Pandemi sürecinde sermayenin çıkarları uğruna apar topar “normalleşme” ilan eden AKP-MHP iktidarının kurumları, emekçilerle alay edercesine raporlar hazırlıyor. Sürecin başından itibaren AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın “üretime devam” ilan etmesiyle birlikte işçi sınıfının yaşamını hiçe sayan sermaye iktidarı, bu raporlarla ikiyüzlülüklerini de tekrar tekrar gözler önüne seriyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “İşyerleri İçin Psikososyal Risklere Yönelik İş Sağlığı ve Güvenliği Rehberi” bunun bir örneği oldu.
İşçi ve emekçilere ve özellikle patronlara yönelik “tavsiyeler” içeren bu rehberde işçi ve emekçilerin pandemi ile birlikte psikolojik durumlarına ilişkin yerinde tespitler yer alıyor. Ne var ki, itiraf niteliğindeki bu tespitlerin ardından önlem ve tavsiye başlıkları altında işçi ve emekçilere sunulanlar “kendinize dikkat edin” söylemini geçmediği gibi patronlara verilen “tavsiyeler” ise “bilgilendirin ve dinleyin”den ibaret kaldı.
İşçilerin sağlığı üretken istihdamın istikrarı için gerekli
2020 Ağustos tarihli rehber, tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını ile çalışma hayatında önemli değişiklikler yaşandığı ve bu değişikliklerin bir kısmının kalıcı, bir kısmının ise geçici olarak işçileri ve emekçileri etkilediği değerlendirmesi ile başlıyor.
Rehberde “Covid-19 ile birlikte ekonomik belirsizlik, iş dünyasındaki belirsizlikler, artan işsizlik ve kitlesel işten çıkarmalar, sosyal ve kamusal hayattaki belirsizlikler, yüksek performans beklentileri, çalışma saatleri değişimi, çalışma ortamı değişimleri gibi” değişikliklerin işçi ve emekçilerin uyum sağlaması gereken yeni durumlar olduğu belirtiliyor. Patronların bu yeni durumlara hazırlıklı olması gerektiğini salık veren rehber, esas olanın kapitalist ekonomi ve onun sağlığı olduğu belirtiyor. Çalışanın sağlığının da bununla bağlantılı olarak önem taşıdığı şöyle ifade ediliyor:“Çalışan nüfusun sağlık ve refahı üretken istihdam ve sosyoekonomik büyüme ve gelişme ile doğrudan ilişkilidir.”
Ağır çalışma koşullarının itirafı
Bakanlık hazırladığı rehber içerisinde psikososyal risk faktörlerini tanımlarken pandemi sürecinde artan iş yükü başta olmak üzere ağırlaşan çalışma koşullarını kabul ettiğini göstermiş oluyor. “İşin içeriği” ele alınan psikososyal risklere şunlar örnek veriliyor:
“Pandemi dönemindeki kullanılan ekipman ve çalışma ortamının güvenilirliği, ulaşımı, uygunluğu (çalışma ortamı), vardiya düzenlemeleri, monoton ve tekrarlayan çalışma koşulları, iş-çalışan eşleştirmesindeki yetersizlik, belirsizlik (görev tasarımı), iş yükünün fazlalığı, yüksek çalışma temposu, zaman baskısı (iş yükü), öngörülemeyen çalışma saatleri, uzun/dengesiz çalışma saatleri, izole geçirilmesi gerekilen çalışma saatleri (çalışma programı).”
Rehberde özellikle çalışma saatleri, vardiya ve yoğun çalışma koşullarına sahip kişilerde kişinin biyolojik saat döngüsünde bozulma, uyku kalitesinde düşüş, yüksek stres ve tükenmişlik seviyeleri gözlemlendiği de belirtiliyor. Sağlık emekçilerinin ağır iş yüküne de dikkat çekilen rehberde ardışık vardiyalar ve azalan dinlenme süreleri itiraf ediliyor.
Patronlara biçilen tavsiye niteliğindeki görevler ise “çalışma yöntemlerini iyileştirin ve gerekli ekipman ve desteklerini sağlayın. Özel ekipman ve araçlara ihtiyaç duyan engelli çalışanları unutmayın” oluyor. Aşırı uzun çalışma saatlerinden kaçınmak ve yeterli dinlenme sürelerini sağlamak için çalışma programlarının düzenlenmesi ise diğer “tavsiyeler.”
Sanayi bölgelerinde hiçbir karşılığı olmayan bu “tavsiyelere” işçi ve emekçilerin güveninin kazanılması için “bilgilendirin, dinleyin, sağlıklarını sormaktan kaçınmayın” önerileri ekleniyor.
“Belirsizlik, işsiz kalma kaygısı ve ölüm korkusu”
Bakanlığın itirafları bu kadarla sınırlı değil. Pandemi ile birlikte işçi ve emekçilerin psikolojik durumuna ilişkin değerlendirmeler de AKP-MHP yönetiminin işçileri sürüklediği dipsiz kuyuya işaret ediyor.
“İş kaybı, maaş kesintileri, ücretsiz izinler çalışanların işyerinin ve işlerinin geleceğini sorgulamaya ve kaygı duymaya başlamalarına sebep olabilmektedir. Bu süreçte çalışanlar psikolojik sağlık ve iyi oluşlarını olumsuz yönde etkileyen psikososyal risklerle karşı karşıyadır” denilen rehberde özellikle işsizlik kaygısı ile işçilerin uzun çalışma saatleri ve artan iş yükü gibi psikososyal risklere maruz kalmalarına rağmen patronlarını memnun etmek için sağlıksız çalışma koşullarını benimseme eğiliminde olabildikleri belirtiliyor.
Özellikle kısa vadeli sözleşme ile istihdamı sağlanmış emekçiler için psikososyal risk faktörlerinin etkilerinin daha ağır gözlemlendiğine dikkat çekilen rehberde artan stres seviyesi ile işyerlerinde şiddet ve tacizin de arttığı ifade ediliyor. Evden çalışmak zorunda kalan emekçilerin karşı karşıya kaldığı sorunlar da işleniyor.
İşçilere “tavsiyeler”
Rehberde itiraf niteliğindeki bu tespitlere karşı işçilere sunulan tavsiyeler ise şöyle:
- İşyerinizde COVID-19 salgını ile ilgili alınan tüm önlemlere uyun.
- İyi beslenin, uyku düzeninize dikkat edin ve fiziksel sağlığınıza özen gösterin.
- İş dışı zamanlarda ve bilgi alma ihtiyacı dışında teknoloji ile ilişkinizi sınırlı tutmaya çalışın.
- İş yaşamınız dışındaki ilgi alanlarınızı koruyun.
- Ruh sağlığınızla ilgili sorun olduğunu düşünüyorsanız destek ve yardım kanallarına başvurun.
- Yardım istemekten korkmayın. Bilgi ve destek hizmetlerine erişin.
Ancak rehberde işçi ve emekçilerin açlık sınırının altındaki maaşlarla nasıl iyi beslenecekleri, fiziksel sağlıklarına nasıl dikkat edecekleri belirtilmiyor. Uzun ve ağır çalışma saatlerinin sonrasında “ilgi alanlarını” nasıl koruyacakları, Covid-19 testi için dahi izin almakta zorlanan işçilerin psikolojik yardıma nasıl başvuracağı da muamma.
“Uzaktan çalışmak her zaman olumsuz değildir”
Pandemi ile birlikte işçi ve emekçilerin örgtülenmesinin önündeki engellerden biri olduğu kadar emekçilerin hak kayıplarını artıran esnek çalışma biçimlerini kalıcılaştırmaya çalışan AKP-MHP ikilisi uzaktan çalışma yöntemini övüyor. Pandemi döneminde uzaktan çalışmak zorunda kalan emekçilere pembe tablolar çizen rehber, “Evden çalışmak; bazı insanlar ve işler için üretkenliği arttıran, dikkat dağıtıcı unsurları azaltan bir yöntemdir. İşe gidip gelme zamanını ve maliyetlerini düşüren, zorlu durumlarda üretken ve kontrollü kalmaya yardımcı olabilmektedir” denilerek güzellemeler yapılıyor. Uzaktan çalışan emekçilere sunulan tavsiyeler ise evde kendilerine çalışma alanları oluşturmaları, yöneticilerine düzenli bildirimlerde bulunmaları ve balkona çıkarak temiz hava almaları oldu.
Tavsiye değil insanca çalışma koşulları ve ücret artışı
Bakanlığın hazırlamış olduğu bu rehberde ortaya konulanlar aymazlığın son örneklerindendir. İtiraf niteliğindeki tespitlere karşı bakanlığın görevinin, yaptırımlarda bulunmak ve denetimleri sağlamak olması gerekirken kapitalistlere yöneltilen kuru tavsiyelerle görüntü kurtarılmaya çalışılıyor.
İşçi ve emekçilerin nasıl ki fiziki sağlıkları işi yürütebildikleri oranda patronların ve hükümetin umrunda olduysa psikolojik sağlıkları da, işi sürdürme becerilerinin niteliği ile alakalıdır. Pandemi döneminde işçilerin fiziki ve psikolojik sağlığını korumanın yolu açıktır: İnsanca çalışma koşulları ve insanca yaşamaya yeten asgari ücret, düzenli, ulaşılabilir Covid-19 test imkanları ve ücretli genel karantina uygulamaları devreye sokulmalıdır. Bunlar uygulanmadığı ve işçilerin yaşamları hiçe sayıldığı durumda, işçiler kendi kaderlerini ellerine almalı, birlik olmalı ve mücadeleyi yükseltmelidir.