Cumartesi Anneleri’nden 846. hafta eylemi

Cumartesi Anneleri 846. hafta eyleminde Murat Aslan için adalet istedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Haziran 2021
  • 12:55

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon ve Cumartesi Anneleri sosyal medyadan gerçekleştirdikleri 846. hafta eyleminde Murat Aslan için adalet istedi.

Saat 12.00’de paylaşılan videoda Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun’un sunumuyla ilk sözü Murat Aslan’ın kardeşi Fatma Aslan abisinin kaybedilişini ve sonra yaşadıklarını anlattı.

“Abimin öldürülmesi devlet tarafından işlendiği kanıtlanan bir cinayetti”

Murat Aslan’ın kaçırılmasını anlatan Fatma Aslan abisine ulaşamadıklarını ve 2004 yılında Abdülkadir Aygan’ın itirafları sırasında izini bulduklarını ifade etti. Silopi’de İHD Diyarbakır ile birlikte bir mezar bulunduğunu ifade eden Aslan sonrasında başlayan hukuksal süreci aktardı. 2004 yılında AHİM tarafından reddedildiğini vurgulayan Aslan “Abimin öldürülmesi devlet tarafından işlendiği kanıtlanan bir cinayetti” dedi. Mücadelelerinin devam edeceğini ifade eden Aslan Cumartesi Anneleri’nin yanında olduklarını vurguladı.

“Avukatımız Selahattin Demirtaş neden tutuklu”

Selahattin Demirtaş’ın İHD Diyarbakır Şube başkanı iken dosyayı takip ettiğini ifade eden Tosun, “Avukatımız neden tutuklu” diye sordu.

İHD Diyarbakır Baro Başkanı olduğu dönemde dosyayı takip eden Av. Sezgin Tanrıkulu sözü aldı. Aslan’ın kaybedilme sürecini anlatan Tanrıkulu Aygan’ın ifşaatlarına değindi. Silopi’de mezar bulma süreçlerine değinen Tanrıkulu “Bu cinayeti JİTEM, Karanlık devlet, itirafçı ile birlikte işledi” dedi. Tanrıkulu şunları vurguladı:

“Bu açıklamayı şimdi hapishanede bulunan sevgili dostum İHD Başkanı Selahattin Demirtaş ile birlikte yapmıştık. Bu suçlar cezasız kalmayacak. Bir gün mutlaka ve mutlaka, bu suçları yargı önüne çıkartacağız.”

Basın metnini Cumartesi İnsanları’ndan Eren Ertin okudu ve şunları dedi:

“846 haftadır herkes bilsin, herkes duysun diye kamuoyuna sesleniyoruz: Kolluk kuvvetlerinin vatandaşlara karşı gerçekleştirdiği suçları cezasız bırakan, her koşulda suçluyu koruyan devlet pratiği yüzünden tüm girişimlerimiz sonuçsuz kalıyor. Hak ve özgürlüklerin güvencesi olması gereken yargı, adalete ulaşmamızı engelleyen bir işlev görüyor. Kayıplarımızın fail ve sorumlularını yargılamak ve cezalandırmakla yükümlü olan devlet, onları cezasızlık zırhıyla koruyor. Bu yüzden ne kayıplarımıza ne de adalete ulaşmamız mümkün olmuyor.”

Ertin, Murat Aslan’ın kaybedilme sürecini şu şekilde anlattı:

“25 yaşındaki Murat Aslan ailesi ile birlikte Diyarbakır’da yaşıyordu. 10 Haziran 1994 tarihinde elektrik faturası yatırmak üzere evden ayrıldı. İki arkadaşı ile birlikte Yenişehir semti, Ali Amiri 1. Sokak'ta yürürken zorla Beyaz Toros’a bindirilerek kaçırıldı. Ev telefonunu arayan bir kişiden oğlunun kaçırıldığı bilgisini alan baba İzzettin Aslan, hemen olay yerine gitti. Esnaf ve orada bulunanlarla görüştü. Oğlunun ellerinde telsiz bulunan ve kendilerini polis olarak tanıtan dört kişi tarafından zorla beyaz bir Toros’a bindirilerek götürüldüğünü öğrendi. Olaya tanıklık edenler korktukları için müdahale edemediklerini söyledi. İzzettin Aslan ilgili tüm kurumlara başvurdu. Ancak oğlu ile ilgili hiçbir bilgiye ulaşamadı.”

“Ailesi Murat’ın izine olaydan 10 yıl sonra JİTEM mensubu Abdülkadir Aygan'ın Ülkede Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan itiraflarında rastladı” denilen açıklamada şunlar vurgulandı:

“İzzettin Aslan avukatları ile birlikte Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak Körtük Köyü'ndeki söz konusu mezarın açılmasını talep etti. 19 Nisan 2004 günü mezar açıldı. Toprağın yaklaşık 15 cm. altında yanık izlerini taşıyan kemiklere ulaşıldı. Kemik örnekleri kimliklendirme çalışması için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.  9 Eylül 2004 tarihli Biyoloji İhtisas Dairesi’nin düzenlediği raporla kemiklerin Murat Aslan’a ait olduğu kesinleşti.”

Açıklama “Kaç yıl geçerse geçsin Murat Aslan için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 147 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” denilerek bitirildi.

 

Kızıl Bayrak / İstanbul