108 kişinin yargılandığı Kobane Davası devam ediyor. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından Sincan Hapishanesi’nde görülen davaya Selahattin Demirtaş mazeret bildirerek katılmadı. Diğer tutuklu bulunanlar SEGBİS’le katıldı.
Mahkeme başkanının koronavirüs testinin pozitif olduğu öğrenilmesi ile avukatlar, Covid genelgesinin esas alınarak duruşmanın yapılmamasını talep etti. Geçici heyet tarafından söz verilen iddia makamı tutukluluk dosyasının mevcut durumu, sanıkların kaçma ihtimalleri esas alınarak, tutukluluk devamını istedi.
Gür: “AİHM kararını uygulayın”
Tutukluk durumu hakkında söz alındı. İlk olarak söz alan Nazmi Gür, Kovid-19 temasından kaynaklı sağlıklı bir duruşma yapılmasının mümkün olmadığını dile getiren Gür, şöyle konuştu:
“Bu nedenle her ili avukatımızın da belirttiği gibi bu duruşmanın ertelenmesini talep ediyoruz. AİHM kararı Bakanlar Komitesi’nde görüşüldü. Türkiye’ye 30 Eylül’e kadar bu davaya ilişkin süre tanıdı. Bunu bir kez prosedür başlatmıştı. Azerbaycan Mamadov dosyasında benzer bir durum geldi. İki yıllık milletvekili yapmış biri olarak Türkiye’nin ulusal onurunu incitecek, ciddi siyasal sorunları olacak. Türkiye yaptırımlarla karşı karşıya. Mahkemenizin de Türkiye’yi gelecekte ekonomik, siyasal yaptırımlara korumak için Demirtaş AİHM kararını derhal uygulamanızı, derhal bir an önce yerine getirmenizi talep ediyorum. Hepimizin tahliye edilmesini bu dosyanın düşürülmesini talep ediyorum. Türkiye’yi gerçekten kışa doğru giderken bir bahar iklimine sokmak istiyorsanız mahkemeniz için küçük Türkiye için büyük bir adım olacak.”
Altınörs: “AİHM suçsuzluğumu teyit etti”
HDP MYK üyesi Alp Altınörs, bir yıldır tutuklu bulunduğunu hatırlattı. Altınörs, şöyle devam etti:
“Başından beri bu dosya ölü doğmuştur. Demirtaş AİHM kararı daha önce bu iddianameyi oluşturmadan HDP MYK tarafından atılan tweetin şiddet içermediğini ve tutukluluğa gerekçe yapılamayacağını tescil etmiştir. Türkiye anayasal hukukuna göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire tarafından bizlerin suçsuzluğu tescil edilmiştir. Buna rağmen siz bizi mahkum ediyorsunuz. Bizim dosyanızla ilgili değil diyorsunuz. Nasıl sizinle ilgili değil. Bizleri bir yıldır burada tutuyorsunuz. Bu politik bir tutumdur. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararında direk mahkemenizin ismini zikretti. AİHM kararı uygulansın. Hukuken ölü doğan bir dava ve siyaseten de zamanını doldurmuş bir davadır. HDP’nin meşrutiyet tartışması düşüşe geçti. HDP’nin meşrutiyeti açısında bütün partilerden açıklaması var. Erdoğan’ın Diyarbakır’da açıklaması Kılıçdaroğlu’nun ‘Kürt sorununu HDP ile çözeriz’, İYİ Parti’nin HDP’nin meşruiyeti üzerine söylemi var. Bu tuhaf durumun sona erdirilmesini, biz yargılanmaktan çekinmiyoruz. Bir yere kaçmadık bundan niye kaçalım. Bütün politik davalarımın beraatla sonuçlanacağından adım gibi eminim. Neden kaçayım. Israrla tutuklu yargılamaya çalışıyorsunuz.”
Altınörs, Dışişleri Bakanlığı’ndan BM Güvenlik Konseyi’nin 2014 tarihli 2170 ve 2178 kararlarının talep edilmesini istedi. “Biz IŞİD barbarlığına karşı bir çağrı yapmışız” diyen Altınörs şunları vurguladı:
“Siz bizi 38 kişinin öldürülmesiyle suçluyorsunuz? Nerede somut delil. Bu dosyadan tek bir somut delil var mı?, yok. Bu dosyanın neresinde var. Olmadığı halde tutukluluk devam da aynı kararı yazıyorsunuz. Yargıtay, ‘HDP siyaset partisinin yaptığı eylemler barışçıl eylemler’ dedi. Tüm iddianame çöktü. Buna rağmen biz tam bir yıldır içerdeyiz. Bu bir yıldır haksız tutuklu durumun bir an önce bozulmasını ve tahliyemizi talep ediyoruz”
Tuncel: “Kürt sorunu bu salonda”
21 Eylül’de görülen davada mahkeme başkanın avukatlara, “Söylemlerinizi kanıtlayın istifa ederim” sözlerine atıfta bulunan Sebahat Tuncel şunları ifade etti:
“Ama bu ülkede istifa edilmiyor. İçişleri Bakanı ile mafya liderinin ilişkisi çıkıyor ama istifa etmiyor. Sağlık alanında çok ciddi sorunlar yaşanıyor ama istifa edilmiyor. Bu ülkede başbakanlık yapmış birinin oğlu uyuşturucu ticareti ile ismi geçiyor ama istifa edilmiyor. İstifa şantaj kurumu değil sorumluluk isteme kurumudur. Bir şantaj aracı olarak değerlendiriyor”
Tuncel, savunmasında şu ifadelere yer verdi:
“Hukuki değil, siyasi davadır. Biz siyasi rehineleriz. Hukuki falan değil. Cumhur ittifakının direktifi doğrultusunda uygulama yaparsınız. Az önce AİHM kararını bilmiyorum dediniz. Görmüyorsunuz, duymuyorsunuz nasıl kararı uygulayacaksınız. Kürt siyasetçilerin, Kürtlerin dostlarının yargılanmasının olmaması gerekir. Düşünce ifade özgürlüğü AKP, MHP’ye yok. Kürtlere, HDP’ye gelince yok. Kürt sorunu bu salondadır. HDP’nin kapatma davası, HDP’li siyasetçilerin tutuklanması, bir de Kürt sorunu var mı yok mu tartışması yapılıyor. Bu Kürt sorunu var mı yok mu tartışmasıyla aynıdır. AKP, Kürt sorununu mahkeme salonlarına taşıdı.”
“Kürt halkının özgürlük sorunu var”
Kürt halkının hak ve özgürlük sorunu ve kendi kaderini tayin etme sorunu olduğuna dikkati çeken Tuncel, şöyle devam etti:
“Yasalar, TCK, CMK’si askıya alınmış. Dikkate alınırsa bizi tahliye etmek zorunda. 6-8 Ekim’de yaşanan yaşam hakkının elinden alındığı iktidar sorumlu tutulması gerekirken, muhalefet yargılanıyor. Kürtleri yurttaşlıktan çıkarmış oluyorsunuz. Diğer yurttaşlar için HDP’liler, Kürt siyasetçilere yok. Ben düşünce ifade ettiğimde TMK’de yargılanıyorum. Cumhur İttifakı anayasa tartışması yapıyor. Darbe anayasası diyor. Kürtleri yok sayıldı. AKP, Kürtler olmadan Cumhur ittifakıyla yeniden tekçi, milliyetçi, anayasa yağmaya çalışıyor. Sorunları çözemez. Yeni sorunlar ortaya çıkar. Genelleme içerisinde herkesin hak ve özgürlükler var. Her şey oluyoruz, Kürt olamıyoruz. Başbakan oluyorsun, milletvekili oluyorsun. Kürt olamıyorsun. Neden arkadaşlarımız buradalar. Somut bir delil var mı? Yasayı bile uygulamayan bir şeyden bahsediyoruz.”
Mahkeme heyeti, bir sonraki duruşmayı 18 Ekim tarihine erteledi. Dava duruşması iki hafta şeklinde devam edecek.