Asgari ücret aylar önce açlık sınırının altına düşmüştü. Kasım ayında ise aradaki fark 2 bin liranın üstüne çıktı. “Olağan” koşullarda bu sorun AKP-MHP rejiminin ilgi alanına girmez. Zaten sorunu yaratan rejimin ta kendisidir. Ancak süreç seçimlere doğru ilerlerken saray rejiminin toplumsal desteğinin erimesi, iktidarı asgari ücret konusunda vaatlerde bulunmak zorunda bıraktı. Bir takım saray görevlilerinin bu konuda açıklama yapıp “asgari ücrete yüksek zam yapılacak” yalanını piyasaya sürmeleri, işçi sınıfına karşı çevirdikleri kirli oyunun bir parçasıydı.
Esas oyun, Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarında çevriliyor. Tarihi önden ilan edilen toplantılar, sermaye temsilcilerinin düzenlediği bir seremoninin ötesine geçemiyor. Zira masada AKP-MHP rejiminin temsilcileri, kapitalistler örgütünün yöneticileri ile Türk-İş şefleri oturuyor. Bu bileşenin tümü işçi sınıfına sefaleti reva gören sermaye dünyasını temsil ediyor. Lafta işçileri temsil eden Türk-İş şefleri ise, en uğursuz rolü oynuyorlar. Zira “sendikacı” kılıklı bu tiplerin orada bulunması bütün tarafların masada temsil edildiği görüntüsü yaratıyor.
Görüntüye değil de öze bakıldığında, sarayda belirlenen neyse, masada onaylanan da odur. “Komisyon toplantısı” denen seremonin görüntüden öte zerre kadar bir önemi yok. Türk-İş şefinin Kasım ayı açlık sınırını “kabul edilebilir asgari ücret” diye ilan etmesi, utanmadan da bunun “kırmız çizgileri” olduğunu söylemesi, bu saray dalkavuğuna biçilen alçaltıcı rolün mahiyeti hakkında fikir veriyor.
7 Aralık’ta yapılan ilk toplantı bağlamında yapılan açıklamalar, herkesin sarayda yazılan senaryoya göre rol aldığına işaret ediyor. Toplantıya beşi saray rejimi, beşi TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu), beşi Türk-İş temsilcisi toplam 15 kişi katıldı. Sarayla kapitalistlerin temsilcileri bir yana, “işçi heyeti” diye anılan “sendikacılara” Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak başkanlık yaptı. Haziran 2012’den beri Türk Metal sendikasının başında bulunan Pevrul Kavlak’ın sermayeye ne tür hizmetlerde bulunduğunu görmek için metal işçilerine ettiği ihanetlere bakmak yeterlidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı binasında yapılan toplantının ardından açıklama yapan Türk Metal şefi Kavlak, toplantının iyi geçtiğini söyledi. Bu açıklama, işçilere sefalet ücretinin dayatılacağının işaretlerini veriyor. Zira sarayın dalkavukları bir şeye iyi diyorsa bunu, işçi sınıfı için “kötü haber” saymak lazım.
Metal işçilerini sırtından hançerlemekle bilinen Kavlak görüşmenin iyi geçtiğini iddia ederken, 2023 yılının asgari ücreti için sözü edilen miktarlar 7 bin, 7 bin 500, 7 bin 845, 8.250 lira arasında değişiyor. Dillendirilen en yüksek oran ile Kasım ayı açlık sınırı arasındaki fark sadece 460 liradır. Türk-İş şefi Ergün Atalay ise açlık sınırı olan 7 bin 785 liradan söz etmişti. Gelen tepkiler üzerine yan çizmeye çalışsa da ettiği laflar yorum gerektirmeyecek açıklıktaydı. Son açıklamalara göre Türk-İş ağaları 8 bin 250 lira talep edecek, TİSK ise 7 bin lira önerecek.
Bu arada kapitalistler, asgari ücretin yüksek olmasının işsizliği arttıracağı yönünde propaganda yapamaya başladı. Anket yapan sarayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise, “genel beklentinin” 7 bin 845 lira olduğu yalanını piyasaya sürdü. Saraylarda sefahat sürenlerin işçi sınıfına reva gördükleri asgari ücret Kasım ayı açlık sınırının sadece bir nebze üstünde. Yani Türk-İş şefi Atalay’ın “kırmızı çizgileri”nden 60 lira daha fazla. Bu ise “asgari ücret seremonileri” serisinden çıkacak sonuç hakkında şimdiden fikir veriyor. “Seremoniler serisi 2”nin ise 14 Aralık’ta gerçekleştirileceği belirtildi.
Toplantı öncesinde sahneye çıkıp asgari ücret konusunda konuşan Ergün Atalay’ın kendini “temize çıkarma” telaşına düştüğü gözlendi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yer alan Türk-İş heyetinin bir figürandan başka bir işe yaramadığını itiraf eden Atalay şu ifadeleri kullandı:
“Asgari Ücret Komisyonu, adil bir komisyon değil. Yüksek Hakem Kurulu, adil bir komisyon değil. Bunlar 12 Eylül’den kalan bize sıkıntılı, problemli konular. Komisyon 15 kişiden oluşuyor, burada biz 5 kişiyiz. Burada biz olsak da olmasak da işveren ve hükümet oturduğu zaman bugüne kadar 34 kere bunu uygulamışlar.”
Anlatım bozuk olsa da Atalay’ın masada figürandan öte bir rolleri olmadığını söylemek istediği anlaşılıyor. Ancak durum bu iken işçi sınıfını harekete geçirmek yerine neden sarayın seremonilerinde böylesine alçaltıcı bir rol üstelendiklerini açıklamıyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplandığı sırada AKP şefinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’yi saraya çağırması dikkat çekti. Belli ki, sarayın karanlık dehlizlerinde de asgari ücret konuşuluyor.
Asgari ücret farklı çevrelerin gündemine girmişken, yazık ki esas muhatap, yani işçi sınıfı halen sürecin seyircisi konumundadır. Yapılan açıklamalardan da anlaşıldığı üzere, işçi sınıfının edilgen tutumu devam ederse, yazık ki 2023 yılında da “sefalete talim” hali devam edecektir…