6 Kasım ve tutumumuz!

  • Arşiv
  • |
  • Gençlik Hareketi
  • |
  • Ekim Gençliği
  • |
  • 29 Ekim 2012
  • 12:18

2012 6 Kasımı’nda özellikle Bologna sürecinin birer parçası olarak ticarileşen eğitimin, Yeni YÖK Yasa Tasarısı taslağının ve Suriye’ye emperyalist müdahale üzerinden emperyalist savaşın temel gündemler olacağını dile getirmiştik. Dönemin başında harçların birinci öğretimlerde kaldırılması ile yaratılmaya çalışılan parasız eğitim aldatmacasına gençlik anlamlı yanıtlar üretmişti. Bu yanıtlar, özellikle İzmir’de ortak bir zeminde örgütlenen süreçle, İstanbul Üniversitesi’nde yemekhane zamları üzerinden gerçekleştirilen boykot ile anlamlı sonuçlar çıkartmıştı.

Bologna sürecinin birer parçası olarak ve hayata geçirmenin bir adımı olarak Yeni YÖK Yasa Taslağı ve disiplin yönetmeliği ile üniversitelerde gerçekleştirilmeye çalışılan dönüşümler gençliği hem bugününe hem de geleceğine ipotek koymaya yönelik saldırılardır. Gençlik bu saldırıları da yanıtsız bırakmamıştır.

Suriye’ye yönelik emperyalist müdahale ve Türkiye’nin bu süreçteki taşeronluk rolüne ve bir gecede çıkartılan tezkereye karşı ortaya konan tepkilerde üniversite gençliğinin oynadığı rol ortadadır.

Bütün bu yukarıdakilerle beraber, Türkiye’nin dört bir yanında soruşturma ve tutuklamalarla sindirilmeye çalışılan gençlik tablosu ve düzenin saldırılarına karşı gençliğin ortaya koyduğu tepkiler gençlik içerisinde biriken öfkenin, dinamiğin dışavurumlarıdır.

Sürecin ele alınışındaki temel zayıflıklar

Bu gündemler üzerinde Ekim Gençliği’nin 140. sayısında şu tespiti yapmıştık:

Ortaya koyduğumuz tablo, esas olarak günün olanaklarından yola çıkarak bugün için öncelikli ihtiyaç olan birleşik, kitlesel ve devrimci bir 6 Kasım’ın, buradan yola çıkarak da yine birleşik, kitlesel ve devrimci bir gençlik hareketinin yaratılması için tutulması gereken yola işaret etmektedir. Bahsettiğimiz temel gündemler üzerinden ortaya konacak çalışma, yalnızca siyasetlerin birliğini değil, aynı zamanda gençliğin tepkisini ve enerjisini açığa çıkarmayı hedefleyerek 6 Kasım’ı bu bakışla ele alacaktır.”

Ancak bu çalışmanın ortaya konmasında iki temel eksikliğe vurgu yapmak önemlidir.

Öncelikle, bu süreçlerin ele alınışındaki darlık, bütünlüğü içerisinde ele almamanın sonuçsuzluğu ve bu yüzden oluşan tepkilerin kazanımla sonuçlansa bile örgütlenme ve bilinç düzeyinde yeterli gelişimin sağlanmasına vesile olamamasıdır. Paralı eğitim uygulamalarını sadece AKP karşıtlığına indirgemek, paralı eğitim uygulamalarına karşı anlık kazanımlar hedefli süreçler örmek, emperyalist savaş ve saldırganlığa karşı savaş karşıtlığına indirgenen bir politik darlığa hapsolmak vb. buna örnektir.

İkinci olarak, süreçleri bir takım siyasetlerin ekseninde örme çabası, gençliğin inisiyatifini geliştirecek kanalları yaratmak bakışı ve hedefiyle değil de dar grup çıkarlarına hizmet edecek şekilde süreçleri örmek gençlik hareketine hiç bir şey katmamıştır, katmayacaktır. Bu darlık, gelişecek gençlik hareketi tarafından mahkûm edilecektir.

Bu iki temel eksiklik 2012 6 Kasımı'nda da karşımıza çıkmıştır. Yıllardır parçalı eylemler tablosunun oluşmasındaki bu dar politik ve dar grupçu bakış yine karşımıza çıkmıştır.

Bir takım üniversitelerde ortaya çıkan birliktelikleri ve eylemli süreçleri dışta bırakırsak, tablonun bütünü üzerinden bakıldığında 6 Kasım sürecinin üniversite öğrencileriyle, gençlik güçleriyle, oda, kulüp, topluluklarla ve gençliği özneleştirecek tabandan örgütlenen süreçler olarak örgütlenemediği açıktır. Üniversite üniversite oluşturulacak tartışma platformları, forumlar ve toplantılarla, 6 Kasım ve önümüzdeki gündemleri tartışmaya açmak ve öncelikle yerellerde örülecek süreçlerin merkezileştirilmesini sağlamak bakışı hayata geçmemiştir. Bu elbette ki sadece 6 Kasım’ın ön sürecinde ortaya konacak çabayla olabilecek bir şey değildir. Ancak 6 Kasım süreçlerini bunların ilk adımına ve başlangıca çevirmek anlamlıdır. Bu adım herhangi bir gençlik siyasetinin kendinden menkul çabasının sonucu olamayacak ölçüdeki bir görevidir. Ancak genç komünistler bulundukları her alanda bu süreçlerin birer parçası olacaklardır. Bu noktada bizim ortaya koyduğumuz çaba, kendi sınırlılıkları bir yana, ortaklaştırılamadığı ve bir takım dar grupçu anlayışlarla mücadele edildiği noktada sonuçsuz kalmaktadır. Biz de dâhil birçok gençlik grubu için geç kalınmışlık açıktır. Yürütülen tartışmaların uzaması ve her ne kadar iyi niyetli bir takım çabalar olsa da söylemde kalması en büyük zayıflıktır.

AKP merkezli dar politik, dar-grupçu merkezi eylem tartışması üzerine

6 Kasım tartışmalarının bir yanında AKP merkezli politikaları ile kendi dar grup çıkarlarının bir sonucu olarak merkezi eylem kararı almış olan “dörtlü blok” (Genç-Sen, Gençlik Muhalefeti, Öğrenci Kolektifi, TKP’li Öğrenciler) bulunmaktadır. “AKP kaybedecek, üniversite kazanacak” politik söylemi ile tüm sorunları AKP’ye bağlayan bir bakışla hareket edilmektedir. İlk öneriler ortaya atıldığında özellikle dergimizde çıkan röportajlar içerisinde Genç-Sen’in röportajında ortaya konan “Ortak bir süreç örerek, Ankara’da herkesin katılabileceği bir eylem, bir miting ve süreç öngörüyoruz” söylemi tamamen havada kalmıştır. Diğer bileşenlerin söylemde dahi olsa sürecin ortaklaştırılmasından bahsetmemesi, kendilerini gençlik içerisindeki temel güçler olarak görmeleri ve “biz yaparız, gerisi bizi ilgilendirmez, peşimizden gelen gelsin” bakışı tam bir samimiyetsizlik, dar-grupçuluk ve gençlik hareketini kendinden menkul görmektir. Hemen hemen tüm yerellerde karşımıza çıkan bu bakış mahkûm edilmeli, gençlik hareketinden dışlanmalıdır.

Bu bakış birçok yerelde ortak süreçlerin temelini dinamitlemekte, gençliğin, siyasal gençlik gruplarına karşı güvensizliğini arttırmaktadır. Bu parçalı tablo ve dar-grupçuluk temel bir engele dönüşmektedir.

Üniversite bileşenlerinin sürece dahil olması üzerine

Bu yılın önemli gelişmelerinden ve ileri adımlarından birisi de özellikle yeni YÖK Yasa Tasarısı ile ortaya çıkan dönüşüm gündemleri üzerinden akademisyen ve üniversite emekçilerinin YÖK gündemini önlerine almalarıdır. Özellikle Ankara’da YÖK sürecini ortak örme çabası üzerinden Eğitim-Sen 5 No’lu Şube (Üniversiteler Şubesi) anlamlı adımlar atmaktadır. Diğer illerde de Eğitim-Sen ile eylemlerde ortaklaşmak üzerinden adımlar vardır. YÖK’ün sadece üniversite öğrencilerinin gündemi olmadığı, tüm üniversite bileşenlerinin bu sürecin bir parçası olması gerektiği bakışı ortaya çıkmaktadır.

İTÜ’deki asistan kıyımından ve ortaya konan direnişten 50/d’li çalışanlara, Bilgi Üniversitesi’ndeki direnişe, üniversitelerdeki güvencesiz çalıştırılan akademisyen ve emekçilere kadar sürecin ortak örülmesinin olanakları bulunmaktadır.

İl merkezli örülmeye çalışılan ortak eylem süreçlerine dair

Bugünden baktığımızda geçen yılların çok parçalı tablosu siyasal gençlik grupları tarafından bir nebze de olsa dağıtılmıştır. Birçok ilde ortak toplantılar alınmakta geniş bir birliktelik sağlanmaktadır. Ekim Gençliği de bu süreçlerin bir parçasıdır, olmaya da devam edecektir. Birleşik, kitlesel ve devrimci bir 6 Kasım örgütleme çabasının sonucu olarak tabandan örülecek süreçler önemli bir noktada durmaktadır. Özellikle yerel gündemler üzerinden özgün çalışmaların başlatılması, bunların merkezi politikalarla bağının kurulması, alınan kararlara tüm üniversite öğrencilerinin katılabileceği kanalların yaratılması, sürecin siyasetlerin ortaklığından çıkartılması gençliğin özneleşmesi ve hareketin ileri çekilmesi açısından çok önemlidir.

Ekim Gençliği, tüm olanaklarıyla bu süreçlerin örülmesinde emeğini ortaya koyacaktır. Ancak bu çaba hiç de kendi öncü rolünü oynamayacağı, kendi iradesini ortaya çıkacak mekanizmalara devredeceği anlamına gelmez.

Yürütülen tartışmaların bir yanında dar-grupçuluk, gençlik hareketini kendinden menkul görmek varken, diğer tarafında kendi iradesini gelişen kendiliğindenci harekete teslim etmek, sivil toplumculuk vardır. Bu siyasetlerin iradesini sınırlamaya çalışmaktan, gençliğin geri politik düzeyi gerekçe göstererek ajitasyon-propaganda özgürlüğünü sınırlamaya varan sonuçlar doğurmaktadır. Gençliğin geniş kesimlerini sürecin parçası yapabilmek adına kendi politik duruşundan ve konumundan taviz vermek, politik özne olmanın gereklerini yerine getirmemek, kendiliğindencilik ve kitle kuyrukçuluğuna kadar varmaktadır. Gençliğin apolitizmini gerekçe gösterenlerin temel zaafı kendi apolitiklikleridir.

Bizler, Ekim Gençliği olarak gençlik hareketinin tüm olanaklarını harekete geçirmek için gençliğin inisiyatifini açığa çıkaracak mekanizmaların yaratılmasında emek harcayacağız. Ancak onu ileriye çekmek için de tüm gücümüzü seferber edeceğiz.

Ajitasyon-propaganda özgürlüğü üzerine

Gençliğin inisiyatifini açığa çıkartmak, güçlendirmek adına ajitasyon-propaganda özgürlüğünden taviz verilmemesinden, mümkün olacak tüm ortaklaşmaların, bu özgürlüğü sağlaması gerektiği bakışını savunacağız. Elbette ki bu özgürlüğün sınırları örülecek süreçlerin niteliği ve tartışmalarla belirlenecektir. Ancak herkesin kendisini ifade edebileceği kanalların yaratılması sadece üniversite öğrencileri için değil siyasal gençlik grupları açısından da önemlidir. Elbette bizler açısından öncelik, şimdiye kadar açığa çıkması siyasetler açısından ikinci plana atılan geniş gençlik kesimlerinin sürece sahil olmasıdır. Ancak çubuğu buna bükelim derken sivil toplumculuğa düşmemeliyiz!

Bu elbette ki biçimsel bir tartışma veya teknik bir sorun değildir. Süreci mekanik algılayanların tartışmasıdır bu. Ancak, bizler açısından politik bir samimiyet ve algı sorunudur. Ajitasyon-propaganda özgürlüğü adına öne çıkma, bayrak yarışına dönen eylemler tablosu ortak eylemler örgütlense bile bu dar-grupçuluğun bir başka yansımasıdır. Ajitasyon-propaganda özgürlüğü bu çerçevede algılanmalı, sadece bir flama, pankart, döviz kullanımı ve slogan atılmasına indirgenmemelidir. Ortaklığı sadece eylem alanından menkul görenler özgürlüğü bu sınırlarda tartışırlar. 6 Kasım’ı bir süreç olarak ele alanlar sürecin toplamında bu özgürlüğün kullanılmasını önemserler.

Gerçek ve sonuç üretecek politik ve pratik ortaklaşma, herkesin kendisini ifade edebileceği kanallar yaratıldığında olanaklıdır.

Sonuç yerine

Tüm bunların ışığında gençlik hareketini bir dizi olanağı, bir dizi zaaflı tutum ve pratikle heba edilmektedir. Sürecin bitiminde ortaya çıkan sonuçlarla beraber daha bütünlüklü bir değerlendirme yapacağız. Ancak bu ön değerlendirmeler şu an için tabloyu ve tutumumuzu ortaya koymaktadır.

Yineleyecek olursak, Ekim Gençliği olarak, yerellerde, tabandan örülecek bir 6 Kasım sürecinin parçası olacak; birleşik, kitlesel ve devrimci bir 6 Kasım için emeğimizi harcayacağız. Geniş gençlik kesimlerinin sürece katmanın; devrimci, ajitasyon ve propagandayı en geniş kesimlere yapmanın ve katmanın çabasında içinde olacağız.

Ekim Gençliği
29.10.12