Adana'da Emek ve Özgürlük İttifakı, İsmet İnönü Parkı'nda “Halk İçin Bütçe, İnsanca Yaşayacak Asgari Ücret” şiarıyla basın açıklaması yaptı. İttifak adına basın açıklamasını Hakan Çayan okudu. Açıklamada bütçenin emekçilerin sırtına yüklenip kaynakların patronlara aktarıldığını belirtildi ve emekçilere birleşip, ortak mücadele çağrısında bulunuldu.
İşe başlama maaşı olması gereken asgari ücret miktarının milyonlarca işçi için azami maaşa dönüştürüldüğü ifade edilen açıklama şöyle devam etti:
“Çünkü ülkenin dörtte biri kayıtsız çalışıyor, yani sigortasız ve asgari ücret dahi alamıyor. Bugün dört kişilik bir ailenin asgari geçim şartlarını belirleyen yoksulluk sınırı 26 bin TL oldu. Ülkede açlık sınırı 7 bin 800 TL ama hâlihazırda asgari ücret 5.500 TL. Onun için diyoruz ki, 2023 yılı için; fazla mesaiye, ek iş yapmaya ihtiyaç duymadığımız, insanca yaşayabileceğimiz ve yoksulluk sınırının üstünde bir asgari ücret belirlensin. Dinlenmeye, ailemize, sosyal yaşama zaman ayırarak, günde 7 saat çalışma ve haftada 2 gün kesintisiz hafta sonu tatili, yılda 30 gün yıllık izin hakkı olsun. En düşük emekli aylığı asgari ücret olmalı ve tüm emekli aylıkları da aynı oranda yükseltilsin.”
Patronların vergileri yapılandırılırken ya da silinirken, işçilerin ücretlerinden vergi kesildiği dile getirilen açıklamada Bütçede savunma ve güvenlik harcamaları ve savaş lobileri için 468,7 milyar TL kaynak ayrıldığı belirtildi. Açıklamada son olarak şunlar ifade edildi:
“Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan her operasyonun sonucu yeni yıkımlar, ölümler, binlerce yeni mültecinin Türkiye’ye göç etmek zorunda bırakılması demektir. Türkiye’de halkın sofrasından ekmeğin daha da küçülmesi olacaktır. Bütün zenginlikleri biz üretirken bizim payımıza sadece kuru ekmek mi düşecek. Bu yıl bu kaderi değiştirmek için ilk adımı atalım. Üzerinde konuştuğunuz bizim, hayatımız ve biz insanız’ diyelim. İşyerinde, sokakta, işçi emekçi olmanın onuru ile örgütlenelim. Öncelikle asgari ücret tartışmasında taraf olalım. Otomatiğe bağlanan zamlar, sürekli artan vergiler karşısında, Açlık sınırında asgari ücretle yaşamaya hayır diyelim. Hayatı üreten işçi ve emekçiler olarak bize reva görülen bu yaşam koşularını kabul etmeyelim.”