Dincilerle Siyonistlerin “riyakarlar atışması”

Seçimler yaklaştıkça bu “riyakarlar atışması” dizisinin yeni bölümlerine tanık olacağız. Kendileri halklara her tür zulmü reva görürken başka halkların acılarını istismar konusu yapmak, oradan siyasi rant devşirmeye çalışmak ancak Siyonistlerle dinciler gibi her tür insani ve ahlaki değerden nasiplenememiş olanların işi olabilir.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 28 Aralık 2018
  • 15:12

AKP-saray rejiminin büyük şefi ile Siyonist İsrail’in başbakanı arasında cereyan eden “riyakarlar atışması” son günlerde sık tekrarlanmaya başladı. İkisi de yönettikleri ülkenin üzerine bir kabus gibi çöken bu şefler, birbirlerine demediklerini bırakmıyor, çok sert ifadelerle suçluyor, alçaltıcı sıfatlarla birbirlerini “taltif” ediyorlar.

Birbirlerine uygun gördükleri sıfatlar ya da karşılıklı olarak yönelttikleri suçlamaların çoğu gerçeği yansıtıyor. AKP şefi, siyonist İsrail’in Filistin halkına uyguladığı zulmü, işlediği cinayetleri, devam eden toprak gaspını teşhir ediyor ve Siyonist başbakanı bundan sorumlu tutuyor. Siyonist şefler ise Ankara’daki dinci-faşist koalisyonun Kürt halkına karşı işlediği suçları sıralıyor, gazetecilerin hapsa atılmasını, muhaliflere karşı estirilen devlet terörünü teşhir ediyor ve haklı olarak AKP şefini bundan sorumlu tutuyorlar.

***

Bu atışmalar kısmen de olsa bu iki Amerikancı rejimin ezilen halklara ve muhaliflere karşı işledikleri suçların görülmesine vesile oluyor. Bu öyle olmakla birlikte Netanyahu Kürt halkıyla T. Erdoğan Filistin halkıyla ne kadar ilgili ya da bu halkların sorunlarına ne kadar duyarlı?

Vurgulamak gerekiyor ki ne Kürt halkının sorunları siyonist şefleri ilgilendiriyor ne Filistin halkının acıları AKP şefinin umurunda. Her iki tarafın da ezilen halklarına sorunlarına duyarlı olması olanaksızdır. Zira her iki tarafta da ezilen halklara zulüm ve kölelik dayatıyor. Her iki taraf da hapsediyor, katlediyor, yakıp yıkıyor. Örneğin AKP iktidarının Suruç’ta ve Kürtlerin yaşadığı diğer mahallelerde uyguladığı yıkım politikası, İsrail’in Filistin’de uyguladığı yıkımın taklidinden başka bir şey değildi. Siyonist rejim Filistin halkının evlerini yıkıyor, yerine Yahudi yerleşimcileri yerleştiriyor. AKP-saray rejimi ise, yıkıyor ve TOKİ’ye apartman diktiriyor.

***

Halkların acıları, sorunları, talepleri onları ilgilendirmiyorsa, bu kavga da neyin nesi?

İşin özü, İsrail’in Siyonistleri ile Türkiye’nin dincileri halkların acılarını “istismar malzemesi” olarak kullanıyorlar. Bu atışmaların özellikle seçimlerin öngünlerinde yoğunlaşması tesadüf değil. Tıpkı bugünlerde olduğu gibi…

Ortada bir bahane yokken AKP şefinin İsrail’e ve başbakanına sataşması kaba bir seçim çalışması olduğu gibi, Netanyahu’nun bu “riyakarlar dalaşına” balıklama atlaması da bir seçim çalışmasıdır.

Kabul etmek gerekiyor ki, çoğu zaman ilk sataşan AKP şefleri oluyor. Zira AKP’nin dinci/şoven ideolojinin etkisi altındaki kitlelere verebileceği bir şey yoktur. Siyonist rejim şoven dinciler için tam da “temcit pilavı” işlevi görüyor. Ne zaman demagoji yapmaya ihtiyaç duysalar, Siyonist İsrail’e sataşıyorlar. Elbette siyonist şefler de bu “fırsatı” kullanmak için üstüne atlıyorlar.

***

Bu atışmalar, belli aralıklarla yıllardan beri tekrarlanıp duruyor.  Buna rağmen Türkiye ile İsrail arasındaki ticaret hacmi büyümeye devam ediyor. AKP şefinin “one munite” şovundan bu yana ticaret hacminin iki katta fazla attığı kimse için bir sır değil. Örneğin kısa süre önce AKP’nin çiftliklerinden biri haline getirilen Türk Hava Yolları (THY), taşıdığı İsrailli yolculara belli ayrıcalıklar tanıyan bir anlaşma imzaladı Siyonistlerle. Şimdi de AKP’nin Dışişleri Bakanlığı utanmadan İsrail’in Batı Şeria’da yasadışı Yahudi yerleşimleri inşa etme kararını “şiddetle kınadığını” ilan ediyor.

Görünün o ki, seçimler yaklaştıkça bu “riyakarlar atışması” dizisinin yeni bölümlerine tanık olacağız. Kendileri halklara her tür zulmü reva görürken başka halkların acılarını istismar konusu yapmak, oradan siyasi rant devşirmeye çalışmak ancak Siyonistlerle dinciler gibi her tür insani ve ahlaki değerden nasiplenememiş olanların işi olabilir.