2021 yılına Resmi Gazete’de yayınlanan ve polis, MİT ve Jandarma’nın TSK’ya ait silahları kullanabilmesinin önünü açan bir yönetmelik değişikliği ile girildi. Söz konusu değişiklik şu şekilde tanımlanıyor: “Milli güvenlik, kamu düzeni ve kamu güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden terör, toplumsal olaylar ve şiddet hareketlerinin meydana gelmesi durumunda veya emniyet ve asayişin zorunlu kıldığı diğer hallerde, idareler taşınır mallarından taşıt dâhil diğer idarelerce ihtiyaç duyulan malları, … ilgili Bakanın onayı ile herhangi bir şarta bağlı olmaksızın birbirlerine bedelsiz devredebilir”
Polis şiddeti nedeniyle birçok insanın yaşamını yitirdiği eylemlere dair “Emri ben verdim” diyen Erdoğan, emrindeki polis teşkilatını silahlandırmaktan da geri durmuyor. Gelinen yerde TSK’nın elindeki tanktan topa, füzeden uçağa kadar tüm silahları sadece bakanın onayı ile polis kullanabilecek.
Yönetmelik değişikliği hangi ihtiyacın ürünü?
Pandemi ve krizin ağır yükü altında ezilen emekçilerin öfkesi büyürken, AKP-MHP iktidarının korku ve tedirginliği de artıyor. Söz konusu düzenleme bu korkunun dolaysız bir göstergesi.
Toplumun baskı ve kölelik koşullarına karşı ayağa kalkmasından korkanlar, kendilerini ve sefil iktidarlarını korumak için önlemler almaya devam ediyor. Harami saltanatını koruyabilmek için korku salmaktan, baskının dozunu arttırmaktan çekinmeyenler, devletin elindeki bütün silahları ve araçları istedikleri gibi kullanabilecekleri bir düzen yaratmaya çalışıyorlar.
Özellikle 15 Temmuz sonrasında kendi elleriyle inşa ettikleri polis teşkilatını güçlendirdiler. Darbe girişiminin 10 gün sonrasında çıkartılan KHK ile polise Jandarma ve Sahil Güvenlik’in silahlarını kullanma yetkisi vermişlerdi. Erdoğan SADAT'ın kurucusu olan emekli asker Adnan Tanrıverdi’yi de başdanışman olarak atamıştı.
Birçok devlet yetkilisi silahlanmanın önünün açılması için konuşmalar yaptı. Silah ruhsatı alımı kolaylaştırıldı, mermi hakkı 200’den 1.000’e çıkartıldı. Cumhurbaşkanlığı Arşiv Müdürü Muhammet Safi sosyal medya hesabından “Her eve bir otomatik tüfek ve 1000 mermi projesi şart” paylaşımı yapmıştı. Bu yolla gerici-faşist güruhların silahlı bir güç olarak mobilize edilmesi sağlandı. Örneğin, kendilerine Halk Özel Harekât adını veren bir çete, 2018’de Erdoğan’ın cihad ilan ettiğini söyleyerek 22 ilde 7.000 topladı.
Ocak 2020’de “İçerideki düzeni de sadece kolluk gücüyle sağlayamayacağımız bir yere gelmiş durumdayız” diyen Erdoğan, Bekçilik yasasındaki değişiklik yaparak bekçilere sınırsız yetkiler verdi.
Son 13 yılda ülke nüfusu 70 milyondan 84 milyona çıktı. Polis sayısı ise 187 binden 323 bine yükseldi. Toplam kolluk kapsamındaki sayı ise 530 bine ulaştı.
Bütün bunlar AKP-MHP iktidarının nasıl bir hazırlık içinde olduğunun göstergesi niteliğinde.
Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini!
Ancak çabaları nafiledir. Zira, kitlelerin devrimci öfkesi engel tanımaz.
Çok açık ki, “terör, toplumsal olaylar ve şiddet hareketleri”nden kastedilen her türlü demokratik hak arama eylemidir. Herkesi terörist ilan edenlerin toplum üzerinde terör estirdiği bir düzende böylesi bir düzenlemenin ne anlama geldiği ise açıktır.
R. U. Kurşun