Kıdem tazminatı saldırısı gündemde…
İşçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarını ağırlaştıran kapsamlı saldırıların yaşandığı günlerden geçiyoruz.
Bu açıdan son birkaç aya bakmak dahi yeterlidir. Özellikle pandemi sürecinde yaşananlar sınıf ve emekçi kitlelerin yaşamında büyük tahribatlar yaratmış bulunuyor. Zira işçi ve emekçiler açsından, bırakalım sağlıklı ve güvenceli çalışma koşulların yaratılmasını, ağır salgın döneminde dahi sermayenin saldırıları aralıksız sürdürüldü. Ücretsiz iznin yasalaşması, sendikal hakların rafa kaldırılması, TİS ertelemeleri, Kısa Çalışma Ödeneği’nin devreye sokulması, işten çıkarmalar, uzaktan çalışma, telafi çalışması vb. esnek çalışma modellerinin yaygınlaştırılması, pandemi koşullarında hayata geçirilen saldırıların başında geliyor. Sermaye ve AKP iktidarı bu uygulamaları kalıcılaştırmayı hedefliyor.
Şimdilerde ise kıdem tazminatı hakkının gasp edilmesine dönük saldırı bir kez daha gündeme getirilmiş bulunuyor. Bilindiği üzere, kıdem tazminatı dosyası uzun bir süredir sermayenin masasında duruyordu. AKP iktidarı döneminde, özellikle son on yılda ise saldırı hazırlıkları hızlandırılarak, çeşitli vesilelerle birçok kez gündeme getirildi.
Söz konusu saldırının içeriği ve kapsamı aslında uzun bir süredir belli: Kıdem tazminatı hakkı gasp edilerek kriz koşullarında kaynak ihtiyacı artan sermaye çevrelerinin kasalarına aktarılacak ve iş güvencesi ortadan kaldırılarak kitlesel işçi kıyımının önü açılacak. Böylece işçi ve emekçiler işsizlik ve güvencesiz çalışma koşullarıyla baş başa bırakılarak, krizin bütün yükü onların omuzlarına yüklenecek.
Saldırının özü ve özeti bu, fakat adı ve görünümleri sürekli değişiyor. Başlangıçta Kıdem Tazminatı Fonu olarak adlandırılan saldırı projesinin önüne ya da sonuna bu günlerde yeni sıfatlar eklendi. AKP iktidarı geçtiğimiz günlerde “Kıdem Tazminatı Fonu”nun yanı sıra “Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası” (TES) adı altında yeni bir düzenleme yapılacağını duyurdu. TES’in ne olduğuna dair henüz kamuoyuna bir açıklama yapılmış değil. Fakat, söz konusu projenin hem geçtiğimiz yıllarda uygulanmaya başlanan Bireysel Emeklilik Sigortası (BES) hem de Kıdem Tazminatı Fonu’yla doğrudan bağlantılı olduğu biliniyor.
Gerici-faşist iktidarın kıdem tazminatına dönük saldırı hazırlıklarını yeni ek uygulamalarla sürdürmeye çalışmasının gerisinde iki etken var. İlki, henüz geniş işçi ve emekçi kitleleri fon aldatmacasına ikna edememiş olması. İkincisi ise, BES ile beklediği sonucu tam olarak alamıyor olması ve söz konusu emeklilik sistemini kıdem tazminatı fonu ile bütünleştirmekte güçlükler yaşanması.
Ancak bu ayrıntılar önemli değil. Zira, yukarıda da belirttiğimiz gibi, adı ve görünümü ne olursa olsun, söz konusu düzenlemelerin varıp bağlandığı yer, kıdem tazminatı hakkının gasp edilmesi ve içi sınıfına işsizlik, güvencesizlik ve kölece çalışma koşullarının dayatılmasıdır.
Hal böyleyleyken, sendika bürokratlarının hamasi söylemler dışında kıllarını bile kıpırdatmamaları aslında suça ortak olduklarının en açık göstergesidir. Kıdem tazminatını “kırmızı çizgi”leri olarak ilan eden bu hainlerin, sermaye ve devletle oturdukları masada işçi sınıfını bu kapsamlı saldırıya nasıl ikna edeceklerini tartıştıklarından zerre kadar kuşku duymamak gerekiyor.
Dolayısıyla, sonucu belirleyecek olan, işçi ve emekçilerin bu saldırı karşısında alacakları tutum, bu pervasızlığa verecekleri yanıt olacaktır: Ya, çok yakında somutlanması öngörülen saldırı programına karşı, başta grev olmak üzere çeşitli eylem ve direnişlerle karşı konulacak, ya da kıdem tazminatı hakkı da sermaye tarafından gasp edilecektir.
İşçi sınıfı cephesinden saldırıyı geri püskürtmek için harekete geçmekten başka bir seçenek bulunmuyor. Bu ise taban örgütlenmeleri üzerinden inisiyatifi ele almayı, birleşmeyi, örgütlenmeyi ve mücadeleyi büyütmeyi gerektiriyor. Tıpkı 50 yıl önce 15-16 Haziran günlerinde olduğu gibi…