19 Aralık davalarında emsal

Avukat Ballıkaya bianet’e yaptığı açıklamada, AYM’nın “Devlet ateşli silah kullanımının meşruiyetini ispat etmek zorunda” şeklindeki kararının tüm 19 Aralık davalarında emsal olması gerektiğini belirtti.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 23 Eylül 2021
  • 21:30

 Anayasa Mahkemesi (AYM) 2000’deki 19 Aralık Katliamı sırasında “Bora” ve “Atmaca” planlarının uygulandığı Ümraniye Hapishanesin’de yaralanan tutsakla ilgili gerekçeli kararını açıkladı.

Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre katliam sırasında şarapnel ile yaralandıktan sonra sol gözünü kalıcı olarak kaybeden Özgür Sağlam’ın avukatı Several Ballıkaya aracılığıyla yaptığı başvuruda AYM, yaşam hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine hükmetti ve yeniden yargılama kararı aldı.

Sağlam’ın avukatı Several Ballıkaya yaptığı açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin kararındaki “devletin ateşli silah kullanımının zorunluluğunu açıklaması gerektiğine” dair kısmı dikkat çekti:

“Bu kararın, diğer tüm davalarda etkisinin olması, emsal olarak değerlendirilmesi gerekir. AYM, devletin aşırı güç kullanmadığına dair iddiasına karşılık sunduğu delillerin, bu savını kanıtlamadığını belirtti.

“Karar, aşırı güç kullanımına dair gerekçelerin ispat yükümlülüğünün devlette olduğunu belirtiyor. İdare mahkemesi, tazminat davasında davacının suç işlemediğini ispatlayamadığı gerekçesiyle ret kararı vermişti. AİHM de bunun tam tersini söyleyerek devletin sunduğu argümanların, öldürücü silah kullanımını kanıtlamadığına karar vermişti. Ardından kararını açıklayan AYM de AİHM kararına katıldı.

“Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’nin ölüm gerçekleşmemesine rağmen bu olayı yaşam hakkı ihlali olarak değerlendirmesi de önemli.

“Bu karardaki diğer önemli sonuç da tüm öldürücü güç kullanımının askerlere ait olduğunu göstermesi. Operasyonla ilgili tüm devam eden tüm davalar açısından AYM’nin bu kararının emsal olması gerekir.”

Ceza davası beraat ve zamanaşımı ile sonuçlandı

Hapishanede dört gün süren saldırı sırasında beş mahpus, bir kolluk görevlisi ve bir gardiyan öldürülmüştü.

Ümraniye Hapishanesi’ne 19 Aralık 2000’de düzenlenen saldırıyla ilgili 267 askere açılan dava beraat ve zamanaşımı kararıyla bitmişti. İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılanan askerlerin “operasyon sırasında hapishane içerisine girmedikleri” beyanına dayanarak bu kararın verildiğini ifade etti.

Kararda, “cezaevinin içerisindeki operasyonu yürüten kişilerin Ankara’dan İstanbul’a gönderilen ve kimliği belirlenemeyen kişiler olduğu” belirtildi. Oysa bazı askerler hapishanede olduklarını ve ateş açtıklarını kabul etmişti.

Yargıtay da bu kararı onadı.

“Eşya atılması, ateşli silah kullanımını meşru kılmaz”

Özgür Sağlam, operasyonun ardından Edirne F Tipi Hapishanesi’ne nakledildi. Bu sırada yapılan tedavilerde gözünün görme yetisini kaybettiği belirtildi.

Sağlam, açtığı tazminat davası Danıştayca reddedilince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM, Sağlam’ın güvenlik güçlerine saldırdığına dair bir delil bulunmadığına karar verdi:

“AİHM, başvurucunun güvenlik güçlerine direndiğini ve koğuşta bulunan bazı eşyaları onlara attığını kabul etmesi nedeniyle idare mahkemesince illiyet bağının kesildiği ve idarenin tazmin yükümlülüğünün bulunmadığı sonucuna varılmış olsa bile başvurucunun güvenlik güçlerinin silahlarını meşru olarak kullanmalarını gerektirecek ölçüde bir saldırıda bulunduğuna dair herhangi bir adli tespitin olmadığı durumda böyle bir sonuca zamanın mümkün olmadığını belirlemiştir.”

AİHM ateşli silah kullanımının “mutlaka gerekli olarak değerlendirilemeyeceğine” hükmetti ve yaşam hakkının ihlal edildiğine, Sağlam’a 25 bin Euro manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

AYM, devletin ispat yükümlülüğüne dikkat çekti

Anayasa Mahkemesi de bugün açıkladığı gerekçeli kararında, AİHM kararına atıfta bulundu:

“Devlet yetkilileri tarafından önceden planlanarak gerçekleştirildiği anlaşılan operasyonun seyri ve başvurucunun (Özgür Sağlam) hangi koşullarda yaralandığına dair açıklama yapma ve başvurucunun hangi eylemleri nedeniyle kendisine karşı güç kullanılmasının mutlak zorunlu hâle geldiğini ispatlama külfetinin devlete ait olduğumun kabul edilmesi gerekmektedir.

“Başvurucunun yaralanma koşullarının ve hangi eylemleri nedeniyle kendisine karşı güç kullanılmasının mutlak zorunlu hale geldiği hususlarının ceza yargılamasıyla ortaya konabildiği söylenemeyecektir.”

AYM, beraatla biten ceza yargılamasında, Özgür Sağlam’ın güvenlik güçlerine eşya fırlatmasının, güvenlik güçlerinin silah kullanımını gerektirecek ölçüde olduğunu kanıtlayamadığını ifade etti.

 

Bu arada Özgür Sağlam, AİHM kararının ardından İdare Mahkemesine yaptığı başvuruda tazminat davasını kazandı. Karar şu anda istinaf mahkemesinde.