AKP-MHP iktidarı 12 Kasım günü saat 18.57’de, Türkiye çapında “çök-kapan-tutun” tatbikatı gerçekleştirdi. Kuşkusuz deprem anında kişisel önlemlerin hayat kurtarıcı rolü olabilir ama bina yıkılmazsa eğer. Depreme dayanıksız bir bina yıkıldığında çökmek, kapanmak ve bir yere tutunmak deyim yerindeyse tesadüfen hayat kurtarabilir. Özü itibarıyla böyle bir tatbikat yapılaşmanın depreme dayanıklı olduğu Japonya’da hayat kurtarıcı bir işleve sahip. Türkiye’de ise şovun ötesine geçmiyor.
Tokatköy, Fetihtepe ve Tozkoparan mahallelerine insanlığı ve kendi burjuva hukuk düzenlerini dahi ayaklar altına alarak giren AKP’li belediyeler kentsel dönüşüm yalanına sarıldı. Güya bu mahallelerdeki evler depreme dayanıksız olduğu için yıkılacak ve yeni binalar yapılacak. Bu mahallelerde yaşayan insanların evlerinin başına yıkılması bir yana, evlerinden zorla çıkarılan insanların yeni konut edinemeyecek kadar yüksek fiyatlarla yüz yüze kalmaları da işin bir başka yönüdür. Ya da içinde yaşanamayacak kadar küçük evler kendilerine verilecek. Şimdiye kadar gerçekleşenler hep böyle oldu.
TOKİ depreme karşı binaları değil yandaş müteahhitlerin cebini dolduruyor
Öte yandan, buralardaki rant TOKİ eliyle iç edilecek. Yandaş medya ve AKP kodamanları TOKİ’nin depreme dayanıklı bina yapmayı esas aldığını söylüyor. Yine kocaman ve ahlaksızca söylenen bir yalandır bu.
TOKİ konutları geçtiğimiz yıl Batman’daki sel sularının ardından kısmi olarak çöktü ve Kütahya’da da fay hattı üzerine TOKİ konutları inşa edildiği ortaya çıkmıştı.
Kullanılan malzemenin depreme dayanıklı olup olmamasından öteye, binaların yapıldığı yerler bile evlerin sadece para kazanmak için yapıldığını gösteriyor. Fay hattı üzerine ya da dere yatağına bina yapmak o binalarda yaşayacak insanların can güvenliğini değil, kazanacakları büyük çaplı rantı düşündüklerini göstermektedir.
Deprem değil para için yapılan binalar öldürecek!
Emekçiler bugün yıkılmak istenen gecekondularını, barınma sorununu çözmek için deyim uygunsa kıt kanaat geçinerek yaptı. Bu yüzden dere yatağı da dağ başları da gecekondularla dolu. Buna rağmen insanlar bu konutlarda kendileri yaşayacağı için olanakları elverdikçe felaketlere karşı korunaklı yapmaya çalıştı. 17 Ağustos 1999’da gerçekleşen depremde en çok toplu konutlar yıkıldı. En çok can kaybı da buralarda gerçekleşti.
TOKİ ya da inşaat ihalelerinde kasalarını dolduran beşli çete ve diğer yandaş tüm müteahhitler, iktidarın kentsel dönüşüm yalanıyla rantsal dönüşüm gerçekleştirdiler. Kısacası mide bulandıran hamasi nutuklarla daha çok para kazandılar.
Şimdi de depreme karşı “çök-kapan-tutun” tatbikatını yaptırıyorlar. Bu tatbikat şovunu toplumsal olarak “depreme hazırlık” diye yutturmaya çalışıyorlar. Hamasi nutuk sahtekarlıklarından arındırırsak, bu tatbikat, depreme karşı can güvenliğini bireysel kurtuluşa bırakıyor. Yerle bir olan binada ölenler için “çöküp kapanmadılar” diyecek kadar ahlaksız bir iktidar bu tatbikatı yaptırıyor.
Seçim yatırımı için gerçekleştirilen bu şovun, depremin değil para ve rant için yapılan binaların öldüreceği açıktır.
H. Ortakçı