2022 yılında merkezi yönetim bütçesi içindeki payı yüzde 10,8 ile son 12 yılın en düşük seviyesine düşen Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinin gayri safi yurt içi hasılaya (GSHY) oranı da 2009 yılından bugüne en düşük seviyeyi gördü. 2002 yılında merkezi bütçe yatırım ödeneğinden MEB’e yüzde 22,34 pay ayrılırken bu pay 2022 yılı için yüzde 11,51’e geriledi.
BirGün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın hazırladığı, ‘MEB 2021 Bütçesi Raporu’nda, eğitime ilişkin kritik önemdeki tüm mali göstergelerin yıllar itibarıyla gerilediği belirtildi. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına yüzde 17,18 pay ayrılırken bu pay bu yıl itibarıyla yüzde 4,65’e kadar düştü.
Bütçe payı azalıyor
2022 yılında 1 trilyon 750 milyar 957 milyon TL olarak öngörülen merkezi yönetim bütçesinden eğitime toplam 273,5 milyar TL ayrılması planlandı. YÖK ve Yükseköğretim Kalite Kurulu ile Gençlik ve Spor İl Müdürlükleri bütçeleri toplamını kapsayan 273,5 milyar TL’nin 189 milyar 10 milyon TL’si MEB için ayrıldı. Raporda, eğitim yatırımlarına ayrılan payın bu yıla göre 2022 yılında arttığı ancak artışın, Covid-19 salgınının yaşandığı dönemde anlamlı olmadığı kaydedildi.
Yük yine ailelere biniyor
Raporda, MEB bütçesine yönelik şu tespitlere yer verildi:
•2022 yılı için öngörülen MEB bütçesinin yüzde 81’i doğrudan doğruya personel harcamaları için kullanılacak.
•Eğitim bütçesi yıllar içinde rakamsal olarak artıyor gibi görünse de personel giderlerinin bütçenin yüzde 81’ini kapsaması, eşit eğitim imkânına erişmeyi engelleyecek önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.
•Yatırıma ayrılan pay kısmen artsa da hedefleri gerçekleştirmek için yeterli değildir.
•MEB bütçesinin GSYH’ye oranı 2014 yılında yüzde 3,19 iken 2022 yılında yüzde 2,39’a gerilemiştir.
•MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içindeki payının sürekli azalması, ailelerin eğitim harcamalarının artmasına neden olmuştur.
Yurtlar yetersiz kaldı
Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı yükseköğretim yurtlarına da raporda değinildi. İktidarın, “her kente bir üniversite” politikasının gerçekte karşılığı olmadığının ortaya çıktığının altını çizen raporda, “2021-2022 döneminde üniversitelerimizde örgün eğitim kapsamında 3 milyon 801 bin 294 öğrenci bulunmaktadır. KYK’ye bağlı 774 yurt bulunuyor. Bu yurtların yatak kapasitesi 774 bindir. Yurtlar tam kapasite dolu olsa bile öğrencilerin sadece yüzde 20,36’sına yurt imkânı sağlanabiliyor” ifadeleri kullanıldı.
***
İktidar eğitimi öncelikli sorun alanı görmüyor
Altay, ülke nüfusunun yüzde 31’inin öğrenci olduğuna dikkat çekerek “GSYH’den yüzde 3,47, merkezi yönetim bütçesinden ise yüzde 15,6 oranında pay ayrılması ihtiyaçları karşılamaktan uzak” diye konuştu. Altay, yatırım bütçesindeki gerilemeye yönelik, “Gerileme, eğitimin siyasal iktidar tarafından öncelikli sorun alanı görülmediğini ortaya koymaktadır” yorumu yaptı. Eğitimin, “Geleceği tasarlamak, ekonomik gelişmeyi, kalkınmayı sağlamak” konularında büyük önem taşıdığını ifade eden Altay, şunları söyledi:
“Eğitim, son yıllarda eğitim ideolojik bir dönüşüm aracı olarak kullanıldı. Erdoğan açıkça, ‘Kindar ve dindar nesil’ diye sloganlaştırdı bu amacını. Yetişen öğrencilerin sınavlarda aldıkları puanlar ve sıfır çektikleri sonuçlar açıklanamamaya başlandı. Hatta üniversite giriş sınavında yeterli puan alanların sayısı düşük olduğu için baraj puanı yükseltildi tercih süresi uzatıldı. Beşli çeteye aktarılan kamu özel işbirliğindeki fiyat farkları bir yıllığına eğitime aktarılsa derslik sorunu çözülebilirdi.”