Abbas için sonun başlangıcı – Maas Musli

  • Arşiv
  • |
  • Ortadoğu
  • |
  • 04 Temmuz 2012
  • 13:27

3 Temmuz 2012 - Oslo-Filistin Yönetimi öfkeye kapıldı. Arap ayaklanmalarından çıkardığımız ders şu ki, hükümetler öfkeye kapıldıkları vakit hatalar yapmaya başlıyorlar. Nihayetinde bu kadar uzun süre sahada devam eden korku dengesini hızla tersine çeviren hatalar dizisi ile kendi sonunu hazırlar.

Filistin Yönetimi (FY), ilk kez 15 Mart 2011'de sokağa çıkan heyecanlı gençlik hareketini frenlemeyi başarmıştı (Filistin gençliğinin öncülük ettiği Filistin’deki Hamas-Fetih bölünmesine son verilmesi için yapılan eylemler – KB). FY halen kitlesel bir ayaklanmayı tetikleyebilecek herhangi bir meseleden sakınıyor. Bu korkular, İsrail işgali ile görüşmelere artan muhalefet ve FY bakanlıklarındaki arkası kesilmeyen skandallar ile bu yılın başından beri arttı. Gençlik hareketinin üzerindeki kısıtlamalara karşın Ramallah'ta başkanlık merkezi (el-Mukata) önünde beklenmedik protestolar, Abbas'ın polis devletine bir uyarı görevi gördü.

Geçen ay Abbas ile savaş suçlusu İsrail başbakan yardımcısı Şaul Mofaz arasında resmi bir görüşme olacağı duyuruldu ve kamuoyunu öfkelendirdi. Kitlesel hareketlilik için gençlik hareketine bir şanstı bu. FY gayrı-resmi olarak görüşmenin “halkın talebi” üzerine ertelendiğini duyurdu. Bu öfkeyi yatıştırma çabası, Mofaz görüşmesine ve müzakereler ve güvenlik işbirliği sistemine karşı planlanan protesto gösterisinin iptal edilmesine yetmedi. Fakat bu protestolara fraksiyonların – özellikle el-Fetih gençliğinin – katılımını sınırladı.

Yaklaşık 200-250 protestocu planlandığı gibi cumartesi günü sokağa çıktı. Dayton eğitimli FY güvenlik güçleri itidallerini yitirdi ve protestocuların gözünü korkutmaya çalıştı. Protestoyu acımasızca dağıttılar. Bu güvenlik güçlerinin protestoculara karşı ilk defa aşırı güç kullanması değildi, fakat önceki hadiselerde gösterilerin acımasızca dağıtılmasını diğer protestolar izlememişti. FY güçleri bu sefer de diğerlerinden farklı olmayacağını düşünüyordu. Bu sindirme, Batı Şeria'daki ifade ve basın özgürlüğünün yokluğunu sergiliyor. Fakat bu sefer başarılı olamadılar. Kameralara el koyulurken ve gazetecilere saldırılırken akıllı telefonlar bu engeli aştı ve sosyal medyaya an be an canlı bilgi akışı sağladılar.

Sonraki gün yaklaşık 500 protestocu, güvenlik güçlerinin zulmüne karşı yürüdü. İlk günkü senaryo tekrarlandı. Filistin güvenlik güçlerinin sözcüsü Adnan Dumeyri, daha önceleri devrilen ve mevcut Arap hükümetlerinin kullandığı bayatlamış yöntemlere başvurdu. “Meçhul hareketlerin gündemlerini” işaret etti.

FY, baskının ilk gününde protestoları dağıtmak için resmi güvenlik güçlerini ve sivil polisi kullandı. Protestoları durdurmakta başarısız olurlarsa, FY protestolara karşı koymak için örgütlü Fetih taraftarlarına başvurabilir, Mısır'ın iktidardaki ordusunun kullandığı benzer bir araç. Ancak hareket, İsrail işgali ve işbirlikçi bir Filistin hükümeti ile karşı karşıya gelmenin zorluklarına karşın hemen şimdi durdurulması için büyük mesafe kaydetti.

İroniktir, güvenlik güçleri protestocuları ABD ve İsrail hükümetleri ile bağlantılı olmakla suçluyor. Bu suçlama, ABD Generali Keith Dayton tarafından eğitilen ve İsrail İşgal Kuvvetleri ile güvenlik işbirliklerine son vermeyi reddeden aynı güvenlik güçlerinden geliyor. Bir sonraki adım protestocuları el-Fetih'e karşı bir İran-Hamas komplosuna hizmet etmekle suçlamak olabilir. Bunu başarılı şekilde birçok insana yutturmaları ne kadar da utanç verici.

FY şimdilerde sadece süre giden protestolar nedeniyle değil fakat aynı zamanda el-Fetih içindeki iç çatışmalar nedeniyle kritik bir durumda. Filistin Yönetimi'nin başı Mahmud Abbas, el-Fetih içindeki rakiplerini saf dışı etmeye karar vermişti. Fakat Abbas, el-Fetih içindeki müttefikleri ve rakipleri, hepsi bir özelliği paylaşıyor: çürümüşlük. Abbas, güç sahibi Muhammed Dahlan'ı sürmeyi başarmasına rağmen güvenlik güçleri içindeki taraftarlarını saf dışı edemedi. El-Fetih liderliğinde yeni rakipler ortaya çıkmaya devam ediyor. Rakipleri Abbas'a karşı birleşik bir cephe oluşturuyor. Bu rakipleri zenginliklerini kullanarak bir taraftar tabanı tesis ettiler. Batı Şeria'daki yolsuzluk yıllarında Dahlan ve Muhammed Raşid gibiler yüklerini tuttular, desteklerini Batı Şeria'nın kuzeyinde topladılar. Ramallah'ta merkezileşen FY, Batı Şeria'nın kuzeyindeki şehir ve köyleri göz ardı etti ve ötekileştirdi.

Abbas, Cenin Valisi'nin ölümüyle sonuçlanan bir hadiseyi de içeren Cenin vilayetindeki bir takım hadiselerle alarm durumuna geçti. Abbas, rakiplerinin kuzeydeki güvenlik güçleri içerisindeki taraftarlarına vurmaya karar verdi, pazar günü Cenin'de El-Fetih'ten olanlar da dahil en az 200 kişinin yasadışı silahlarının toplandığı duyuruldu. Ne ölçüde başarılı olunduğu ise belirsiz.

Fakat Abbas'ın sorunları kuzeyle sınırlı değil, zira FY Batı Şeria'nın ötekileştirilen güneyinde de büyüyen muhalefet ile karşı karşıya. El-Halil'de büyüyen sorun, Abbas'ın el-Fetih üzerindeki kontrolüne gerçek bir tehdit teşkil ediyor. Batı Şeria'nın kuzey ve güney uçları, yasadışı Yahudi yerleşimcilerinin ve İsrail İşgal Kuvvetleri'nin en berbat saldırıları ile karşılaşıyor, bu da halkın öfkesinin artırıyor.

Bu hafta tüm Filistin genelinden Filistinliler güvenlik güçlerinin zulmünü Ramallah'ta protesto etmeyi sürdürecekler. FY için kritik bir zaman bu. Gençlik hareketi sayıca sınırlı kalmasına rağmen, cesur ve kararlı kadın ve erkeklerle dolu. Güvenlik güçlerinin zalimliği şimdiye kadar gençler arasındaki bağları kuvvetlendirdi. Tutsakların açlık grevi sırasındaki eylemler ile birlikte bu son çalkalanma, işgal altındaki '48 toprakları, işgal altındaki '67 toprakları ve sürgündeki aktivistler arasındaki bağları da güçlendirdi. Arap ayaklanmalarından çıkarsamalara dayanarak, bir polis devletinden ne bekleneceğini biliyoruz, fakat aynı zamanda başarının anahtarını da öğrendik: kararlılık ve fedakarlık. Bu haftaki protestolar henüz kitlesel bir devrimi tetiklemeyebilir, fakat işbirlikçi ve yozlaşmış Filistin liderliğini tasfiye etmenin ve kurtuluş yoluna geri dönmenin ilk adımı kesinlikle.

Maas Musli, Kudüs’te yaşayan Filistinli bir gazeteci ve blog yazarıdır.

Lübnan merkezli El Ahbar gazetesinin İngilizce sitesinden kizilbayrak.net tarafından çevrilmiştir.