Kamu işçilerinin TİS süreci…

Hem kendi geleceğimiz hem sınıfsal çıkarlarımız hem de tabanın örgütlü gücünü açığa çıkartmak için harekete geçelim. Komiteler, birlikler vb. çerçevesinde yan yana gelip, süreci kendi inisiyatifimize alalım. Yeni Ekonomik Program doğrultusunda yoğunlaşan saldırıları ancak bu yolla püskürtebilir ve toplu sözleşme süreçlerimizi bu yolla kazanabiliriz.

  • Mücadele postası
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 19 Haziran 2019
  • 22:20
ikon

Geleceğimizi bürokratların ellerine teslim etmeyelim!

 

Kamuya bağlı işyerleri ve fabrikalarda çalışan işçilerin toplu sözleşme dönemi aylar önce başladı. Bu süreç boyunca sözleşme üzerinden herhangi bir ilerleme kaydedilemedi. Karayolları, demiryolları, il özel idareleri, şeker fabrikaları, madenler ve elektrik üretim santralleri başta olmak üzere kamudaki yaklaşık 210 bin işçiyi kapsayan TİS süreci, diğer görüşmelerde olduğu gibi sendikal bürokrasinin insafına ve tercihine bırakılmış durumda.

Sözleşme kapsamındaki 159 bin işçi Türk-İş, 50 bini ise Hak-İş üyesi. En çok üyesi olan yetkili sendika Türk-İş, sözleşme masasına işçilerin temsilcisi olarak oturuyor. Ocak ve Mart ayında başlayan sözleşme süreçleri hükümetten herhangi bir teklif gelmemesi üzerine tıkanmış durumda. Türk-İş bürokrasisinin yönelimi ise asgari ücret görüşmeleri esnasındaki bakışla birebir aynı. Enflasyon oranında zam talebini dile getiren bu anlayış, işçileri ekonomik krizin etkilerine açık hale getiriyor.

Sendikal hareketin üstten çözme çabası ile sefalet katmerli hale gelecek!

TİS süreci Türk-İş yönetiminin sürekli bir tarzda denediği ve süreç boyunca görüşme taleplerine sıkıştırdığı bir tarzda ilerliyor. Her görüşme talebi neredeyse olumsuz cevaplanmasına rağmen Türk-İş bürokrasisi sözleşme sürecini masada bitirme bakışından şaşmadan ne hükümeti zorluyor ne de patron konumundaki devleti hareket ettiriyor. Sürecin grev yoluna girmesi ile birlikte ilerlemesini bekleyen sendikal anlayış, grevle kazanan bir tarzı örgütlemek yerine, grevi masada bir koz haline getiriyor. Bayram sonrası grev kararlarının alınmasının sözleşme sürecine olumlu bir yönde etki yapacağı fikri ile ilerleyen sözleşme döneminde, sendika bürokrasisinin hiçbir kesimi yüzünü işçiye dönüp grev hazırlıklarına başlamak için adım atmıyor.

Tablo işçiler payına nettir. Aylar geçmesine rağmen hâlâ bir adım yol yürünememiştir. Aylardır ekonomik krizin erittiği maaşlarla geçinmeye çalışan 210 bin işçi, süreci kendi eline almak adına harekete geçmelidir. Emeğimizi korumanın yolu dün olduğu gibi bugün de açıktır. Geleceğimizi hükümetin iyi niyetine ya da Türk-İş bürokratlarının tepeden çözme yöntemlerine teslim edemeyiz. Mevcut koşullarda bizi ileriye taşıyacak, süreci kazanarak ilerletecek tek gerçek güç, örgütlülüğümüzden aldığımız güç olmalıdır.

Sendikalarımızı zaman kaybetmeden grev hazırlığına zorlamalı, tabandan komiteler kurarak yan yana gelmeliyiz. Örgütsüz bir biçimde süreci yönetmeye devam edersek ve TİS görüşmelerini Türk-İş bürokrasisinin insaf ve tercihlerine bırakırsak ekonomik krizin etkisi ile kötüleşen yaşam standartlarımızın düzelmeyecek bir biçimde gerileyeceği açıktır. İşçi sınıfına karşı topyekûn saldırılarla beraber kölelik zincirlerimizi kalınlaştırmak konusunda tarihsel bir anlaşmaya girmiş olan hükümet ve sermayeye karşı, TİS süreci bir cevap niteliği taşımalıdır. Ayrıca bu sözleşme süreci sonrasında memurların toplu sözleşmesi başta olmak üzere özel sektörde görüşülecek sözleşmeler bizlerin kazanımından güç alacaktır.

Hem kendi geleceğimiz hem sınıfsal çıkarlarımız hem de tabanın örgütlü gücünü açığa çıkartmak için harekete geçelim. Komiteler, birlikler vb. çerçevesinde yan yana gelip, süreci kendi inisiyatifimize alalım. Yeni Ekonomik Program doğrultusunda yoğunlaşan saldırıları ancak bu yolla püskürtebilir ve toplu sözleşme süreçlerimizi bu yolla kazanabiliriz.

Sınıf bilinçli bir işçi