Türk Tabipleri Birliği (TTB) Covid-19 İzleme Kurulu, pandemi sürecinin Türkiye’deki 7. ayına ilişkin değerlendirmesini yayınladı. Değerlendirme zoom üzerinden düzenlenen ve TTB youtube kanalında canlı yayımlanan basın toplantısı ile duyuruldu. Basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. R. Şebnem Korur, TTB Merkez Konseyi Üyesi Prof. Dr. İbrahim Akkurt, TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Çiğdem Aslan, TTB Covid-19 İzlem Kurulu üyeleri Prof. Dr. Kayıhan Pala, Prof. Dr. Özlem Kurt Azap ve Doç. Dr. Osman Elbek katıldı.
Basın toplantısında, pandemide Türkiye’de gelinen durum ve önümüzdeki sürece ilişkin tespit, uyarı ve öneriler aktarıldı.
Doğru ve güvenilir veri gereksinimi
Pandemi döneminde birinci temel sorunun doğru ve güvenilir veri gereksinimi olduğunun altını çizen TTB, pandeminin gerçek yükünün saptanabilmesi için Dünya Sağlık Örgütü rehberinde de yer aldığı üzere doğrulanmış olgu/ölümlerle birlikte “olası” ve “kuşkulu” olgu/ölümlerin de bildirilmesini talep ettiklerini ifade etti.
Buna göre “Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan doğrulanmış olgu sayılarının saha gözlemleriyle uyuşmadığı ve açıklanandan daha fazla olgunun var olduğu, geçtiğimiz günlerde bizzat Sağlık Bakanı tarafından kabul edilmişti” denilerek Nisan ve Eylül aylarından örnekler verildi. Nisan ayında testlerin pozitif çıkma oranıyla test - vaka sayısı kıyaslamasına göre, 81.570 vaka eksik bildirim yapıldı. Eylül ayı içinse 275.647 vakanın ne topluma ne de Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirildiği vurgulandı.
Okulların açılması
Pandemi döneminde ikinci temel sorunun okulların açılması olduğunu belirten TTB, Pandemi’nin 6. ay değerlendirmesinde okulların açılmasına dönük vurgularını hatırlattı. Okulların açılmasıyla ilgili kararlarda halk sağlığı açısından temel ilkelerin esas alınmadığına işaret edilirken, şunlar ifade edildi:
“-Okulların açılması ile ilgili karar alınırken hastalığın toplumdaki yaygınlığı, bölgenin/ilin sağlık hizmetlerinin durumu, nüfusun özellikleri ve bölgedeki/ildeki okulların koşulları mutlaka dikkate alınmalıdır. Hastalığın toplumdaki yaygınlığının değerlendirilmesi amacıyla bazı göstergeler ortaya konmuştur. Günlük olgu hızı ve test pozitiflik oranı gibi kriterlere göre risk düzeyi belirlenebilmektedir. Ülkemizde bu göstergelerin esas alınıp alınmadığı bilinmemektedir.
-Okullarda Sağlık Bakanlığının hazırladığı rehberde belirtilen önlemlerin uygulanabilmesi için yapısal eksiklikler giderilmelidir.
-Okullarda ortaya çıkacak pozitif vakalarda yürütülecek temaslı izlemi konusunda ile ilgili Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından hazırlanan rehberlerde tutarsızlıklar dikkati çekmektedir. Rehberlerde okuldaki temaslılara ne yapılacağına ilişkin durumlar açıklığa kavuşturulmalı ve karışıklığı yol açmayacak biçimde düzenlenmelidir.
-Okulların açılması ile okulların salgın kurallarına uyumunun denetlenmesi ve okullarda yürütülecek filyasyon çalışmaları sağlık hizmetlerine ek yükler getirecektir.
-Yerel düzeyde okul yönetimleri ve halk sağlığı yöneticileri arasında okulların hazırlıklı olup olmadığı, şüpheli olguların izlenmesi ve yönetimi, okulların kapatılma kararının tartışılması, okulda Covid-19 eğitimlerinin planlanması ve yürütülmesi konularında işbirliği yapılmalıdır.
-Önümüz kış ve olması beklenen influenza ve Covid-19 birlikteliğinin kusursuz fırtınasına şimdiden hazırlıklı olunmalıdır; tekrar uzaktan eğitime dönme olasılığı için gerekli koşullar şimdiden tam ve eksiksiz olarak sağlanmalıdır. Ücretsiz, ulaşılabilir internet ağı ve tabletin temininin şimdiden yeterli düzeyde olması için gerekli çalışmalar ivedilikle sonuçlandırılmalıdır.”
Mevsimsel grip, Covid-19 ve sağlık emekçilerinin durumu
Pandemi döneminde üçüncü temel sorunun, “mevsim itibariyle Covid-19’a influenza ve pnömokoksik pnömoni ilavesiyle ortaya çıkacak olan fırtına/tsunamiye (perfect storm/kusursuz fırtına) hazırlıksız olunmasıdır” denilen değerlendirmede Covid-19 semptom ve bulguları ile mevsimsel grip/influenza bulgularının benzer olduğu hatırlatıldı. Dünya Sağlık Örgütü’nün de öngördüğü gibi herkese grip aşısının yapılması ve Sağlık Bakanlığı tarafından yeterli grip aşının sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
Sağlık çalışanlarının, çalışma koşullarına da değinilen değerlendirmede Covid 19’un meslek hastalığı kategorisine alınması talebi vurgulandı.
Eşitsizlik makası her alanda açılıyor
Her alanda eşitsizliklerin derinleştiğinin altı çizilen değerlendirme şu noktalara dikkat çekiyor:
“Dünya bankasının birkaç gün önce yayınlanan raporunda dünya zenginlerinin bu dönemde servetlerinde trilyon dolarlık artış oluştuğunu, öbür yandan 300 milyon insanın tamamen işsiz kaldığını yani gelirlerinin sıfırlandığı bildirilmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) süreç böyle devam ederse dünyada 2.5 milyar insanın işini kaybetme, esnek çalışma, işgücü pazarının kayıt dışına alınıp çalışma koşullarının daha da ağırlaşacağını ifade etmiştir. Bu süreç sağlığın bütüncül tanımının olmazsa olmazı ‘sosyal iyilik halini’ sıfırlıyor; biyolojik bir ajanın ruhen ve bedenen iyiliği bozmasına erk sahipleri de sorumlu oldukları önlemleri almayarak katkıda bulunuyor.
-Çalışma yaşamı tam bir karabasana döndü; işsizlik ve gelir adaletsizliği her gün daha da artıyor. İş güvencesi ortadan kaldırıldı; 6331 sayılı yasadaki güvence unsurlarının tümü ‘pandemi fırsatı’ nedeniyle yeniden 2024’e ötelendi. Çalışma yaşamındaki teftişler, işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili tüm uygulamalar rafa alındı; hastalananlar, ölmemişse, yoğun bakımdan dönmüşse bile apar-topar riskli ve tehlikeli işlerine yönlendiriliyorlar.”
TTB’nin 7. ay değerlendirmesiyle ilgili sunumuna ve raporuna aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:
-Rapor
-Sunum