Diyarbakır ve Batman’da gözaltında kaybedilenler için adalet aranırken, İzmir ve Ankara’da hasta tutsakların serbest bırakılması istendi.
Diyarbakır
Diyarbakır'da, kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, 666. hafta eylemlerini Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde 13 Kasım 1994’te sivil, silahlı kişiler tarafında kaçırılıp bir daha kendisinden haber alınamayan Ali Tekdağ'ın akıbeti soruldu.
İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ferhat Berkpınar yaptığı açıklamada uzun bir süredir hakikatleri açığa çıkarmak ve faillerin yargılanması için adalet arayışında olduklarını belirten Berkpınar, failler bulunana kadar eylemlerine devam edeceklerini dile getirdi.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre Berkpınar, yaşanan olayı Tekdağ'ın eşi Hatice Tekdağın anlatımları ile aktardı:
"Olay günü eşim ile Dağkapı'ya gittik. Eşim bana '5 dakikalık bir işim var döneceğim” dedikten 15 dakika sonra eli silahlı kişiler eşime ateş ederek kovaladı. Eşim bir binaya saklandı. Ama bu kişiler eşimi burada yakalayıp beyaz bir minibüse bindirip, çevik kuvvet yönünde hareket ettiler. Bu olaylar olurken, bankanın önünde askerler ve bir trafik polisi vardı. Ateş edilmesine karşın bu şahıslar hiç karışmadı. Ertesi gün DGM savcılığına dilekçe ile başvurdum, ‘bu olay yenidir sonra gel’ dediler. Ben bir hafta beklemeden, 3 gün sonra tekrar gittim. Ondan sonra her gün gittim. Yaklaşık 2 ay sonra, kapıdaki polis her gün gelmeme kızarak, bir gün beni savcılığa çıkardı. Savcı ‘bana şahit göster’ dedi. Ben de ‘şahit benim’ dedim. Kızımı ve beni, odadan dışarı çıkardı. Bir yere telefon etti ve tekrar bizi odaya çağırdı. ‘Telefon ettim bizde değilmiş’ dedi.”
O dönem Diyarbakır Hapishanesi’nde Seyfettin Demir adlı tutsağın Özgür Gündem Gazetesi’ne “Ben Ali Tekdağ ile birlikte gözaltındaydım. Ali sürekli ‘beni öldürecekler aileme söyleyin' diye bağırıyordu” şeklinde bir açıklama yaptığını sözlerine ekleyen Berkpınar, Tekdağ’ın eşi Hatice Tekdağ’ın o açıklamanın ardından tekrar savcıya gittiğini belirtti. Savcının “Burada Seyfettin Demir’in dosyası var, ama Ali Tekdağ diye birine ait dosya yok. Bir daha buraya gelme” dediğinin altını çizdi.
Berkpınar, sonrasında adalet mücadelesine ilişkin “Ali Tekdağ’dan o tarihten sonra bir daha haber alınamaz. Ailesi Ali Tekdağ'ın akıbetinin ortaya çıkması için yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kalır. İç hukuk yollarında bir sonuç elde etmeyen aile davayı AİHM’e taşır. AİHM, Ali Tekdağ dosyada Türkiye’yi mahkûm eder. Bir kez daha burada gerçeklerin ortaya çıkarılması ve sorumluların tespit edilip yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını istiyoruz. Ali Tekdağ İçin adalet istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Batman
Batman’da da İHD Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 503.’sünü gerçekleştirdi. Son iki haftadır Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yapan kayıp yakınlarına, geçen hafta AKP şefi Erdoğan'ın kente gelişinden kaynaklı izin verilmemişti. Bu hafta ise valilik yasağı gerekçe gösterilerek izin verilmedi.
Yasağa rağmen İnsanlık Anıtı önünde bir araya gelerek kayıpların fotoğraflarını açan kitle, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" pankartı açtı. Eyleme HDP Batman Milletvekilli Feleknas Uca, görevden alınarak yerine kayyum atanan Batman Belediyesi Eşbaşkanı Songül Korkmaz da destek verdi. Kitlenin etrafını saran polisler açıklama yapmasına izin vermedi. Bunun üzerine kitle buradan İHD’ye kadar ellerinden kayıp yakınlarının fotoğrafları ile yürüdü. Bina önünde son bulan yürüyüş ile birlikte basın açıklaması yapıldı.
İHD Şube Eşbaşkanı Devran Yıldız, hukuksuz bir şekilde açıklamalarının engellendiğini belirterek, yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti. Batman’ın Pınarbaşı Mahallesinde Eylül 1994 yıllında kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Abdullah Tarım’ın kayıp hikayesinin paylaşıldığı açıklama sonrası 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirildi.
İzmir
İHD İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Antalya Elmalı Kapalı Cezaevi'nde tutulan ağır hasta tutuklu Tamer Kalkanlı'nın durumuna dikkati çekti. Konak Eski Sümerbank önünde yapılan açıklamaya İHD'lilerin yanı sıra tutuklunun annesi Ayten Kalkanlı da katıldı.
Açıklamayı yapan İHD İzmir Yöneticisi Ali Aydın Türkiye cezaevlerinin mahpus sayısı bakımından tarihin en yoğun dönemi yaşadığını belirterek, bu durumun yoğun hak ihlâllerini de beraberinde getirdiğini ifade etti. Hak ihlallerinin en çok ağır hasta tutukluları mağdur ettiğini, bunlardan birinin ise Tamer Kalkanlı olduğunu ifade eden Aydın, "2015 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nin Tamer Kalkanlı'ya vermiş olduğu engelli raporuna göre; sinir sistemindeki engel oranı yüzde on, zihinsel, ruhsal, davranışsal bozukluklar yüzde 80 ve nefroloji, idrarda yanma, hipertansiyon, 2012 yılında bıçaklanma sonrası sol böbrekte oluşan hasar nedeniyle oluşan engel yüzde 45’tir" dedi. Aydın, verilen raporların tümüne göre Kalkanlı'nın yüzde doksan engelli olduğunu söyledi.
Engelli raporuna rağmen Kalkanlı'nın hapishanede tutulmaya devam ettiğini söyleyen Aydın, bunun işkence ve insanlık dışı olduğunu söyledi. Aydın, Kalkanlı'nın yaşadığı sorunları ise şöyle sıraladı:
“Düzenli ilaç kullanması gerektiğini, ancak ilaçlarının verilmediğini, verildiğinde ise çoğunlukla geç ve eksik verildiğini veya etkisi olmayan muadilleri verildiğini, özellikle ağrı kesici ilaçlarının verilmediğini, kantin ihtiyaçlarının düzenli olarak karşılanmadığını, cezaevi yönetiminin de kendisine kötü davrandığını, demir kapıları hızlı vurarak bozuk olan sinir sistemini iyice bozulmasına sebep olduğunu, engelli koğuşlarına diğer mahpusların konulduğunu, bunun da güvenlik sorunu yarattığını, cezaevindeki uygulamalar hakkında şikayette bulunduğunda, şikayetin gerekli yerlere ulaşımının engellendiğini, şikayetler ulaştığında ise baskıları arttırdıklarını belirtmektedir."
Aydın, Kalkanlı'nın serbest bırakılmasını istedi.
Ayten Kalkanlı da oğlunun artık kendisiyle bile konuşamadığını, tedavisinin yapılmamasından kaynaklı durumunun kötüye gittiğini söyledi.
Ankara
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 375. haftasında İHD Ankara Şubesi önünde açıklama yaptı. Polisin engellemesine rağmen yapılan açıklamada “Tedavi haktır engellenemez, hasta mahpuslar serbest bırakılsın” yazılı pankart açıldı.
İnisiyatif adına konuşan İHD Merkez Yürütme Kurulu Üyesi (MYK) Nuray Çevirmen, Menemen R Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan kanser hastası Ahmet Çakal’ın serbest bırakılmasını istedi.
Çevirmen, 68 yaşında olan Çakal’ın 27 yıldır hapiste tutulduğunu belirterek, “8 Nisan tarihinde avukatı tarafından kanser hastalığının tedavisi ve kemoterapi için infaz erteleme başvurusunda bulunulmasına rağmen 23 Haziran tarihinde bu talep reddedildi. Kaldığı yer rehabilitasyon tipi cezaevi olmasına rağmen kendisine destek olacak hasta bakıcı yok ve hasta tek başına tutulmaktadır. Koğuşu büyük ancak tüm ihtiyaçlarını kendisi karşılamak zorundadır. Çamaşır yıkamak, temizlik yapmak ve kişisel bakım ihtiyaçlarını karşılamak kendisi için oldukça güçtür. Ameliyattan sonra 8 kür kemoterapi ve ardından ışın tedavisi yapılmaktadır. Avukatı ile yapılan görüşmede; ameliyattan sonra her iki el ve ayağında uyuşmalar olduğunu, kalem tutamadığını aktarmıştır” ifadelerini kullandı.
Çakal’ın ağır hasta olmasına rağmen güç koşullarda yaşamak zorunda kaldığını ifade eden Çevirmen, kemoterapi ve ışın tedavisi sonrasında yaşanan halsizlik, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve başkasının bakımına ihtiyaç duyduğunu belirtti. ÇakaL’ın hastane ve hapishane arasında gidiş dönüş 4 saatlik bir yolculuk yapmak zorunda kaldığını söyleyen Çevirmen, “Ağır durumda olan bir hastanın, uzun sürelerle ring aracında yolculuk yapıyor olması sağlığını olumsuz yönde etkilemekte ve iyileşmesine de engel olmaktadır. Her hastaneye gidiş gelişinde 14 gün karantinada tutuluyor ve bu süre içerisinde de havalandırmaya çıkarılmıyor. Bu durumdan kaynaklı olarak psikolojik olarak yıpranıyor. ATK infazının ertelenmesi yönünde olumlu karar vermesine rağmen yapılan tahliye talebi reddedilmiş, Eylül’de AYM’ye tedbir talepli bireysel başvurusu yapılmış, henüz bir karar verilmemiştir. Ahmet Çakal’ın ağır olan kanser hastalığı ve uzun sürecek olan tedavisi ve bakıma ihtiyaç duyması nedeniyle acil olarak infazının ertelenerek, tahliye edilmesini talep ediyoruz” dedi..