Bir dalga, iki dalga, üç paket...- Deniz Zeyrek

  • Arşiv
  • |
  • Basın
  • |
  • 03 Haziran 2012
  • 03:51

Bakan Ergin'in Londra'da anlattıklarından çıkardığım sonuç: "Adalet" kavramı hak ettiği mecraya çekilmeli." Erdoğan'ın "Ülkeyi boğar" dediği dalgalar reform paketleriyle dizginlenir.

Başbakan Tayyip Erdoğan, 9 Mayıs günü İtalya’dan gelirken 28 Şubat operasyonlarını kastederek “Bir dalga, iki dalga, üç dalga, dört dalga filan, bunlar toplumun huzurunu doğrusu kaçırıyor. Bu dalgalar böyle arka arkaya geldikçe o dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boğulur” demişti. Doğrusu, Başbakan Erdoğan bunu söylediğinde, ülke olmasa da gündemi o dalgalarla çoktan boğulmuştu. Her şeyden önce, iddiaların, zanlılarının, operasyonların, usul hatalarının ve ihlallerin benzerliği nedeniyle ‘kopya davalar’ kıvamında günaşırı kahvaltı soframıza gelen soruşturmaların reytingi düşmüştü. Bir dönem detaylarını biraz şaşkınlıkla, çoğunlukla da ilgiyle izleyip hararetle tartışan kamuoyu karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüştü. Bir grup “İntikam alınıyor” derken, diğer grup “Hesap soruluyor” görüşüne takılıp kalmıştı. Cezaevleri milletvekilleri, belediye başkanları, gazeteciler, öğrenciler, akademisyenler, emekli-muvazzaf generallerle dolup taşarken, uzun tutukluluk kararları, puşi-poster-saç kestirme gibi garip tutuklama gerekçeleri (delilleri) nedeniyle de özel yetkili mahkemeler, savcılar ve polisler bir türlü hedef tahtasından inme fırsatı bulamamıştı.

Ergin’in zor mesaisi 

Böyle bir dönemde, geçen perşembe günü Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile birlikte dünyanın sıfır noktasında, başlangıç meridyeni Greenwich üzerinde açılan ‘Türkiye’de Zaman’ sergisi için Londra’ya gittik. Doğrusu kabinenin en genç ve dinamik isimlerinden biri olan Ergin oldukça yorgun görünüyordu. Biz gazetecilerin güncel davalarla, reform paketleriyle ilgili çok sorusu vardı ama bir gün önce geç saatlere kadar 3. yargı paketi üzerinde çalışan Bakan Ergin’in konuşacak mecali yoktu. Gazetecilere “Beni siz bu hale getirdiniz” diye takılırken, sürekli tartıştığımız, tartıştırdığımız yargı ve adalet konuları hakkında bitmez tükenmez bir mesaiden bir an olsun kaçamadığını da ortaya koyuyordu.

Aslında Bakan Ergin’in anlatacak şeyi vardı. Anlattıklarından şunu anladım: Sadece güncel davalar ve hatalarla anıldığı için ‘negatif’ bir algıyla karşımıza çıkan ‘adalet’ kavramının hak ettiği mecraya çekilmesi gerekiyor. Bunun için de kamuoyunun ‘dalga’lardan çok ‘reform paketleri’ni tartışması gerekiyor. En son üçüncü paket TBMM’den geçti. Sırada dördüncüsü var. 

Yeni pakette Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine ihlal kararları verdiği uygulamaları ortadan kaldırmaya odaklanmış bir yaklaşım olacak. Mesela Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘özgürlük ve güvenlik’ başlıklı 5. maddesi, Türkiye’nin en çok mahkûm edildiği maddelerden biri haline geldi. Bakan Ergin, bu durumdan duyduğu rahatsızlığı saklamıyor. Doğrudan uzun tutukluluk süreçleriyle ilgili olan 5. madde ihlallerini ortadan kaldırmak için yasal düzenlemeler şart. Örneğin tutukluluğa itiraz sürecinde iddia makamı ile savunma makamı arasındaki ‘silahların eşitsizliği’ sorununun giderilmesi gerekiyor. Mevzuat aynı olduğu halde, İstanbul ve Ankara özel savcılarının uygulamalarındaki farklılıklar, mevzuatın yargı mensuplarına geniş takdir hakkı tanıdığını gösterdi. Mevzuatın bu açıdan da elden geçirilmesinde yarar var ancak her şeyden önemlisi karar vericilerin yani yargı mensuplarının AİHS’nin ve AİHM kararlarının Türkiye’nin mevzuatının üstünde olduğu gerçeğine koydukları mesafeyi kaldıracak bir zihniyet dönüşümüne ihtiyacı var. Bu yüzden özel yetkili mahkemelerde çalışanlar için Strasbourg ziyaretlerinin önemi arttı.

Büyükelçiliklere adli müşavirler atanacak

Türk yargısının standardını evrensel boyutlara yükseltmesi için dünyayı da anlayıp takip etmesi gerekiyor. Dışişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı geçen ay önemli bir protokol imzaladı. Bu kapsamda her büyükelçiliğe bir adli müşavir atanacak. Atamalar Londra ile başladı. Adli müşavirler hem bulundukları ülkedeki adli makamlarla adli işbirliği mekanizmalarının güçlendirmesi için çalışacak hem de o ülkelerdeki vatandaşların hukuki sorunlarını takip edecek. Yakında AİHM’nin bulunduğu Strasbourg’da bir Adalet Bakanlığı irtibat bürosu da açılabilir.
Öyle görünüyor ki Başbakan’ın “Ülkeyi boğar” dediği dalgaları dizginlemenin tek yolu, dalgakıran işlevi görecek reform paketlerinin yapılmasından geçiyor. Ne kadar güçlü paket, o kadar tartışmasız dalga.

Radikal / 03.06.12