Trump’tan Filistin’e “asrın saldırısı”

Zafere ulaşma şansından yoksun olsa da bu uğursuz planın Filistin başta olmak üzere bölge halklarının başına yeni belalar açması mümkün. Ancak bunun işgal karşıtı direniş eğilimini güçlendirmesi de kaçınılmazdır. Baskının, zorbalığın, toprak gasplarının artması halkların ABD karşıtı tepkisini de arttıracaktır. Halen eksik olan temel şey ise, halkların öfkesini devrimci önderlik altında birleştirip zafere giden yolu açacak devrimci önderliktir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 28 Ocak 2020
  • 18:03

İsrail destekçisi azgın bir siyonist olan ABD Başkanı Donald Trump’ın damadı/danışmanı Jared Kushner tarafından hazırlanan “asrın anlaşması” yeniden gündemde. Siyonist İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu ABD’ye çağıran Trump, söz konusu anlaşmayı ilan edeceğini söyledi.

Gırtlağına kadar yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık skandallarına batan siyonist başbakan, Trump’ın çağrısına can simidi diye sarıldı. Soluğu Washington’da alan Netanyahu, “Trump’la tarih yazıyoruz” türünden tumturaklı laflar ederek, memnuniyetini dile getirdi.

Emperyalist küstahlık projesi

Damat/danışman Kushner’in “asrın anlaşması” diye adlandırılan kirli planı resmen açıklanmasa da içeriği taraflar için sır değildi. Filistin devletinin kurulamayacağı iddiasına dayandırılan bu emperyalist plana göre Kudüs’ün tümü İsrail’e bırakılacak. Batı Şeria’da kurulan Yahudi yerleşimleri İsrail toprağı sayılacak. Yani Batı Şeria da büyük oranda siyonist rejime bırakılacak. Filistinlilerin önemli bir kesimi ise Ürdün ya da Mısır’a sürülecek. Bunun karşılığında Körfez şeyhleri tarafından finanse edileceği söylenen 50 milyar dolarlık projeler hayata geçirilecek…

Trump bu küstahça planın Filistinlilere iyi imkanlar sunacağını iddia ediyor. Bu kadar pişkinlik ancak emperyalist şeflerde bulunabilir. ABD büyükelçiliğini İsrail’in başkenti ilan ettiği Kudüs’e taşıyan Trump, utanmadan Filistin halkına “geri kalan topraklarınızı da İsrail’e verin” diyor. “Körfez şeyhleri dolar ödesin siz de topraklarınızı siyonistlere bırakın” demeye getiren Trump’ın bu kaba küstahlığına, Mahmut Abbas gibi uzlaşmacı liderler bile isyan ediyor.

Emperyalist kibrin ürünü olan planın seçim sürecinde bulunan siyonist şef Netanyahu’ya yaradığı açık. Zira azledilme soruşturması geçirse de ABD başkanının desteğini almak, siyonistler indinde önemli bir olaydır. Nitekim Netanyahu da bu desteğe yaslanarak yolsuzluk-rüşvet-hırsızlık soruşturmasından yakasını kurtarmaya çalışıyor. Hatta buna dayanarak seçimlerde oylarını arttırmayı da hedefliyor.

Direnişi tasfiye etme hevesleri kursaklarında kalacak

Bu emperyalist plana göre, Filistin halkı Körfez şeyhlerinin petro-dolarları karşılığında topraklarını İsrail’e bırakırsa, “Filistin sorunu” diye bir şey kalmayacak. Zira bu zırvaya göre hem İsrail’in işgal ettiği topraklar genişleyecek hem Filistin direnişi tasfiye edilecek. Trump-Netanyahu ikilisi böyle bir “mutlu son”a inanıyor mu? Bu bilinmez ama bu kaba küstahlığın Filistin halkını teslimiyete ikna edeceğini varsaymak ahmaklıktan başka bir şey değil. Planı uygulama konusunda çok hevesli olsalar da Trump-Netanyahu ikilisi de onların finansörlüğünü yapan Körfez şeyhleri de ahmaklıklarıyla baş başa kalacaklardır.

1930’lu yıllardan beri siyonistlerin işgaline karşı diren Filistin halkı, küstah Trump’ın vadettiği petro-dolarlar karşılığında topraklarını işgalciye bırakacak değil elbet. Tersine bu kaba küstahlık, Filistin halkının direniş azmini daha da arttıracak. Terör estirerek, katliamlar yaparak ulaşmadıkları hedeflere rüşvetle ulaşacağını varsaymak, Filistin halkını tanımamak anlamına geliyor. 

“Asrın anlaşması”na dayanarak Filistin direnişini tasfiye etme, bundan hareketle Ortadoğu’da ABD-İsrail karşıtı direnişi zayıflatma hesapları hüsrana mahkumdur. Çünkü bu planla ne Filistin direnişi tasfiye edilebilir ne ABD-İsrail karşıtı güçler iddialarından vazgeçer.

Zafere ulaşma şansından yoksun olsa da bu uğursuz planın Filistin başta olmak üzere bölge halklarının başına yeni belalar açması mümkün. Ancak bunun işgal karşıtı direniş eğilimini güçlendirmesi de kaçınılmazdır. Baskının, zorbalığın, toprak gasplarının artması halkların ABD karşıtı tepkisini de arttıracaktır. Halen eksik olan temel şey ise, halkların öfkesini devrimci önderlik altında birleştirip zafere giden yolu açacak devrimci önderliktir.