İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdiği 842. hafta eyleminde Edip Aksoy ve Orhan Cingöz için adalet istedi.
Saat 12.00’de yapılan açıklamada Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun’un sunumuyla ilk sözü Edip Aksoy’un kızı Beritan Aksoy aldı. Babasını gözaltında kaybedilişine değinen Beritan Aksoy babasını mezarı olması istediğini vurguladı.
Basın metnini Savaş ve Pervin Buldan’ın kızı Zelal Buldan okudu. Gözaltında kaybetmelerde inkar ve cezasızlık politikasının hakim olduğunu vurgulayan Buldan şunları ifade etti:
“Hakikatin izini süren kayıp yakınları, inkarın yarattığı yalan labirentinde buluyor kendini. Kayıp yakınları, hukukun, delillerin, tanıkların işe yaramadığı, tüm çıkış yollarının hilelerle kapatıldığı bir labirentte hakikati duyurmaya, adalete ulaşmaya çalışıyor.”
Ölüm arabaları “Beyaz Toroslar”
Buldan, Aksoy ve Cingöz’ün gözaltında kaybedilişlerini şu ifadeleri kullanarak anlatı:
“31 yaşındaki Edip Aksoy, Diyarbakır’da tütün ticareti yaparak ailesinin geçimini sağlıyordu. Uzun yılların ardından dünyaya gelen bebeği 40 günlük olmuştu. 7 Haziran 1995 sabahında Melikahmet’teki dükkânına gitmek üzere evden ayrıldı.
Edip Aksoy, öğlene doğru tütün almak için Diyarbakır’a gelen köylüsü 23 yaşındaki Orhan Cingöz’le buluştu. Birlikte saat 12.00 civarında Diyarbakır Dağkapı’daki Yeşilçınar Çay Bahçesi’ne gittiler. Burada arkadaşları ile birlikte oturup sohbet ederken çay bahçesinin önünde Beyaz Toros marka bir araç durdu. Araçtan inen sivil giyimli, silahlı ve telsizli üç kişi yanlarına geldi. Kendilerini polis olarak tanıtan bu kişiler, Edip ve Orhan’ın kimliklerini aldıktan sonra ‘İfadeniz var, karakola gideceğiz’ diyerek, onları bölgede ‘ölüm arabaları’ diye bilinen Beyaz Toros’a bindirerek götürdüler.
Onların gözaltına alındığını ve Beyaz Toros’la götürüldüğünü gören çok sayıda tanık vardı ama yaşananlar inkâr edildi. Ailelerinin ve İnsan Hakları Derneği’nin bugüne kadar ilgili kurumlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Edip Aksoy ve Orhan Cingöz’den bir daha haber alınamadı.”
İtirafa rağmen devam eden inkar
Aksoy ve Cingöz’ün gözaltında kaybedilişlerinden 10 yıl sonra 2005 yılında JİTEM’ci Abdulkadir Aygan’ın cinayetleri itiraf ettiğini ve Aksoy ve Cingöz’ü gömdükleri yeri detaylarıyla tarif ettiğini belirten Buldan sonraki inkar sürecini şu ifadelerle anlattı:
“Bunun üzerine İnsan Hakları Derneği olay yerinde incelemelerde bulundu. Topladığı bilgilerle 6 Temmuz 2005 tarihinde Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Savcılık, Aygan’ın söz ettiği yerde 28 Haziran 1995 tarihinde iki kişiye ait ceset bulunduğunu ve belediye aracılığıyla Kimsesizler Mezarlığı'na gömüldüğünü tespit etti. Aileler de soruşturma dosyasındaki ölü beden fotoğraflarının Edip ve Orhan’a ait olabileceklerini beyan etti.
Savcılık kararı ile açılan söz konusu mezardan dört kişiye ait kemikler çıktı. Alınan kemik örnekleri kimliklendirme çalışması için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Ancak Adli Tıp Kurumu, yapılan DNA testi sonucunda kemiklerin Aksoy ve Cingöz aileleriyle eşleşmediğini açıkladı.”
“Tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz”
Hala Aksoy ve Cingöz için adalet arayışında olduklarını vurgulayan Buldan şunları vurguladı:
“Kaç yıl geçerse geçsin, Edip Aksoy ve Orhan Cingöz için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 143 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”
Kızıl Bayrak / İstanbul