Aynı gericilik, aynı zihniyet!

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Düzen cephesi
  • |
  • 04 Haziran 2012
  • 12:41

(04.06.12) - Kürtaj hakkının yasaklanmasına ilişkin tartışmalar devam ediyor. Kürtajın bir yandan yasalaşması için kanun teklifine şekil verilmeye çalışılırken diğer yandan gerici açıklamalarla yasanın yolu düzleniyor.

Tayyip Erdoğan'ın açılışını yaptığı tartışma TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı, Melih Gökçek, Diyanet İşleri Başkanı, Sağlık Bakanı'nn yaptığı gerici açıklamalarla sürüyor.

Sermaye hükümetinin sözcüleri son olarak giriştikleri manipülasyon çalışmalarına 12 Eylül darbesi vurgusunu eklediler. Dinci-gerici partinin Sağlık Bakanı Recep Akdağ konuşmasında kürtajın kanunlaşmasının 1983 yılında olduğunu ve darbe yönetiminin oldu bittiye getirerek yasayı geçirdiğini ifade etti. Bu açıklamadan sonra söz alan dinci-gerici koro, kürtaj hakkının 12 Eylül darbesinin ürünü olduğunu ve gelinen aşamada kürtajı savunmanın 12 Eylül darbesini savunmak olduğunu ifade ediyor. Kendi meşruluğunu mevcut yasayı çıkaran yönetimi yermekte arayan gericiler “kötünün iyisi” seçimini dayatıyor. 12 Eylül anayasa referandumunda da benzer bir dile sarılan AKP şefleri temel bir gerçeği gizlemeye çalışıyor.

1983 yılında, her yıl 10 bin kadının sağlıksız koşullardaki kürtaj nedeniyle hayatını kaybettiği bir tablo içerisinde kürtaj yasası hazırlandı. Yarım milyon kadının yaptırdığı ifade edilen kürtaj için yasal düzenleme getirilerek kürtajın devlet kontrolüne alınması amaçlandı.

Danışma Meclisi'nde yapılan tartışmalar sırasında Beşir Hamitoğulları adlı İktisatçı üyenin “Kadın rahmi kalas veya bir kereste deposu değildir. İstenildiğinde yüklensin, istenmediğinde tahliye edilsin. Kadın rahmi yol geçen hanı da değildir.” diyerek kürtaja karşı çıkması da bugünün açıklamalarını anımsatmaktadır.

Emekli General İhsan Göksel ise kürtajın şehirli kadınlar arasında 'revaçta' olduğunu; kadınların kokteyller, konken partileri, kürtaj gibi 'beğenilmeyen işler yaptığını' söylüyor. Göksel, Biz eğer çocuk aldırmayı isteğe bağlı hale getirirsek Türkiye’de fuhuş artacaktır, bekaretin azizliği eksilecektir” diyor.

Sağlık Bakanı Kaya Kılıçturgay'ın açıklamasıysa bugün sermaye hükümetinin temel argümanı olan çocuk katilliği meselesine o günden verilmiş bir cevap niteliğinde. Kılıçturgay, Biz, öldürülecek bir çocuk olmadığına inanıyoruz. 10 hafta. Bir şekillenme yoktur. Canlılık kavramı tartışıldı. Sprem de canlıdır, yumurta da. Döllenme başka bir olaydır, canlılığın devamıdır.” diyerek bilimsel bir çocuk tanımı yapmaya çalışıyor.

Söz alan Doktor Yıldırım Avcı dinci parti AKP şefine eşlik edenlerden. Danışma meclisindeki üyelerin çocuklarına dair istatistiki veriler sunup 3 çocuk ortalamasını sunuyor.

Avcı, “Genelde Türk ailelerinin çocuk sayısını bu düzeye ulaştırdığımızda mesele çözülecektir.” diyerek konuyu kadının doğurganlığına indirgiyor.

Danıştay Üyesi Süleyman Sırrı Kırcalı'nın konuşmasıysa kürtaj, çocuk sayısı tartışmalarının devlet cephesinden mantığına işaret ediyor. Hizmet ettiği sınıfın bilincinde olan Kırcalı “Çocuk bir millet için büyük bir güçtür. Çocuk, evlat; tezgâhı yürütecek, sabanı yürütecek, çapayı yapacak...” diyerek ucuz işgücü için kanun tasarısını reddetmeye çağırıyor.

Tüm bu açıklamaların bugün ifade edilen kapitalizmin kadın algısından bir farkı yoktur. Darbecilerin Danışma Meclisi de AKP'nin hükümeti de aynı gericilikten beslenerek burjuvaziye kan taşıyor.

Hangi parti ya da yönetim aygıtı eliyle hazırlanırsa hazırlansın çıkan yasalar sermayenin çıkar ve ihtiyaçlarını baz alır.

12 Eylül darbesi sonrası çıkarılan anayasadan yasalara kadar her madde emekçilerin sefalet ve sömürüsünü katmerlemiş, burjuvaziye engin kaynaklar sunmuştur. Günümüze gelindiğinde de değişen bir durum yoktur. AKP eliyle çıkan her yasa ve uygulama da aynı efendilere hizmet etmektedir. Bu yanıyla '83 Danışma Meclisi'nde kürtaj yasası için yapılan tartışmaların tutanaklarına bakmak bile arada fark olmadığını göstermektedir. O dönem yasanın çıkarılması sırasında da bugün yasaklanması tartışmasında da aynı gericilik, kadını ikinci cins gören aynı zihniyet iktidardadır.