Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara karşı Komisyon 896. hafta açıklamasını video yayınlayarak gerçekleştirdi.
28 yıl önce kaybedilen İkram İpek, Servet İpek ve Seyithan Yolur için adalet talebinde bulunulan açıklamada ilk sözü İpek ailesi adına Azamettin İpek aldı. İpek, 18 Mayıs 1994’te Lice Beşiste köyü Dehle Zere mezrasında yapılan saldırıyı hatırlatarak saldırı sırasında 6 gencin kaçırıldığını aktardı. Başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten İpek ısrarlı çabalarının sayesinde dava dosyasını aktifleştirdiklerini belirtti. AİHM kararının Türkiye’yi suçlu bulduğunu belirten İpek son olarak “Biz halen davamızı savunuyoruz ve sonuna kadar takipçisi olacağız. Davamızdan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Ardından İpek ailesinin avukatı Osman Baydemir seslendi. Baydemir AİHM’ne gönderilen bu dosyanın gözaltı işlemlerine dair verilen en ağır ihlal olduğunu vurgulayarak “Buna rağmen iç hukukta faillerine ulaşılamadı, adalet tecelli edilmedi” dedi.
İkram İpek, Servet İpek ve Seyithan Yolur nerede?
896.hafta basın açıklamasını İHD İstanbul Şube üyesi Karun Yıldız okudu. Yıldız AİHM’de oybirliğiyle mahkumiyet kararı verilmesine rağmen iç hukukta cezasız bırakılan İkram ve Servet İpek ile Seyithan Yolur dosyasına ilişkin şunları ifade etti:
“18 Mayıs 1994 tarihinde sabah 10.00 civarında, yüzlerce üniformalı asker 20 kadar ailenin yaşadığı Türeli (Beşişt) Köyü, Çaylarbaşı (Dehla Zera) Mezrası’na operasyon düzenledi. Tanık beyanlarına göre Bolu Komando Tugayına bağlı askerler araçlarından inip mezraya yaya olarak girdi. Operasyona askeri bir helikopter de eşlik etti.
Askerler köylülere evlerinden çıkarak mezranın dışındaki okulun bahçesinde toplanmaları emrini verdi. Kadın ve çocuklardan ayrılan erkeklerin kimlikleri toplandı. Bir grup asker mezrada kaldı, diğer bir grup ise okulda köylülerin başında bekledi. Bir süre sonra mezradaki evler ve içinde hayvanlar bulunan ahırlar ateşe verildi.
Ardından askerler, herhangi bir isim söylemeden rastgele “Sen, sen” diyerek seçtikleri İkram ve Servet İpek ile Seyithan, Abdülkerim, Nuri ve Sait Yolur’u ‘Askeri teçhizatları araçlara taşımak için’ diyerek yanlarında götürdü. Diğer köylüler kimlikleri dağıtılarak serbest bırakıldı.
Ertesi gün, gözaltına alınan Abdülkerim, Nuri ve Sait Yolur serbest bırakıldı. Serbest bırakılanlar Lice Jandarma Komutanlığı’na götürüldüklerini, ilk gece İkram, Servet ve Seyithan ile aynı yerde tutulduklarını sonra onlardan ayrı bir yere alındıklarını ve serbest bırakıldıklarını söyledi. İkram, Servet ve Seyithan’dan ise bir daha haber alınamadı.”
Başvuruların cevapsız kaldığını ve İpek ailesinin AİHM’e başvurduğunu hatırlatan Yıldız şöyle devam etti:
“AİHM, Ankara’da yaptığı duruşmada tarafların sunduğu belgesel kanıtları, verilen tanık ifadelerini ve kamu görevlilerinin savunmalarını göz önünde bulundurarak oybirliği ile İkram İpek ve Servet İpek’in gözaltında kaybedildiğine ve diğer köylülerle birlikte İpek Ailesi’nin de evlerinin yakıldığına karar verdi. Ayrıca Mahkeme, ailenin başvuruları karşısında yetkililerin verdikleri tepkiyi insanlık dışı uygulama olarak değerlendirdi.”
Yıldız “Kaç yıl geçerse geçsin İkram ve Servet İpek ile Seyithan Yolur için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 197 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.