yalanlara ve karalama kampanyasına karşı…

  • Arşiv
  • |
  • Dünya
  • |
  • Avrupa
  • |
  • 01 Haziran 2012
  • 10:44

Yunanistan işçi sınıfıyla enternasyonal dayanışmaya!

Emperyalist burjuvazi yalan ve iftiralarla Yunanistanlı işçi ve emekçilere karşı çok yönlü bir karalama kampanyası yürütüyor.

Yunan sermaye devletinin iflas etmesinin gerçek nedeni olan kapitalist sömürü sistemi, her durumda Yunanistanlı işçi ve emekçileri “tembellik” ve hazır yiyicilik”le suçluyor. Yunanistan proletaryası ve emekçilerinin emperyalist troykanın dayattığı yaptırımlara boyun eğmeyerek köleleştirme saldırılarına karşı mücadeleyle yanıt vermesi kan emeci asalak emperyalist merkezleri çıldırtıyor.

Yunanistanlı emekçilerin kararlı direnişi ve mücadelesinin öteki ülkelerin işçi ve emekçilerine “kötü” örnek olmasından korkan sermayenin zavallı bekçileri, kendi sonlarını anlatan bu mücadeleyi gözden düşürmek için azgın bir kin ve nefretle saldırıyorlar. Tehdit ve şantaj yoluyla boğun eğdirmeye çalışıyorlar.

“Adalarını satsınlar”, “tembeller”, “vergilerini ödemiyorlar” vb. argümanlarla yürütülen bu karalama kampanyasıyla Yunanistanlı emekçileri kapitalist krizin sorumlusu olarak göstermeye çalışıyorlar. Bu arsız kampanyaya, 500 bin euroluk yıllık gelire sahip, emperyalist tefeciliğin merkezi olan IMF’nin Başkanı

Christine Lagarde da “Atina denince aklıma vergi ödemeyen insanlar geliyor" iftirasıyla fitili yeniden ateşledi.

İşçi sınıfı ve emekçilerin vergi kaçakçılığı yapabilme sanşlarının olmadığını, herkesten daha iyi bilen bu asalaklar, iftirayla kendi vergi hırsızlık ve dolandırıcılıklarının üstünü örtebileceklerini sanıyorlar. Bir işçi veya büro emekçisi kendi yaşamından da biliyorlar ki, burjuva devlet, kesintileri kaynağından yaptıktan sonra, ücretleri net olarak emekçilere ödemektedir. Oysa, bir kapitalistin vergi ödememesi için sınırsız, yasal imkanlar ve yollar yaratılmıştır. Burjuvazinin gönüllü ve aylıklı uşakları bu gerçeği bilmelerine karşın, bu iftirayı yapıyorlar. Zira kapitalist sistemin, demek oluyor ki burjuvazinin ahlakı ve ideolojisi yalana ve iftiraya dayanmaktadır.

Afganistan, Irak, Libya işgallerinin, Balkanların parçalanmasının, Suriye’ye saldırı hazırlıklarını hep aynı aşağılık aldatma ve yalanla kamufle ettiler; “insan hakları” ve “demokrasi” diye sundular. Oysa bu bölgelerde gerçekleştirilen emperyalist yağma ve talanlarla halkların yaşam halkları ellerinden alınarak, yaşadıkları topraklardan zorla sökülüp atılması olmuştur. Arkalarında yıkık ülkeler, milyonlarca insan cesedi, toplu katliamlar, halklararası düşmanlıklar bırakmışlardır. Yunanistan halkına karşı da kışkırtmak istedikleri de, aynı gerici milliyetçi kin ve düşmanlıktır.

Yunanistan proletaryası ve emekçi halkları da en azından diğer halklar kadar çalışkan ve ülkesini seven bir halktır. Emekçi halklar bu ayırıcı ve üstün özelliklerinden dolayıdır ki, hiçbir emperyalist işgale ve ülkelerinin emperyalist barbarlığın çizmeleri altında ezilmesine göz yummuyorlar. Emekçilerin bu onurlu duruşu, kan emici yarasaları kudurtarak, çılgınlaştırmaya yetiyor.

Kapitalist sistem aynı zamanda bir muhasebe toplumudur. Burjuvazi, daha karlı vurgunlar, emekçilerden vergi adı altında haraç toplamak, muhaliflerini takip etmek vb. için kayıtlı bir toplum yaratmıştır. Asalaklar sürüsü kendi tuttukları muhasebe kayıtlarını bile hiçe sayarak, yalan ve iftiralarını savuruyorlar.

Kapitalist-emperyalist sistemin bir kurumu olan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından hazırlanan ve üye ülkelerdeki çalışanların bir yıl içinde çalıştıkları ortalama saat miktarını gösteren veriler, burjuvazinin yalan ve iftiralarını açığa çıkartmaya ve onların sahtekarlıklarını, bilgiyi kirtletmek için başvurdukları arsızlıklarını açığa çıkartmaya yetmektedir.

OECD’ye göre Yunanistan'da iş günü, diğer Avrupa ülkelerine kıyasla çok daha uzundur. Yunanistan halkı, yıllık 2 bin 17 çalışma saati ortalamasıyla listenin üçüncü sırasında yer alıyor. Türkiye'de yılda ortalama 1877 saat çalışılıyor. Güney Kore’de işçiler yılda ortalama 2 bin 193 saat çalışıyor. İkinci sıradaki Şili'de emekçiler yılda ortalama 2 bin 68 saat çalışıyorlar. Buna karşılık, emperyalist metropollerdeki iş süresi ise daha kısadır. Birleşik Krallık çalışanları yılda ortalama 1647 saat çalışırken son sıradaki Hollanda'nın bir üstündeki Almanya’da 1408 saat çalışmaktadırlar. Bu veriler tam gerçeği yansıtmaktan uzak olsa da, karşılaştırma için asgari bir veri sağlamaktadır.

1408 saatlik ortalama çalışma süresine sahip Almanya’nın emperyalist yöneticilerinin tembellikle suçladığı Yunanistan’da emekçiler, yılda ortalama 2 bin 17 saat çalışıyorlar. Zaten OECD’nin verileri de, emperyalist metropollerdeki ortalama çalışma süresinin daha kısa olduğunu ortaya koymaktadır. Bu yalın gerçeklere karşın, tekrarlamaktan bıkmadıkları bu yalanları ve iftiraları döne döne piyasaya pompalıyorlar.

Yunanistan proletaryası ve emekçi halkları, kapitalist sisteme karşı kavganın başını çekiyorlar. “Emperyalist borçları ödemeyeceğiz” diyerek, emperyelist dünyaya karşı bayrak açarak, kapitalist-emperyalist sistemden devrimci kopuşun öncülüğünü yapıyorlar. Son dört yıldır denetim altına alınmayan işçi sınıfı ve emekçi halkın devrimci başkaldırısını karalayarak, iftiralara boğarak gözden düşürmeye çalışarak, Yunanistan halkının devrimci atılımını yalnızlaştırarak boğmanın hesaplarını yapıyorlar. Yunanistan halkının yorulmak bilmez devrimci başkaldırısının bölgede örnek olmasını engellemek için bir an önce ezmenin koşullarını hazırlıyorlar. Yunanistan halkının ulusal gururunu aşağılayıp, milliyetçiliği körükleyerek sivil faşist hareketin yükselmesi için milliyetçilikle zehirlenmiş bir zemin hazırlıyorlar.

Derin krizdeki Yunanistan burjuva devleti, emperyalist piyasalarda kredi bulmakta zorlanırken, yaptığı son 10 yıllık tahvil satışında da yüzde 28,41'lik faizle borçlanabilmişti. Avrupa’nın en güçlü ekonomisi konumundaki Almanya ise uluslararası piyasalarda yüzde 1,46’lık faizle borçlanabiliyor. Bu gerçeğe karşın, emperyalist haydutlar Yunan burjuva devletinin yoksulluğu ve açlığı yoğunlaştırarak, soygun politikasını asker, polis ve sivil faşist çetelerin desteğiyle hayata geçirip, rekabet gücünü artırarak borçlarını ödeyebileceği yalanını yayıyorlar. Teknolojik ve sermaye üstünlüğü bir yana yüzde 1.46’lık faiz oranıyla çalışan Alman tekelleriyle, yüzde 28,41’lik faizlerle borç alabilen Yunanistan burjuvazisi ve onun devletinin, rekabet edebileceğini söylemek, fille fareyi eşitleme sahtekarlığından başka birşey değildir.

Kapitalist sistemin krizinden emekçi halkın ve işçi sınıfının yararına olan tek çıkış yolu vardır; bu yol Yunanistan proletaryası ve emekçi halklarının tuttuğu devrimin yoludur. Yunanistan proletaryası ve emekçi halklarına yönelik saldırılara karşı her alanda mücadele etmek ve dayanışmayı yükseltmek komşu halk olarak, boynumuzun borcudur.