Salgının ve krizin işçi ve emekçiler için ağır sonuçlar yarattığı bir süreçten geçiyoruz. AKP iktidarı sermaye sınıfının çıkarları için salgını fırsat bilerek, işçi sınıfı açlık ve ölüm ile boğuşurken, bir bir saldırı yasalarını devreye sokuyor. Şimdi de on yıllardır gündeme getirdiği ve her seferinde geri çekmek zorunda kaldığı Kıdem Tazminatı’nın gasp edilmesini yeniden gündeme getirmiş durumda. Günlerdir yapılan açıklamalar, piyasaya sürülen senaryolar, yapılan görüşmelerin hepsinde salgının ve krizin faturasının işçi ve emekçilere çıkartılması, sermayedarlara ve yağmacı iktidara yeni kaynaklar aktarılması hesapları yatıyor.
25 yaş altı ve 50 yaş üstü emekçilere esnek çalışmayı dayatan hükümlerin de yer aldığı torba yasadan “şimdilik” kıdem tazminatını çıkartan iktidar, Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi’ne dönük hazırlıklarını sürdürüyor. Aynı zamanda, Kıdem Tazminatı’nın gasp edilmesini işçi ve emekçiler nezdinde kabul ettirmek için “tarafların” yer aldığı bilim kurulunun oluşturulmasını gündeme almış durumda. Patronlar ve iktidar arasında yapılan görüşmelerden yansıyan bilgilere göre, Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası (TES), kıdem tazminatının yok edilmesi, kıdem hakkının emekliliğe bağlanması ile işçilerin haklarının sermayeye peşkeş çekilmesi ve sermaye iktidarına kaynak aktarılması anlamına geliyor.
İşçi sınıfının kazanılmış haklarının gasp edilmesi anlamına gelen bu tasarılar karşısında sendika ağaları göstermelik de olsa söz söylemeye başladılar. İşçilerin basıncı sonucu ses çıkarmak zorunda kalanlar yeniden “kırmızı çizgilerini” hatırladılar. “Kıdem Tazminatı’nın gasp edilmesi genel grev sebebidir” diyenler, önlerine basın açıklamaları dışında hiçbir şey koymadılar. Sermayenin çıkarları doğrultusunda, işçi sınıfının kazanılmış haklarını tümüyle gasp etmeyi hedefleyen yasaları püskürtmenin tek yolu “genel grev, genel direniştir” . Sermayeye hizmette kusur etmeyen ve işçileri sermaye adına denetleme görevi üstlenen sendika ağalarının, bugünlerde “genel grev”den bahsetmeleri yanıltıcı olmamalıdır. İşçinin tepkisinden ve ellerindekini kaybetme korkusundan dolayı “genel grevi” dillendirmek zorunda kalanların, ilk fırsatta işçi sınıfı için yeni ihanet anlaşmalarına imza atmaları kaçınılmazdır.
Tüm bu saldırıları engelleyecek tek güç, tabandan işçilerin örgütlü birliği ve mücadelesidir. Bugünden sendikalı-sendikasız ayrımı yapmadan tüm işyerlerinde bu kapsamlı saldırıya karşı, komitelere dayanarak verilecek dişe diş mücadele, 3’lü şer odağının (sermaye sınıfı, sermaye iktidarı ve sendika bürokratları) işçi sınıfı ve emekçiler aleyhine atacakları her adımı engellemenin yegane yoludur.
Tekstil İşçileri Birliği