Kadın işçilerin emek ve onur mücadelesi

Kadın işçilerin direnişleri de gösteriyor ki, işçilerin ekmek kadar onura ihtiyacı var. Kadınlar, eşitliği ve özgürlüğü, insanca ve onurlu bir yaşamı ancak kararlı bir mücadele yoluyla kazanacaktır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Kadın
  • |
  • 17 Temmuz 2022
  • 15:00

Son yıllarda çalışma ve yaşam koşullarının ağırlaşmasıyla birlikte birçok işçi direnişlerine tanık oluyoruz. Özellikle ocak-şubat aylarından itibaren hayat pahalılığının daha da artması ve emekçilerin alabildiğine yoksullaşmasının sonucu eş zamanlı olarak farklı sektörlerde işçi direnişleri gerçekleşti. Yılın başından itibaren 50’yi aşkın yaşanan işçi direnişinin ardından şu an birçok kent ve sektörde ağırlıklı olarak sendikalaşma talebiyle sınırlı olsa da işçi direnişleri devam ediyor. Yakın dönem direnişlerde olduğu gibi, halen devam eden işçi direnişlerinde de kadın işçiler belirgin bir yer tutuyor. Pas South, Farplas Nova Plastik, Asen Metal, Acarsoy Tekstil, Smart Solar, Amazon, Lezita Gıda’da da kadın işçiler ön saflarda yer aldı, almaya devam ediyor.

İşçileri sendikalaşmaya yönelten nedenlerin başında kuşkusuz ki, ücretlerin düşük olması geliyor. Asgari ücret ya da onun biraz üstünde bir ücret alan işçiler için en temel ihtiyaçları karşılamak ise neredeyse imkansız hale gelmiş durumda. Kadın işçiler ücret sorunun dışında birçok sorunla karşı karşıya bulunuyor. Üzerlerindeki baskı, mobbing, cinsiyet eşitsizliği ve artık olağanlaşan tacizin son bulması için de örgütlenmeye yöneliyorlar. Kadın işçiler, emeklerine sahip çıkmanın yanında bir onur mücadelesi de veriyorlar.

“Bizim için haysiyet meselesi”

Bu sözler, “Kadın Ustalar Projesi” kapsamında çalışan bir işçiye ait. Projeyle birlikte kurulan şirketin Hepsiexpress’le imzaladığı sözleşme kapsamında kadınlar pek çok kentte marketlerde paket toplayıcı ve kurye olarak çalışmaya başladı. “Kadın patronları” tarafından aşağılanan, horlanan ve en ağır koşullarda çalışan kadınlar, proje bittiği için hakları gaspedilerek evlerine gönderildiler. Ancak kadın kimlikleri üzerinden zengin olan kadın patronlarına karşı mücadele vermeye devam ediyorlar.

Bu mücadele sadece Kadın Ustalar Projesi’ndeki işçiler için değil, Nova Plastik’te, Acarsoy Tekstil’de, Lezita Gıda’da, Amazon’da ve Asen Metal’de çalışan işçiler için de aynı zamanda bir onur mücadelesidir.

Nova Plastik’te sendikalaştıkları için işten atılan kadın işçiler de mobbinge, cinsiyetçi küfürlere ve aşağılamalara, onur kırıcı davranışlara maruz kalmamak için örgütlenmeye yöneldiler. Tuvalete gitmelerinin bile sorun olduğu, regl dönemlerinin adeta işkenceye dönüştüğü bir çalışma ortamında, “daha insanca çalışma koşulları” talep ettiler.

Acarsoy Tekstil’deki kadın işçilerin yaşadıkları da farklı değil... Kadın işçiler, ustaların bağırıp çağırmalarından, hakaretlerinden, aşağılamalarından bıkmış durumdaydılar. Çalışma anında tuvaletten zorla çıkartılan işçiler de sözlü-fiziki tacize uğrayan işçiler de vardı. Yoğun çalışma koşulları, pek çok kadın için regl dönemlerinin çok daha zorlu yaşanmasına neden oluyordu. Bir kadın direnişçinin anlatımıyla, ustanın hakaretleri karşısında İK şefinin kendisini Emine Bulut ile tehdit etmesi, yaşananları özetliyordu aslında...

E-ticaret şirketi Amazon’un Amerika’daki merkezinde geçtiğimiz yıl, çalışanların yoğun çalışma koşullarından dolayı idrarlarını plastik şişelere yapmak zorunda kalmaları basına yansımış ve büyük bir tepki toplamıştı. Amazon yönetimi, gelen tepkilerden dolayı özür dilese de vahşi kapitalizmin hüküm sürdüğü Amerika ve Amazon’un Türkiye ayağında da insanlık dışı çalışma koşulları hüküm sürmeye devam ediyor. Amazon’da sendikalaştıkları için işten atılan kadın işçiler de benzer koşullardan şikâyet ediyor. Kadınlar üzerinde psikolojik baskı ve sistematik mobbing uygulanıyor. İşçilere “hırsızlık” yapacakları iddiasıyla onur kırıcı aramalar dayatılıyor. “Önlem” adı altında hamile kadınlar X-ray cihazından geçmeye zorlanıyor. İşçileri köle olarak görmelerinin sonucu olarak kadınlara tuvalet eğitimi vermeye kalkmaları ise Amazon’daki tablonun en ibretlik örneğini oluşturmaktadır. Bir işçi, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: 

“Kadınlar tuvaleti bir gün temiz kullanmamış. Bununla alakalı olarak bize tuvaletleri nasıl kullanacağımızın eğitimini verdiler. Koskoca insanlara tuvalet eğitimi vermeye kalktılar. Çok iğrenç bir şey. Ben bunu onur kırıcı bulduğumu söyledim. Tepki gösterdim” (Kadın işçi.org).

Sendikalaştıkları için işten atılan ve yaklaşık 2 aydır İzmir Kemalpaşa’da direnişlerini sürdüren Lezita Gıda işçisi kadınlar da benzer sorunları yaşıyor. Cinsiyet ayrımcılığına uğruyor, sözlü ve fiziksel olarak tacize maruz kalıyorlar. “İdrarını tutamayacak duruma gelene kadar” tuvalete gitmeleri engellenen kadınlar pek çok sağlık sorunu yaşıyor.

 *

Kadın işçileri örgütlenmeye iten nedenlere baktığımızda, yaşadıklarının birbirlerine yakın olması elbette tesadüf değil. Dahası, direnişler, milyonlarca kadın işçinin yaşadıklarını görünür hale getiriyor. Kadın işçilerin yaşadıkları sorunlar her geçen gün artıyor. Ağır yoksulluk girdabının yanısıra, baskı, mobbing, taciz, aşağılama, horlanma, kadın sağlığının hiçe sayılması vb. durumlar vahim bir duruma işaret ediyor. 

Bunların temel nedeni ise yaşadığımız bu sömürü düzeninde kapitalistlerin aşırı kâr hırsıdır. İşçi sınıfının dağınıklığı ve örgütsüzlüğü sermayedarların çok daha pervasızca davranmasına yol açmaktadır. İşçiler üzerindeki baskı ve şiddeti yoğunlaştırarak bu sömürü düzenini ayakta tutmaya çalışan asalak sermayedarlar, erkek egemen düzenden de beslenerek kadınları daha da değersizleştiren ve yok sayan uygulamalara başvurmaktan geri durmuyorlar.

Kadın işçilerin direnişleri de gösteriyor ki, işçilerin ekmek kadar onura ihtiyacı var. 

Kadınlar, eşitliği ve özgürlüğü, insanca ve onurlu bir yaşamı ancak kararlı bir mücadele yoluyla kazanacaktır.