'Bu dil Ezidilere karşı nefreti körükler' – Pınar Öğünç

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 22 Ekim 2012
  • 05:19

Bilgi Üniversitesi bünyesinde Ezidiler üzerine çalışan 18 kişilik ekibin başındaki Amed Gökçen’le konuşarak yazdığım ‘Zerdüşte laf eden kendini yaralar’ başlıklı yazı tam bir yıl önce Kurban Bayramı’nda yayımlanmış. Başbakan’ın tüm zamanlara yayılan Ezidi, Zerdüşt takıntısını bilmesek, buradan bir mesaj çıkarabilirdik.

Erdoğan iki gün önce Elazığ’da bir toplu açılışta konuşmasını, şu anda Türkiye sınırlarında 500 kişi civarında oldukları bilinen Ezidilere bağlamayı başardı. Üstelik “Yok öyle yağma. İleri demokrasiye evet ama sınırsız demokrasiye hayır” diye başlayan sözünü “Tarihimizde, kültürümüzde farklı, sırf öteki olduğu için, sırf inancın kökeni farklı olduğu için hiçbir kesimin dışlanması iması da yoktur. Zira biz bütün insanları eşrefi mahlukat olarak gören, yaradılmışların en şereflisi olarak gören bir anlayışa sahibiz” şeklinde sürdürerek şu noktaya geldi: “Bunlar Zerdüşt. İşte şimdi kendileri Yezidilikten bahsediyorlar. Bak neler çıkıyor neler, onlardan öğreniyoruz. Bu tür ayinler yapıyorlar. Biz Yezidi de olsa teröre bulaşmadığı sürece insana insan olduğu için yine değer veririz.”

İlk Ezidi milletvekili

Tesadüftür, Demokratik Toplum Kongresi İnanç ve Azınlıklar Komisyonu, 17-18 Ekim’de Diyarbakır’da ilk kez bir Ezidi Konferansı düzenledi. Farklı ülkelerden 124 delegenin katıldığı konferans, tüm dünyada nüfuslarının 1 milyon olduğu tahmin edilen Ezidilere karşı inkâr ve imha politikalarına dair resmi ve gayriresmi toplumsal düzeyde yapılabilecekler konuşularak bitti.

Devamı da gelecek olan konferansın sonuç bildirgesini, 1999-2009 yıllarında Avrupa Parlamentosu’nda milletvekilliği yapan Feleknas Uca okudu. Uca, Almanya’ya göç etmiş Batmanlı Ezidi bir ailenin sekiz çocuğundan biri. 22 yaşında milletvekili oldu, 2005’teki Irak seçimlerine kadar da dünyada tek Ezidi vekil sıfatını korudu.

‘Bilinmeyen din’

Uca, Erdoğan’ın Ezidilere yönelik cümlelerinden sonra hissiyatını şöyle tarif etti: “Bir ülkenin başbakanının böyle ifadeler kullanması daha da rencide edici. Bir inanca dair böyle konuşmak öncelikle konumuna yakışmıyor. Ezidilik bir dindir; Başbakan’ın bu yaklaşımı bir inancı reddetmek, bir inanca saygısızlık etmektir. Şahsen üzüldüm, kızdım, kınadım. Bu dil sadece Ezidilere karşı nefreti körükler. Ezidiler için şimdiye kadar 72 ferman çıkmış, bitirilememişiz, 73’üncüsü olmaz. Zaten bu kadar parçaya ayrılmış halimizle 72’sine direndiysek, birbirimizi koruduysak, buna da direniriz. Konferansın amacı da bunun yollarını aramaktı zaten.”

1920’lerin başında daha çok Mardin’in Midyat, Şanlıurfa’nın Viranşehir, Siirt’in Kurtalan, Batman’ın Beşiri, Diyarbakır’ın Bismil ve Çınar ilçeleriyle Hakkâri’nin bazı köylerinde nüfusları 18 bin kadarken 80 darbesi sonrasında parça parça Batı’ya, daha çok da Almanya’ya göç eden tamamı Kürt Ezidilerin hatıralarında, günlük hayata sinmiş ağır ayrımcılık hikâyeleri var. Ezidi bir kadının mayaladığı yoğurdu haram saymaktan her nevi Ezidi malını redde, verilen selama baş çevirip arkasından bin türlü hurafe yaymaya kadar...

Başta söz ettiğim çalışma kapsamında Osmanlı ve İngiliz arşiv belgelerini ekibiyle derleyen ve bir süre önce yayımlayan (Bilgi Üni. Yay.) Amed Gökçen, bugün Ezidilere dair bilinen neredeyse her şeyin Ezidi olmayanlar tarafından (negatif çağrışımlarla) adlandırıldığını, tarif edildiğini söylüyor. Bu arada Türkiye’deki Ezidilerin nüfus kâğıtlarındaki din hanesi ya boş bırakılıyor ya da ‘bilinmeyen din’ yazılıyor.

Az ve de daha kötüsü yanlış bilinen bu dinin ritüelleri, inanç temelleri, ibadetleri köşe yazılarına sığmaz. Burada önemli olan, ‘Buna inanıyorum’ diyenlere, bütün büyük dinlere referans noktaları aktarmış Ortadoğu’nun kadim bir dinine inananlara yaklaşım biçimi. Müslüman Kürtlere yönelik bir siyaset uğruna Ezidi Kürtlerin kurban edilmesi... “Kültürümüzde sırf inancın kökeni farklı olduğu için hiçbir kesimin dışlanması, iması da yoktur” diyen Başbakan, kendi cümlesine kulak verse yeter.

Feleknas Uca’dan öğrendim, Ezidilik’te temel ilkelerden biri başkasına haksızlık etmemekmiş.
(Feleknas Uca’yla görüşmede çeviri desteği için Özgür Amed’e teşekkürler.)

Radikal / 22.10.12