AKP'nin “Türkiye Vizyonu” olarak adlandırdığı ve yaklaşan seçim sürecinde propaganda edeceği başlıkları içeren belgesi açıklandı. Günler öncesinden iktidar ve medya olanaklarıyla büyük gürültüler eşliğinde Erdoğan tarafından açıklanan belgede hiçbir yenilik yok! Zira AKP-MHP iktidarının bu topluma söyleyebileceği ve sunabileceği hiçbir şey kalmamış durumda.
Erdoğan'ın açıkladığı “Türkiye Yüzyılı” belgesi adet olduğu üzere uzun bir tarihsel anlatımla, “kahramanlık dolu” tarihin devamcısı ve “geçmişte yarım kalmış” birçok şeyi “başarabilen”, “kararlı iktidar” vurgularıyla bezenmiş 20 yıllık yıkım iktidarının cilalanmış övgüsünden ibaret. Tek fark, geçmişte kısa kısa yapılan ve birçok kez tekrarlanan bu konuşmaların, bu kez birleştirilmiş ve uzun bir anlatımla tek seferde yapılması.
Sonrasında ise 16 başlıkta Türkiye'nin “yeni yüzyılı” olarak ifade edilen ve barışın, huzurun, bilimin vs. diye uzayıp giden “yol haritası açıklaması. Sermeyenin ve kendi kişisel iktidarının çıkar ve hedeflerini milyonlarca işçi ve emekçiyi yıkıma uğratarak sağlayan ancak bunu her seferinde “büyük Türkiye” söylemiyle pazarlama gayretine giren Erdoğan, ezberleri bozmadı ve seçim sürecine aynı yaklaşımlarla yürüyeceklerini ilan etti.
20 yıldır iktidarda olan bir partinin toplumun geniş kesimlerini karşı karşıya bıraktığı yıkımın tozu dumanı ortada duruyor. Ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel enkaz yaratan, bu enkazın tüm ağırlığını işçi sınıfı ve emekçilere taşıtan politikaların devam edeceğini yeni bir şey söyleniyor gibi “müjdelemek”, esasında hiçbir şey söylememektir. AKP ile birlikte sermayesini üçe beşe katlayan şirketler, yeni yetme zenginler, dizginsiz ve kuralsız sömürü olanaklarına kavuşan fabrikatörler, ülke hazinesini holding kasalarına bağlayanlar, ülkenin tüm değerlerine el koyarak semiren asalaklar, yandaşlıkta sınır tanımayanlar kuşkusuz bir heyecan duyabilir. Kurulan çarkın tam gaz devam edeceğine dair beyan; sömürü, soygun, rant ve yağmanın yanı sıra mafyatik-kirli-kanlı işlerin de bu işlerden nemalanan kesimlerin de umutlarını diriltebilir sadece. Görüldüğü kadarıyla “Türkiye Vizyonu” onlar için açıklanmış durumda. Seçimlere kadar tam bir seferberlik halinde çalışmak ve açıklanan hedeflere ulaşmak için toplumun “ikna” edilmesine duyulan ihtiyacın vurgulanması buna hizmet ediyor.
AKP iktidara geldiği günden itibaren topluma birçok vaatte bulundu. Adaletten, eşitlikten, özgürlükten, ekonomik ve sosyal gelişmişlikten söz etti. Doğaya ve insana saygılı projelerden bahsetti. Yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasaklara son vereceğini açıkladı. Gelinen yerde söylenen her şeyin karşılığı, AKP şefinin ikide bir övünç kaynağı olarak ifade ettiği 20 yıllık süreç işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler ve toplum için tam bir yıkım oldu. Topluma ne söylendi ne vaat edildiyse hepsinin içeriği sermayenin ve kendi iktidarlarının çıkarları üzerinden dolduruldu. Toplumun geniş kesimlerine ise propagandası kaldı. Adalet onlar içindi, ekonomik refah onlar içindi, bilim, insan hakları hep onlar içindi. Burjuva devlet mekanizmasının biçimsel birtakım işleyiş kuralları dahi, yasa-kural tanımaz bir yaklaşımla günübirlik çıkarların hizmetine koşuldu. Sınırsız bir sömürü, soygun, yağma sürecine artan baskı, yasaklar ve zorbalık eşlik etti. İşçi ve emekçiler için, iktidarın yanında yer almayan herkes için kolluk seferber edildi, talimatla çalışan mahkemeler cezalar kesti, hapishaneler doldu taştı. Daha da uzatılabilecek bu liste ile kendilerine “Türkiye vizyonu” yaratanlar, ülkeyi çiftlikleri, işçi ve emekçileri ise marabaları haline getirmek için kolları sıvadılar/sıvıyorlar. Başarıp başaramayacakları ise işçi sınıfı ve emekçilerin, AKP-MHP iktidarının yarattığı yıkıma karşı, burjuva muhalefetinin boş avuntularını bir kenara bırakarak hakları, geleceği ve özgürlüğü için girişeceği mücadele belirleyecek. Yeni dönemin vizyonu işçi ve emekçiler açısından ancak böyle oluşturulabilir.