Dinci gericiliğin kadına yönelik saldırıları devam ediyor!

  • Arşiv
  • |
  • Kadın Sorunu
  • |
  • Kadın-Türkiye
  • |
  • 30 Mayıs 2012
  • 09:35

(30.05.12) - Dinci gerici partinin şefi Erdoğan'ın yaptığı “kürtaj katliamdır” açıklamalarının ardından başlayan tartışmalarda AKP'nin temsilcileri ve sözcüleri kadına yönelik saldırıları sürdürdüler. Gündeme getirilen kürtaj tartışmalarının kadın bedenine yönelik saldırı olduğu yönündeki tepkileri “bir canlının öldürülemeyeceği” demogojisiyle karşılayan sermaye hükümeti, konuyu yasalaştırmak için adım atmaya başladı.

Dinci partinin şefinden 'kararlılık' mesajı

29 Mayıs günü İstanbul'da yaptığı konuşmada Sağlık Bakanı'nı yasa tasarısı hazırlaması için görevlendirdiğini belirten Erdoğan, kürtajın Uludere demek olduğu iddiasını yineleyerek “kürtaj yasası hazırlıyoruz. Bu yasayı çıkartacağız” sözleri ile bu konudaki 'kararlılıklarını' vurguladı.

Erdoğan, hazırlıklarını yürüttükleri yasaya karşı gösterilen tepkilere yönelik saldırıdan da geri durmadı. “Bazıları çıkıyor diyor ki, ‘kürtaj yaptırmak bir haktır’ diyor. ‘Kadın’ diyor ‘isterse kürtajı yaptırır’. ‘O onun kendi hakkıdır. Siz onun vücudunda müdahalede bulunamazsınız, tasarrufta bulunamazsınız’. Bırak intihar edene de müsaade et. Niye köprüden atlarken müdahale ediyorsun adama? Hakkını kullansın. Böyle saçmalık olur mu?” sözlerinin ardından, kürtajın bir cinayet olduğunu ve Batı'nın da bu konu üzerine çalıştığını ve bazı yasaları çıkardığını iddia etti.

Sezaryen doğumların hastaneler için rant kapısı olduğunu ve bu nedenle kadınların doktorlar tarafından özellikle yönlendirildiğini söyleyen Erdoğan, kendi hükümetinin sermaye adına hayata geçirdiği sağlıkta dönüşüm ve yıkım programlarının faturasını doktorlara kesmeye çalıştı.

Sağlık Bakanlığı çalışmaya başladı

Şeflerinden aldıkları emir doğrultusunda hızla çalışmaya başlayan Sağlık Bakanlığı, meclis kapanmadan önce yasalaştırılacak bir tasarı hazırlıklarını hızlandırdığını ifade etti.

Değişikliğin temelinde, halihazırda 10 hafta olarak belirlenen kürtaj yapılabilecek gebelik süresinin 4 haftaya indirilmesi ve kürtaj için kadın isteğinin yeterli görülmeyerek tıbbi zorunluluk aranması oldu. Yeni düzenlemeye göre kürtaj gebeliğin ilk 4 haftasından sonra yapılamayacak. Kürtaj yapılacak durumlarda ise dikkate alınacak nokta annenin isteği değil tıbbi zorunluluk olacak.

Konunun sadece kadın hakkı üzerinden düşünülmemesini, bebek hakkının da düşünülmesi gerektiğini söyleyen Akdağ, tecavüz gibi durumlarda ortaya çıkacak sonuca dair soruları ise yanıtsız bırakıyor.

Ayrıca kürtajın tümüyle yasaklanabileceğini ve kararın siyasi olduğunu da ekledi.

Akdağ, "kadın örgütleri Türkiye'nin tamamını temsil etmez" diyerek hazırlıkları yapılan kürtaj yasasına verilen tepkilere aldırış etmediklerini de itiraf etmiş oldu.

Dinci gericilik kürtaj tartışması üzerinden kadını aşağılıyor

Kürtaj tartışmasına bir yandan bilimsel iddia kazandırmaya çalışan, öte yandan da “bebek hakkı ve canlının öldürülemeyeceği” demogajilerine sarılan dinci gerici cenah, gerçekte kadına yönelik bakışlarını ortaya koyuyor. Ortaçağ zihniyeti ile, kadın bedeninin sahibinin-eşinin olduğu propagandası yapılmaya çalışıyor. Varolan kürtaj düzenlemesinde kadının kararının belirleyici olmasını eleştirerek erkeğin de kadının bedeninde hakkı olduğunu ve eş ya da baba olarak kararın belirleyicisi olması gerektiğini savunuyor.

Öte yandan, Diyanet'in de kürtaja karşı çıkmasının nedeninin tıbbi nedenler, bebek hakkı, yaşam hakkı ya da aile planlaması gibi başlıklar olmadığı, asıl olarak “kürtajın evlilik dışı ilişkiyi özendireceği” 'kaygısı' olduğu anlaşıldı.

Diyanet tarafından yayımlanan İlmihal kitabında ‘İslam hukukçuları’nın çocuk düşürmeyi hiçbir aşamada tasvip etmediği, tıbbi ve dini zaruret durumu hariç bu işlemi cinayet saydıkları belirtiliyor. Kitapta, döllenmenin başladığı andan itibaren “Allah tarafından verilmiş” yaşama hakkını kimsenin engelleyemeyeceği savunuluyor. İlmihalde şu iddialar yer alıyor:

“Çağımızda zengin Batılı ülkelerinin mali ve fikri desteğiyle başlatılan ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde yürütülen nüfus ve aile planlaması kampanyaları ve bu yöndeki yoğun propagandalar aileleri, özellikle de kadınları etkilemekte ve giderek çocuk aldırma (kürtaj) toplumumuzda yaygınlaşmaktadır. Evlilik dışı ilişkilerin artması ve müsamaha görmeye başlaması da yine kürtajın yaygınlaşma sebeplerinden biridir.”

Tartışmanın gerisinde kadına yönelik gerici saldırılar var!

“Bebek hakkı”, “yaşam hakkı” ve aile planlaması gibi soslara bulandırılarak hayata geçirilmeye çalışılan saldırının temelinde dinci gericiliğin kadının ve kadın bedeninin devlet egemenliği altına alınması yatıyor.

Bebekleri ve çocukları katlederek yaşam hakkı tanımayan, kadını eve kapatarak ikinci plana iten ve kadın bedenini metalaştıran sermaye düzeni ile ona hizmeti kabe edinmiş dinci gericiliğin söz konusu haklara dair dile getirdiği 'kaygılarının' zerrece bir inandırıcılığı yoktur.