15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 52. yıldönümündeyiz. 52 yıl önce DİSK’e ve diğer konfederasyonlara üye 100 bini aşkın işçi, mücadeleci sendikaların tasfiyesini ve kazanılmış hakların gaspını hedefleyen saldırılara karşı İstanbul ve Kocaeli’nde 2 gün boyunca sokaklara çıktılar ve alanları zapt ettiler. Tekel’den, İbrahim Ethem’den, Gripin’den, ECA’dan ve daha pek çok fabrikadan kadın işçiler, 2 gün boyunca erkek sınıf kardeşleriyle birlikte omuz omuza, kol kola sermayeye ve iktidarına büyük bir korku saldılar.
Kartal’dan, Paşabahçe’den, Gebze’den, Alibeyköy’den, Bakırköy’den, Zeytinburnu’ndan, Mecidiyeköy’den ve pek çok noktadan başlayan yürüyüşlerde kadın işçiler en ön saflarda yer aldılar. Polis ve jandarmayla karşı karşıya geldiler, coplandılar, gözaltına alındılar, yaralandılar. Ancak vazgeçmediler! Direnişin gücü öylesine büyüdü ki, pek çok sermayedar “devrim” olacak korkusuyla yurtdışına kaçtı.
Sonuç olarak, mücadeleci sendikaları tasfiye etmek için meclisten geçen yasa sokakta parçalandı. Kadın işçilerin en ön safta mücadele ettiği 15-16 Haziran Direnişi, fiili-meşru mücadele bakışıyla işçi sınıfı birleştiğinde ve üretimden gelen gücünü kullandığında neler yapabileceğini gösterdi.
Direnişi büyütelim, yeni 15-16 Haziranlar yaratalım!
Gerici-faşist rejim, işçi ve emekçilere yönelik baskı ve zorbalığını arttırarak, kirli savaş ve sosyal yıkım politikalarını hayata geçiriyor. En ağır faturayı ise işçi ve emekçi kadınlara kesiyor. Kadın düşmanı politikaları her fırsatta devreye sokuyor. Çünkü en çok kadınlardan, onların sokakları ve alanları terk etmeyen ve her geçen gün daha da büyüyen tepki ve öfkesinden korkuyor.
İşçi, emekçi kadınlar, 8 Martlarda, 25 Kasımlarda sokakları terk etmiyorlar. İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline, kadın cinayetlerine ve tek adam rejiminin kadın düşmanı politikalarına boyun eğmiyorlar. Tüm baskılara, yasaklara, polis saldırılarına, gözaltılara ve tutuklamalara rağmen kadınların direnme kararlığını ve mücadelesini engelleyemiyor. Öte yandan da kadınlar işçi direnişlerinde en ön saflarda yer almaya devam ediyorlar. Tıpkı 15-16 Haziran’da olduğu gibi…
Pandemi döneminde Sinbo’da, SML’de, Migros’ta, CarrefourSa’da, Ocak-Şubat döneminde çorap fabrikalarında, bugün ise, Acarsoy’da, Lezita’da, Amazon Depo’da kadın işçiler mücadele bayrağını yükseltiyorlar. Sendika hakkının gaspına, kölece çalışma koşullarına, baskılara, mobbinge ve tacize karşı kimi yerlerde sadece kadın işçiler olarak, kimi yerlerde erkek sınıf kardeşleriyle omuz omuza birlikte direniyorlar.
Bugün, direnen kadın işçilerin mücadelesini kendi fabrikalarımıza-işyerlerimize taşıma, direnişleri birleştirerek birleşik mücadeleyi örgütleme acil bir görev olarak önümüzde duruyor. Fabrikalarımızda, işyerlerimizde komitelerimizi ve taban örgütlülüklerimizi kuralım. Hem bizleri sömüren sermaye sınıfına hem de sermaye diktatörüne karşı direnen kadın işçilerin yolunda mücadeleyi yükseltelim.
Saldırıları püskürtelim, hakkımız olanı kazanalım!
Yeni 15-16 Haziranlar yaratalım!
İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları
15 Haziran 2022