Fransa’da genel grevin karnesi

Genel grev süreci daha finalini yapmadı. Hükümetin zorlandığı açık. İşçilerin iradesinin de yılların öfke birikimiyle mücadeleyi ileri çektiği ortada. Ancak iki sınıf arasındaki bu somut yasa üzerinden savaş bitmiş değil.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 12 Aralık 2019
  • 19:45

5 Aralık Genel Grevi’nin Fransa’nın köklü sendikacılık tarihi içerisinde özel bir yer tutacağı bugünden söylenebilir. Çünkü ‘95 grevinden beri bugünkü Emeklilik Reformu’na benzer onlarca saldırı yasası geçmişken, bu genel grevle kıyaslanabilecek başka bir eylem yaratılamamış olması tesadüf değil.

Fransa’da sendikacılık işçi hareketinin temel öznesi durumda. Sendikaların niteliği ise sorunun kaynağına ışık tutuyor. Sendikacılık temel özne derken, devrimci sınıf partisinin olmayışını da kast etmiş oluyoruz. Devrimci perspektifli siyasal bir müdahale olmadan sendikalar ekonomik hak savunuculuğunda dahi aksaktır. Fransa’nın sendikal verileri incelendiğinde bu daha iyi görülür.

CGT gibi yıllarca temel alanların hepsine hakim olan bir sendika son yıllarda gerilemektedir. Çünkü yeni örgütlenme yaratamamakta, mevcut faaliyet alanlarında pasifliği karşısında işçiler farklı sendikaları tercih edebilmektedir. CGT’nin tarihinde dünya sınıf hareketine ders olabilecek birçok deneyim bulunmasına karşılık, günümüzdeki CGT’yi yönlendiren bürokratları, diyalog çağrıları yaparak ve toplumsal hareketleri yalnızlaştırarak sınıfın devrimcileşmesini engelleyebilmektedirler. CGT bürokratlarının tutuculuğu karşısında ortaya çıkan Sud Solidaire Sendikası ise otonomcu yönetim anlayışı ile bir adım ilerden tutum alsa da o da grup sendikası görünümünü aşmakta zorlanmaktadır. CFDT’dense söz etmeye gerek bile yok. Bayrakları kadar sarı sendikacılık yapanlar, Macron gibi en koyu kapitalist programlara bile destek olmanın teorisini yapan bürokratlarla doludur.

Fransa’nın sendikaları ve bürokrasinin etkisine rağmen 5 Aralık sürecinden yansıyanlar gelecek adına umut veriyor. Çünkü en gerici ve hükümet destekçisi sarı sendika da dahil olmak üzere sendikal bürokrasinin denetimindeki tüm sendikalarda bir işçi basıncı yaşanıyor. Bizzat işçilerin 5 Aralık Genel Grevi öncesi eylemsel pratikleri, geçtiğimiz yıl Sarı Yelekliler hareketindeki tartışmalarla okunduğunda birbirini bütünleyen somut bir yeni durum görülmektedir.

9 Aralık Pazartesi günü, 4. metro hattı sürücüleri ve Belliard (18. Paris) yakınlarındaki otobüs şoförleri bir kez daha grevi 4 günlük yenilemek için birlikte oy kullandılar. Porte de Clignancourt’daki eylem/forumda işçilerden biri şunları söylüyordu: “Bizim üssümüzde bir tartışma yok, o yüzden sendika temsilcilerinin neden müzakere edilecek hiçbir şeyin olmadığı bir şeyi tartışacaklarını anlamıyorum. Tamamen geri çekilme istiyoruz!” Bu netlik Genel Grev öncesinde de okuduğumuz haber ve röportajların genel muhtevasını veriyor. Yani sendika bürokratlarının elinde diplomasi bayrağı olsa da işçiler fiili grev yöntemleriyle onlara karşı daha güçlü bir irade ortaya koyuyorlar.

Grev iradesi fiili militan yollarını açıyor

Grevin etkisini sermaye devleti de ‘95 deneyimden aldığı derslerle biliyor ve yıllarca grev hakkına yönelik saldırılarında bunu referans aldı. Ulaşım alanındaki kararlılık grevin temel dayanağı fakat sistem bugüne kadar bunu tolere ediyordu. Özellikle grev yasakları kapsamındaki ulaşımda grevin en az 3’te 1’e düşürülebilmesi sistem için grevi bir trafik sorununa dönüştürüyordu. Ancak 5 Aralık eylemi bu açıdan ulaşımı tamamen durduran bir katılımla gerçekleşti. 14 metro hattının 2’si hariç hepsi durdu. Ve çalışan 2 metro da sürücüsüz metrolardı! Ayrıca Paris ve banliyöleri bağlayan tren hatları da çalışmadı. 5 Aralık’ta Paris’te ve çevresinde yaşayanlar ulaşım işçilerinin hayata kattığı hizmet değerinin ne olduğunu fark ettiler.

Eylemden sonra grev uzatıldığında bekleyiş algısı yaratan sokak ayağında bir eylemsizlik aslında gerçekte fiili militan tutumların üstünü örttü. Ulaşım grevinin etkisini güçlendirmek için binlerce scooterın QR kodları parçalanarak kullanılmaz hale getirildiler. Farklı tarih ve yerlerde otobüs garlarının önlerinde blokajlar gerçekleştirilerek, grev kırıcı şoförlerin çalışmaları engellendi. 9 Aralık günü Paris’te 25 depodan 7’si tamamen kitlendi. Böylesi yöntemlerle greve katılmayan hatların da işleyişi çökertildi. Yasada yasak olanı doğal bir eylem pratiğine çeviren işçiler, grevin kazanımı için militan bir mücadele örüyorlar. Eylem gününün gölgesinde kalan bu fiili, meşru, militan yöntemler grevi daha güçlü kılıyor.

Olayın görünmeyen yanlarından biri de grev uzatma kararlarının alındığı kolektif toplantılardı. Her sektörden işçiler forum şeklindeki toplantılarla grevin yenilenmesi iradesini şekillendiriyorlar. Bu irade son olarak 10 Aralık eyleminden sonra da hem grev uzatmanın hem de 12 Aralık’ta eyleme çıkmanın zemini oldu.

Genel grev süreci daha finalini yapmadı. Hükümetin zorlandığı açık. İşçilerin iradesinin de yılların öfke birikimiyle mücadeleyi ileri çektiği ortada. Ancak iki sınıf arasındaki bu somut yasa üzerinden savaş bitmiş değil. 5 Aralık Genel Grevi kazanıldı. 10 Aralık, katılımın biraz düşmüş olmasına rağmen yine de güçlüydü. Ve eylem iradesi 12 Aralık çağrısıyla sürdürüldü. Grevin süresiz değil, ancak yenilenir olarak devam ettirilmesi de sınıf hareketi lehine ileri bir çıkış. Sermaye devletinin dayanma gücü azalırken belirleyici olan bir kez daha sendika bürokratlarını da sıkıştıran işçilerin hamleleri olacak.