2020 eğitim-öğretim yılı tüm kademelerde başladı. Mart ayından beri örgün eğitime ara veren eğitim kurumları yeni döneme de ciddi altyapı eksiklikleri ile girdi. İlk ve ortaöğretim düzeyindeki öğrenciler için örgün-online eğitim karma bir şekilde devam ederken, üniversitelerin tamamı bu döneminde online eğitim ile geçiriyor. Salgın öncesinde eğitim sisteminde yaşanan sorunlar, salgınla birlikte farklı bir boyut kazandı, daha da derinleşti. Eğitime erişim, yeni dönemde başlı başına bir sorun olarak öne çıktı.
Salgın başladığında sermaye için kurtarıcı paketler açıklanırken, eğitim alanına dönük hiç bir önlem alınmadı, ayrı bir bütçe ayrılmadı. Çocuk ve gençlerin eğitimi, işçi ve emekçilerin bütçelerine bırakılarak “paran kadar eğitim” anlayışı fiilen egemen kılındı. Bu tablo yeni dönemde de aynı pervasızlıkla devam ediyor. Paralı eğitim uygulamaları, yoksul işçi ve emekçi çocuklarını eğitim kurumlarından her geçen gün daha da uzaklaştırıyor. Pandemi öncesi Milli Eğitim Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre yalnızca 2015-2019 yılları arasında üniversite eğitimini bırakanların(kaydını sildiren, donduran) sayısı, 1 milyon 115 bin 538’e ulaştı. 2019 yılına ait bu oran diğer yıllara göre %92 artış gösteriyor. Bu verilerin yalnızca kayıt altına alınan rakamlar olduğunu dikkate alırsak, gerçek tablonun daha ağır olduğunu öngörmemiz zor olmaz. Bu tabloya pandeminin sonuçları ise henüz eklenmiş değil.
Mart ayından bu yana uzaktan eğitim veren üniversitelerde yaşanan sorunlar ise olduğu gibi devam ediyor. Online eğitime geçildiği ilk hafta Yıldız Teknik Üniversitesi, ODTÜ, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi gibi en köklü üniversitelerde dahi ciddi sorunlar yaşanmıştı. Teknoloji üretmekle övünen pek çok köklü teknik üniversite başta olmak üzere bu üniversitelerde online eğitim sistemleri çökmüş, eğitim devam edememişti. Üstelik bu altyapı sorunlarına bir de, yüzbinlerce öğrencinin internet ve teknik ekipman (bilgisayar, tablet vb.) eksiklikleri nedeniyle eğitime erişememesi eklenmişti.
YÖK, altından kalkamadığı bu süreçte üniversitelere gönderdiği genelge ile 2019-2020 yılı bahar dönemi için, isteyen öğrencilerin kaydını dondurabileceğini belirtti. Genelge, sermaye devletinin eğitim hakkının kullanılmasından çok sorumluluğu üzerinden atma derdinde olduğunu gözler önüne serdi. Genelgenin yalnızca bahar dönemini kapsayacağı söylense de, 2020-2021 yılı güz dönemini de kapsadı. Bu durum ise adeta üniversitelerin yönetimi için fırsat haline geldi. Eğitime erişemeyen öğrencilere “isterseniz kaydınızı dondurun” pişkinliği “çözüm” diye dayatılıyor.
Bu durumun bir örneği de, Türkiye’nin en köklü üniversitelerinden biri olan Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) yaşanıyor. Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde bir ders için öğrencilere gönderilen “sınav kuralları rehberinde” öğrencilerin bilgisayar, kamera, yeterli hızda internet bağlantısına sahip olmasının beklendiği, eksikliklerin bölüm başkanlığı tarafından “mümkünse” tamamlanabileceği, mümkün değilse öğrencilerin ‘kayıt dondurma hakkı’ olduğu belirtiliyor. Üniversitenin sorumluluğu kendi üstünden atıp öğrenciye yüklemeye çalıştığı bu uygulamanın ODTÜ ile sınırlı kalmayacağı açık. Önümüzdeki günlerde bu uygulamalara yenileri de eklenecek.
Üniversitelerde online eğitim gibi, belli bir bütçe ile çözülebilecek altyapı sorunları yerli yerinde dururken, sermaye devletinin şefi T. Erdoğan, üniversiteleri örgün eğitime de açmayı düşündüklerini açıkladı. Henüz üniversitelilere internet ve gereken teknik donanım için bir adım atılmazken, 8 milyon üniversitelinin salgın koşullarında hangi önlemler ile örgün eğitime devam edecekleri ise büyük bir tartışma konusu. Sermaye düzeni, her alanda olduğu gibi eğitimde de “yaptım oldu” anlayışıyla, milyonlarca gencin geleceğini karanlığa mahkum etmek istiyor.
Eğitimin bir meta haline dönüştürüldüğü kapitalist sistem devam ettikçe, eğitim hakkının gaspı da devam edecektir. Kapitalizm, şimdi pandemi krizinde, yarın ise bir başka krizde, hiç bir zaman işçi sınıfının geleceğini düşünmeyecektir. Eğitim hakkını da sermayenin çıkarları doğrultusunda ele alacaktır. Bütün bunlara karşı, geleceğimizi ellerimize almak, birliklerimizi güçlendirerek mücadeleye hazırlanmak zorundayız.
İ. Y. Gün