İktidarını koruma derdine düşen AKP şefi içeride ve dışarıda “başarı” hikayeleri peşinde koşuyor. İç politika alanında sopayı elinden eksik etmeyen sermaye iktidarı, dışarıda ise dünün “düşmanları”yla yeni “dost”luk ilan ediyor. Pek çok saldırıyı hayata geçiren sermaye iktidarı gözaltılar, tutuklamalar ve açılan davalar yoluyla muhaliflerine gözdağı vermeye çalışıyor. İmamoğlu’na açılan dava, İBB soruşturması, Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluğunun devam etmesi, Kürt halkına dönük saldırganlığın içerde ve dışarda tırmanması güncel örnekleri olarak karşımızda duruyor. Öte yandansa işçi ve emekçileri her seçim öncesi olduğu gibi piyasaya sürdürdüğü “doğalgaz müjdesi” ile oyalamaya çalışıyor. “Erken emeklilik mi olurmuş” diyen Erdoğan, emeklilikte yaşa takılanların ısrarlı ve kararlı mücadelesi sonucunda “EYT”yi düzenlemesini çıkarmak zorunda kaldı. Aynı başarı hikayeleri torbasının içinde asgari ücretin açıklanması da bulunuyordu. Sefalet koşullarında yaşayan işçi ve emekçilerin büyük bir çoğunluğu asgari ücretin açıklanmasını bekledi.
Asgari ücretin açıklanmasının ardından TÜİK’in açıklayacağı resmi enflasyon oranına göre emekli ve memur maaş artışları bekleniyor. Memurlara 6 aylık enflasyon farkı ve toplu sözleşmede belirlenen artış oranında zam uygulanıyor. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verisi her ayın 3’ünde açıklanıyor. Resmi enflasyon oranını belirleyen Saray rejiminin aparatı TÜİK, işçi ve emekçileri yoksullaştıran politikalara kılıf uyduruyor. Saray’ın istediği oranları “belirleyen” bu kurumun ilan edeceği enflasyon oranlarına göre kamu emekçileri ile emeklilerin maaşlarına artış yapılacak. Erdoğan son kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, "Ülkemizin zenginliğini her kesime yansıtmakta kararlıyız. Memur ve emekli maaş artışlarını da bu yaklaşımla yapacağız" dedi. Bu açıklama beklentileri yükseltti ancak reel maaşlarda gerçekleşen ciddi düşüşün devam edeceği gerçeği değişmiyor.
İşgücünün milli gelirden aldığı payın yüzde 26,3’e kadar gerilediği ve sermayenin payının ise yüzde 54,8’e kadar yükseldiği bir ekonomik tablo var önümüzde. Emeğin payının giderek eridiği bu tabloda milyonlarca işsizin olduğu biliniyor. Açlık ve sefalet koşullarının derinleşmesi, alım gücünün düşmesi, yükselen enflasyon işçi ve emekçilerin sırtındaki yükü ağırlaştırmaktadır. Kaşıkla verdiğini kepçe ile alan AKP ise seçim hesaplarıyla ve “başarı hikayeleri”yle yıllardır çözüm bekleyen sorunları kullanarak algı yaratmak derdindedir. Saray rejimi “3600 ek gösterge”, “Asgari ücrete beklenmedik zam”, “EYT” düzenlemesi vb. adımlarla kendi iktidarını korumanın peşindedir.
Kamu emekçileri ve emekliler AKP-MHP rejimi tarafından dayatılan sefalete mahkum değil! Emekçilere reva görülen sefalet zincirleri ancak ve ancak örgütlü mücadele ile kırılabilir.