Alman sermaye devleti, son iki yıldır pandemiyi gerekçe göstererek işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayısı yasaklıyor. Egemenler, işçi ve emekçilerin 1 Mayıs’ta sokakları, eylem alanlarını doldurmalarına, sermayenin saldırılarına karşı öfkelerini haykırmalarına engel olmak istiyorlar. Sermaye devletinin bu yasakçı tutumu, burjuvazinin hizmetindeki sendika bürokratları tarafından da koşulsuz olarak destekleniyor. Çünkü, sendika bürokratları bugün nail oldukları ayrıcalıklı, lüks yaşam standartlarına tam da hizmet ettikleri sermaye sınıfı sayesinde sahiptirler. Bu anlamıyla bu iki güruh arasında, sınıf çıkarları üzerinden gerçekleşen tam bir işbirliği mevcuttur.
Kirli çıkar ilişkileri üzerinden şekillenen bu şer ittifakı, Almanya’daki 1 Mayıs etkinliklerini boşa düşürmek için bu sene de tam bir uyum içerisinde hareket etmiştir. Almanya’da kapitalizmin yarattığı kriz ve pandemi koşullarında işçi sınıfına dayatılan işsizlik, kısa süreli ödenek üzerinden yaratılan yoksulluk, ağır salgın koşullarına rağmen üretimin tam kapasite sürmesi gibi çok kapsamlı saldırıların ortasında, işçi ve emekçilerin 1 Mayıs’ta alanlardan uzak tutulması bu şer ittifakı için özel bir önem arz ediyordu.
Tam da bu gerici ittifakın bir gereği olarak Alman Sendikalar Birliği (DGB) tarafından “Dayanışma gelecektir” çağrısıyla sanal ortamlara hapsedilen 1 Mayıs etkinlikleri örgütlendi. Başta DGB ve ona bağlı IG Metall ve Ver.di gibi milyonlarca üyesi olan sendikalar, 1 Mayıs’ın alanlarda kutlanması konusunda tek bir çaba ortaya koymadılar. Dahası internet sitelerinde (sanal etkinlik dışında) tek bir haber, çağrı yapmayarak da 1 Mayıs’ı yok saydılar. Göstermelik olarak bazı şehirlerde aldıkları 1 Mayıs yürüyüş ve mitinglerini (Nürnberg, Essen vb. şehirlerde olduğu gibi) son anda iptal ederek, işçi ve emekçilerin alanları doldurmasına engel olmaya çalıştılar.
Sendika bürokratları Almanya’nın birkaç şehri dışında, 1 Mayıs’ı sanal ortamlarda yapılan yayınlar ve araba konvoylarıyla yapılan etkinliklere hapsederek, bir kez daha işçi sınıfına ihanet ettiler. Kapitalist tekellerin hizmetindeki sermaye devleti ve sendika bürokratları işçi sınıfı cephesinden gelecek olan her türlü tepkiye, eyleme ve mücadeleye şiddetle karşı çıkmaktadır. Bu çabalarının başında ise 1 Mayıs’ı unutturmak, yasaklamak, bunları başaramadıkları koşullarda ise onu bir resmi geçit törenine dönüştürebilmek gelmektedir. Çünkü “1 Mayıs’ın sınıfsal bir karakteri var, adı üzerinde işçi bayramı. Enternasyonal bir karakteri var, adı üzerinde işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günüdür söz konusu olan. Devrimci bir karakteri var, bunu daha kökeninde görüyoruz; 1 Mayıs iki dünyayı, emek ve sermaye dünyasını, karşı karşıya koyuyor ve dolaysız bir biçimde sınıf mücadelesi çağrısı içeriyor. Bütün bu açılardan derin bir politik anlamı ve köklü bir tarihi geleneği var 1 Mayıs’ın.” (Tarihten güncelliğe dünyada ve Türkiye’de 1 Mayıs-H. Fırat / Ekim, Sayı: 281, Nisan 2012)
Kitlesel 1 Mayıs etkinlikleri yerli ve göçmen devrimci örgütlerin eseridir
1 Mayıs günü, Almanya’nın çok sayıda kentinde, binlerce insanın katılımıyla ve gerçek anlamda devrimci politik bir kimliğe sahip olan eylemlerin gerçekleşmesi, tümüyle, yerli ve göçmen devrimcilerin çabasıyla mümkün olmuştur. Bu nedenle sermaye devleti bu etkinlikleri provoke etmek için elinden gelen çabayı ardına koymadı. Birçok şehirde devrimcilere saldırılar gerçekleştirdi.
Kitlesel ve devrimci bir karaktere sahip olan bu eylemlerin ortaya çıkmasında belirleyici birçok etken rol oynamıştır. Bunların başında, işçi ve emekçilere yönelik her geçen gün daha da ağırlaşan ve yıkıcı boyutlara ulaşmış bulunan sosyal saldırılar gelmektedir. Özellikle pandemiyle daha da derinleşen kapitalizmin krizi toplumsal yaşamın tüm alanlarında emekçiler için ağır bir faturaya dönüşmüş bulunmaktadır.
Öyle ki Almanya’da 1 Mayıs’ın ön günlerinde gerçekleşen TİS görüşmelerinde sendikal bürokrasinin ihaneti sayesinde milyonlarca işçi ve emekçiyi sefalet ücretlerine mahkum eden sıfır sözleşmeler imzalanmıştır. Hizmet sektöründe, aylardır devam eden kapanmalar yüzünden milyonlarca emekçi işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Tüm bunlar kaçınılmaz olarak işçi ve emekçiler cephesinde bir öfke birikmesine ve bu öfkenin alanlara yönelmesine vesile olmaktadır. Tam da bu nedenlerden dolayı başta kapitalist tekeller, onların egemenlik aygıtı olan Alman sermaye devleti ve bunlarla tam bir uyum içerisinde hareket eden sendika bürokratları işçi ve emekçileri sokaklardan, alanlardan uzak tutabilmek için her türlü kirli oyunlarını ortaya koymuşlardır.
Bu şer üçgeninin çabalarının en önemli hedeflerinden biri de işçi sınıfının tarihten gelen devrimci sınıf kimliğinin unutturulmasıdır. Alman sermaye devleti, 1919 Kasım Devrimi’ni, Bremen Sovyet Cumhuriyeti’ni, 1920’de karşı-devrimci Kapp darbesini genel grevlerle püskürten işçi sınıfının militan eylemlerini ve yüzbinlerce maden işçisi tarafından kurularak, eyalette iktidarı ele geçiren Ruhr Kızıl Ordusu’nu unutmuş değildir. Alman işçi sınıfının bu muazzam devrimci tarihi geçmişi, sermaye sınıfının, sendika bürokratlarının ve bütün düzen partilerinin korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Asıl olarak bu şer üçgenin 1 Mayıs’a, onun devrimci kimliğine düşmanlığı tam da buradan gelmektedir. İşçi sınıfının bu devrimci geleneğini yok etmeye yönelik çok yönlü saldırıların gerisinde tarihin tekerrür etmesinden gelen büyük korku yatmaktadır.
Tüm bu gerçeklerin ortaya koyduğu bilinç açıklığıyla 1 Mayıs’a hazırlanan Almanya’daki sınıf devrimcileri, “Kapitalist barbarlığa karşı sosyalizm için 1 Mayıs’a!” çağrılarını bulundukları bütün alanlarda azami bir çaba ortaya koyarak işçi ve emekçilere taşıdılar. Örgütlü oldukları bütün şehirlerde devrimci 1 Mayıs platformlarının oluşturulmasından birlikte etkinliklerin düzenlenmesine kadar özel bir çaba ortaya koydular.
İki yıldır ortaya çıkan ve kendi içerisinde birçok deneyim biriktiren bu devrimci platformlar sendika bürokratlarının 1 Mayıs’ı boşa çıkarmaya yönelik saldırılarına karşı işçi ve emekçilere dayanılarak daha da büyütülmelidir. Bu yıl, devrimci platformlar tarafından gerçekleştirilen 1 Mayıs etkinliklerinde gözlemlenen kitlesellik, işçi ve emekçilerin bu eylemlere yönelik her yıl artan ilgisi bunun doğru bir yol olduğunun bir teyididir.
Kızıl Bayrak / Almanya