Cumartesi eylemleri:

“Kayıplar için adalet!”, “Hasta mahpuslara özgürlük!”

Cumartesi eylemleri kapsamında insan hakları savunucuları gözaltında kaybedilenler için adalet, hasta mahpusların serbest bırakılmasını istedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 27 Kasım 2021
  • 18:35

Diyarbakır

Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube üyeleri, eylemlerinin 668’inci haftasında bir kez daha Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı. Eylemde 25 Kasım 1993’te işyerinden çıktıktan sonra ertesi gün cenazesi bulunan Şevket Epözdemir’in failleri soruldu. 

Eylemde ilk söz alan İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, son süreçte Türkiye'de ekonomik sıkıntıların gündeme geldiğine değinerek, "Bizim gündemimiz ise hiç değişmiyor. Sürekli olarak adalet aradığımızı söylüyoruz" dedi.

Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, açıklamayı yapan Kayıp Yakınları Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz avukat ve insan hakları savunucusu olan Şevket Epözdemir’in 25 Kasım 1993 tarihinde sabah ofisine gittiğini, akşam saat 20.00 civarında ise eşi Sakine Epözdemir'i arayarak eve dönmek üzere yola çıkacağını söyledikten sonra bir daha eve dönmediğini söyledi. Eşinin aynı akşam adli makamları arayarak eşinin gözaltına alınıp alınmadığını sorduğunu belirten Akdeniz, ancak Epözdemir’in gözaltına alınmadığı cevabını aldığını aktardı. 

Epözdemir'in cenazesinin ertesi gün askerler tarafından Bitlis'in Güroymak ilçesi yakınlarında bulunduğunu ifade eden Akdeniz, “DEP Tatvan İlçe Başkanı Avukat Şevket Epözdemir ve DEP Bitlis il Başkanı İshak Tepe, Tatvan Tugay Komutanı General Korkmaz Tağma tarafından sürekli ölümle tehdit ediliyordu. Şevket Epözdemir ve İshak Tepe'ye yönelik bu tehditler devam ederken 28 Temmuz 1993 tarihinde İshak Tepe’nin oğlu gazeteci ve Özgür Gündem Bitlis muhabiri Ferhat Tepe kaçırılarak öldürülür. Yaşanan olayları soruşturanların ve faillerin peşine düşenlerin akıbeti de peşine düştükleri makul gibi oluyordu. Epözdemir de bu insanlardan biriydi. Ferhat Tepe cinayetini aydınlatmak istiyordu. Bu girişimden sonra Epözdemir'e yönelik tehditler de artmıştı. Aynı zamanda İHD Tatvan Temsilcisi olan Epözdemir, Ferhat Tepe'nin kaçırılmasından üç ay sonra 25 Kasım 1993 günü katledilir. Kuşkular yine General Korkmaz Tağma'yı gösteriyordu” dedi. 

Aynı yıllar içinde bölgede sivil insanlara yönelik akıl almadık olayların ardı arkasının kesilmediğini hatırlatan Akdeniz şunları ifade etti:

“İnsanlar sokak ortasında kurşunlanıyor, katiller ellerini kollarını sallayarak kaçıyordu. Faili meçhul cinayetler peşi sıra işleniyordu. Bitlis-Tatvan-Elazığ üçgeninde işlenen bu olaylarda yollar hep General Korkmaz Tağma'ya çıkıyordu. Bir kez daha burada gerçeklerin ortaya çıkarılması ve sorunluların tespit edilip yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istiyoruz. Bundan tam 28 yıl önce katledilen Avukat Şevket Epözdemir İçin adalet istiyoruz.” 

Eylem bir dakikalık oturma eylemi ile sona erdi.

Batman 

Batman’da da kayıp yakınları ve İHD Şubesi üyeleri, 505'inci hafta eylemi için Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Kayıp yakınlarının eylemine bu haftada valilik yasağı gerekçe gösterilerek izin verilmedi. Bunun üzerine İHD Şube binası önüne geçen grup, kayıpların fotoğraflarıyla birlikte "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" yazılı pankart açtı.  İHD Şube yöneticisi Bahar Kaya, 28 Kasım 2015 günü Sur ilçesinde Dört Ayaklı Minare önünde katledilen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi adalet istedi. 5 dakikalık oturma eyleminin ardından eylem sona erdi.

İzmir

İHD İzmir Şubesi, "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" talebiyle eski Konak Eski Sümerbank önünde yaptığı eylemde 29 Ekim 1995’te Mardin Dargeçit ilçesinde gözaltına alınan 13 yaşındaki Seyhan Doğan için adalet istedi.

İHD Çocuk Komisyonu üyesi Ali Aydın, Seyhan'ın yapılan gece baskının da 9 yaşındaki kardeşi Hazni ve 6 kişiyle birlikte gözaltına alındığını belirterek, Anne Asiye Doğan'ın girişimleri sonucu Hazni'nin birkaç gün sonra bırakıldığını söyledi. Aydın, Hazni'nin ağabeyi Seyhan'ın gördüğü işkencelere dair tanıklığını aktardığını söyledi. Aydın, Doğan ile birlikte Davut Altınkaynak (12), Nedim Akyol (13), Seyhan Doğan'ın eniştesi Abdullah Olcay (18), lise öğrencileri Abdurrahman Coşkun ve Mehmet Emin Aslan (18), 58 yaşındaki Süleyman Seyhan da gözaltında kaybedildi. 

Gizli bir tanığın ifadesi üzerine bu 7 kişinin Jandarma Komutanı Mehmet Tire ile Tabur Komutanı Hurşit İlmen’in emriyle öldürüldüğünün ortaya çıktığını belirten Aydın, İHD İstanbul Şubesi'nin 2009'da yaptığı başvuru üzerine Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı'nın düzenlediği fezlekede 6 kişinin kaybedildiği Süleyman Seyhan'ın katledilerek bir kuyuya atıldığının kabul edildiğini belirtti. Aydın şöyle devam etti: 

"Ailelerin ve İHD Mardin Şubesi’nin takibi sonucu 17 Şubat 2012’de Dargeçit’in Bağözü köyünde kazı çalışması yapıldı. Toplu mezarda bulunan kemiklerin bazılarının, gözaltında kaybedilen 19 yaşındaki Mehmet Emin Aslan’a ait olduğu belirlendi. İstanbul Adli Tıp Kurumu, 22 Temmuz 2013’te 2012 yılında  Bağözü köyünde bulunan ve incelemeye alınan kemiklerden bazılarının 1995’te gözaltında kaybedilen 13 yaşındaki Seyhan Doğan’a ait olduğu yönünde rapor verdi."

2015 yılında Mardin Jandarma Komutanı Hurşit İmren ile Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire'nin de içinde olduğu 18 kişi hakkında, "birden fazla kişiyi taammüden öldürme" suçlamasıyla dava açıldığını hatırlatan Aydın, güvenlik gerekçesiyle davanın Adıyaman'a taşındığını ve sanıkların tutuksuz yargılandığını belirtti. 

Aydın, failler cezalandırılıncaya kadar mücadelenin devam edeceğine işaret etti.

Ankara

Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 377’nci haftasında İHD Ankara Şube binası önünde “Tedavi haktır engellenemez, hasta mahpuslar serbest bırakılsın” yazılı pankart açılarak eylem yapıldı. Eylemde İHD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyesi İhsan Seylan konuştu.

İskenderun T Tipi kapalı Hapishanesinde kalan ağır hasta tutuklu Bangin Muhammed’in yaşamını yitirdiğini hatırlatan Seylan, Muhammed’in İHD İskenderun Şubeye yaptığı başvuru üzerine gerçekleştirilen görüşmeye dair şunları anlattı:

“Yürüyemediği için tekerlekli sandalye ile hareket edebildiği, bağırsaklarının ve midesinin yarısının olmadığı, 3 kere ameliyat geçirdiği, iç organlarının su topladığı, oturduğu yerde idrarını yaptığı ve farkına varamadığı, kişisel ihtiyaçlarını karşılayamadığı, hasta koğuşunda kaldığı, yemek yiyemediği, vücudunda şişliklerin olduğu, 1.78 boyunda olduğu halde kilosunun 47 olduğu tespit edilmiştir.” 

Muhammed’in tüm ağır hastalıklarına rağmen tahliye edilmediğini belirten Seylan, 12 Kasım’da yaşamını yitirdiğini ifade etti.

Afyon 1 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan ağır hasta tutsak Ramazan Kuru’nun durumunu aktaran Seylan, “70 yaşındaki Ramazan Kuru, 2016 yılında tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Dinar T Tipi Kapalı Cezaevi’nde iken 19 Eylül 2019 tarihinde kalp krizi geçirmiş ve Dinar Devlet Hastanesi’ne kaldırılmış ve buradan da Denizli Devlet Hastanesi’ne götürülmüştür. Burada kendisine anjiyo yapılmış ancak damarlar açılmayınca 2 gün içinde bay-pas ameliyatı gerçekleştirilmiştir. Yine ameliyatla 3 kalp damarı değişmiş ve 15 gün boyunca yoğun bakımda tutulmuştur. Bu süreç içinde ailesi tarafından infaz erteleme başvuruları yapılmış ancak bir cevap alınamamıştır” diye belirtti.

Kuru’nun uyku apnesi hastalığının bulunduğunu aktaran Seylan, hastalık nedeniyle uyku sırasında tekrarlayan ataklarla, soluk alıp vermenin kesintiye uğradığı tehlikeli boyutlara varabildiğini vurguladı.  Seylan, Kuru’nun hastalığına dair şunları söyledi:

“Tedavi edilmediği takdirde uyku apnesi, Tip-2 şeker hastalığı ve inme veya kalp krizi gibi bazı önemli kardiyak hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dinar T Tipi Cezaevi’nde kaldığı sürede, Denizli Tıp Fakültesi Hastanesi’ne bu hastalığı için randevusu olmasına rağmen zamanında götürülmemiştir. Hastanede de yatak yok denilerek tetkik ve tedavileri yapılmamıştır. Hemen ardından da Afyon 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilmiştir. Burada iken de ailesi tarafından yine infazının ertelenmesi talebi yapılmış ancak bu talepleri kabul edilmemiştir.”

Kuru’nun ağır kalp rahatsızlığının ve uyku apnesinin yanı sıra hipertansiyon ve romatizmal rahatsızlıklarının da bulunduğunu kaydeden Seylan, “Ayrıca gözlerinden katarakt ameliyatı olmuştur. İlerlemiş yaşı da eklenince hapishanede kalamayacağı açık durumda olan mahpusun kendi ihtiyaçlarını da karşılamayacak halde olduğu ortadadır. Ramazan Kuru’nun ağır hastalıkları ve ilerlemiş yaşı göz önünde bulundurularak tetkik ve tedavilerinin sağlıklı olarak yapılması için infaz ertelemesi kabul edilmeli ve ailesinin yanında daha sağlıklı koşullarda tedavisi sağlanmalıdır” çağrısında bulundu.