Koronavirüs salgınının Türkiye’de görülmeye başlandığı mart ayından bu yana yaklaşık 10 ay geçti. Halihazırda teknik alt yapı olmadığı için uzaktan eğitime geçişlerde neredeyse tüm üniversitelerde sorunlar yaşanmış, eğitime iki üç hafta erişilememişti. Özellikle teknoparkları, teknokentleri ile övünen(!) teknik üniversitelerde de (ODTÜ, İTÜ, YTÜ) alt yapı yetersizliğinden kaynaklı, uzaktan eğitim için oluşturulan siteler çökmüş, eğitime ara verilmek zorunda kalınmıştı.
Aradan 10 ay gibi bir süre geçmesine rağmen, teknik alt yapı eksikliğinin giderilmesine dair üniversitelerde ciddi bir çalışmanın yapılmadığını, yeni eğitim öğretim döneminde ve özellikle sınav dönemlerinde yaşanan sorunlar üzerinden de görmüş olduk. Öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun teknik ekipman (bilgisayar, ses donanımı, internet vb.) eksikliğinden kaynaklı uzaktan eğitime erişememe sorununu bir kenara koyarsak, bu imkanlara erişebilenlerin de bu kez okullarının oluşturduğu, daha doğrusu oluşturamadığı sitelerin çökmesi sonucu mağdur olduklarını görüyoruz. Kasım ayının son haftası ile birlikte birçok üniversitede 1. vizeler başlamış oldu. Üniversite yönetimlerinin aldığı kararlarla öğrencilere kamera vb. şeylerin dayatılması ile birlikte birçok üniversitede öğrenciler mağdur edilirken, başka üniversitelerde ise sınav esnasında girilen sitenin çökmesi sonucu sorunlar yaşandı. Son bir ay içinde bazı üniversitelerde yaşanan sorunlara değinecek olursak:
Geçtiğimiz kasım ayının son haftalarında İstanbul Medeniyet Üniversitesi vize sınavlarında kamera ve ses zorunluluğu getirdi. Diğer yandan Medeniyet Üniversitesi’nin Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde online yapılan sınavda internet bağlantısı kopan öğrenciler tekrar sınava alınmadı ve sınava girmedi olarak gösterildi.
Yine aynı tarihlerde İstanbul Üniversitesi yönetimi, sınavlarda geçilen sorulara geri dönülemeyeceğini, bağlantı kopma durumunda kaybolan zamanın, sınav süresine eklenmeyeceğini belirtti.
Munzur Üniversitesi yönetimi ise pandemiden kaynaklı online olarak sınavları yapma kararı aldı, ancak kullandıkları sistem çöktüğü için öğrenciler sınavlarına giremedi.
Pamukkale Üniversitesi’nde de online sınav sistemi çöktüğü için öğrenciler sınava giremedi.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde rektör, uzaktan eğitim için alt yapıyı güçlendirdikleri ile övünse de vize haftası sınav için kullanılan sistemin çökmesi ile birlikte öğrenciler mağdur edildi.
İzmir Ekonomi Üniversitesi, sınavlarda kamera ve mikrofonun açık olması gerektiği yönünde açıklama yaptı.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi pandemi koşullarına rağmen sınavların yüz yüze yapılacağını belirtirken, koronavirüslü öğrenciler için ise telafi sınavının yapılmayacağını ifade etti.
Çukurova Üniversitesi yönetimi de sınavlarda kamera ve mikrofon zorunluluğu getirdi.
Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri ise, pandemi döneminde gerekli ekipmanların okul tarafından sınırlı sayıda verildiğini, ekipmanları kendileri almak zorunda kaldığını söyleyerek sağlıksız koşullarda eğitim aldıklarını dile getirdi.
Esenyurt Üniversitesi’nde vize sınavlarının yapılacağı online sınav sistemi çöktü, öğrenciler mağdur edildi.
Marmara Üniversitesi yönetimi tarafından paylaşılan sınav yönergesine göre sınav ile ilgili yaşanacak teknik aksaklıkların mazeret olarak kabul edilmeyeceği, sorumlusu olarak öğrencilerin görüleceği ve “etik ihlallere” karşı öğretim elemanlarının her türlü önlemi alabileceği söylendi. Vize haftasında ise kullanılan UES sistemi çöktü.
Bilkent Üniversitesi ise, sınavları yüz yüze yapacağını duyurmuştu. Ancak okuldaki günlük vaka sayısının artmasından kaynaklı 2 Aralık’ta alınan senato kararına göre, okuldaki tüm öğrencilere 4’lü puan sisteminde 2 puana karşılık gelen C notu verileceği açıklandı.
Trakya Üniversitesi ise sınava giren öğrencilerden kamera ve mikrofona ek olarak bir de ayna düzeneği dayatmasında bulundu.
Dicle Üniversitesi’nin de (DÜ) internet altyapısının yetersiz olmasından kaynaklı sınav anında öğrenciler sorunlar yaşadı.
Bu kadar örnek bile, uzaktan eğitime dair üniversitelerde teknik altyapı sorunlarının hala da birer sorun olduğunu görmemiz için yeterlidir.
Bu kadar sorun yaşanırken, elbette öğrencilerin bu sorunlara karşı tepkileri de oluştu. Daha çok tepkiler twitter üzerinden yapılan “# eylemleri” ile ortaya koyulsa da bu kadarı bile böyle bir süreçte anlamlı bir yerde duruyor. Elbette bu kadarı yetmez, bizlerin şimdiden buluşabileceğimiz her platformda bir araya gelmemiz ve pandemi sürecinde gasp edilen eğitim ve sağlık hakkımız için sözümüzü söylememiz gerekir. Üniversitelerin açılmasıyla birlikte oluşturacağımız birliğimizin gücü ile “Eşit, parasız, bilimsel, ulaşılabilir eğitim” hakkımız için mücadeleyi büyütmeliyiz.