Ateşkesle ilgili KCK’den açıklama: “İşgalcilerin geri çekilmesi dışında bir seçenek kabul edilmemeli!”

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Ateşkes; Kuzey-Doğu Suriye'ye yapılan işgal harekatının sonlandırılarak işgal güçlerinin tümden geri çekilmesi doğrultusunda bir gelişme sağlarsa maksadına ulaşmış olur” vurgusu yapıldı.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Ekim 2019
  • 11:01

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türk sermaye devletinin Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik işgal ve ABD ile varılan anlaşmaya ilişkin yazılı açıklama yaptı.

“İşgalcilerin geri çekilmesi dışında bir seçenek kabul edilmemeli!” vurgusu yapılan açıklamada ateşkesin Trump ve Erdoğan’ı düştükleri zor durumdan kurtarma amacı taşıdığına işaret edildi. 

ANF’de yer alan, açıklama şöyle:

Kürdüyle, Arabıyla ve Süryanisiyle tüm Kuzey-Doğu Suriye halkları El Nusra ve DAİŞ gibi insanlık dışı çetelere karşı verdikleri mücadele sonucu tüm Ortadoğu halklarına örnek olacak bir demokratik ve özgürlükçü sistem kurmuşlardır. Kürtler üzerinde soykırım politikası uygulayan AKP-MHP faşizmi başından itibaren bu demokratik sisteme düşmanlık yapmıştır. Önceleri El Nusra ve DAİŞ’i bu demokratik sisteme saldırtan AKP-MHP faşizmi bu güçler yenilince bizzat kendisi devreye girmiştir. Kuzey-Doğu Suriye’de yerel demokrasinin gelişmesi, Kürtlerin statü kazanması ve bu temelde Suriye’nin demokratikleşmesini faşist soykırımcı sistemlerini sarsacağını gören AKP-MHP faşist iktidarı Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik işgal saldırısı başlatmıştır.

İşgale karşı yürütülen direniş hiçbir direniş hareketinin almadığı desteği aldı

Her türlü ağır silahlarla yürütülen bu işgal saldırısı AKP-MHP faşizminin beklemediği bir düzeyde direnişle karşılaşmıştır. Dünya halkları ve demokratik kamuoyu bu işgale karşı ayağa kalkmış ve direnişçilerin yanında yer almıştır. Kürt halkı ve tüm siyasi güçleri Kürdistan'ın tüm parçalarında ulusal birlik ruhu ile bu işgale karşı ayağa kalkmışlardır. Katar gibi iradesiz işbirlikçi bir güç dışında tüm Arap ülkeleri ve halkları bu işgale açık tutum koymuşlardır. Avrupa Birliği içinde yer alan ülkeler de işgale karşı çıkarak Türk ordusu ve çetelerinin bu işgale son vermesini istemişlerdir. ABD’deki mevcut Trump yönetimi dışında tüm siyasi güçler ve etkili devlet organları ve kamuoyu bu işgale karşı çıkmış, Trump hükümeti üzerinde baskı kurmuşlardır. Türk devleti tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar yalnızlaşmış; Kürtler ve Kuzey-Doğu Suriye halklarının büyük bedeller ödeyerek yürüttüğü direniş yüz yıldır hiçbir direniş hareketinin görmediği kadar halkların ve demokratik kamuoyunun yaygın desteğini almıştır. Türk devletinin işgali haksız ve gayrimeşru konumu ile daha baştan yenilgiye mahkum olmuş; Kürtler ve Kuzey-Doğu Suriye halkları bu savaşı kazanacak konuma ulaşmışlardır.

Yürütülen direniş Trump ve Erdoğan’ın komplosunu boşa çıkardı

Bu büyük moral destek ve meşruiyetle yürütülen direniş ABD Başkanı Trump ile faşist ve Kürt düşmanı Erdoğan’ın Kuzey- Doğu Suriye halklarına yönelik tezgahladıkları komployu boşa çıkarmış, büyük bir yenilgiyle karşı karşıya getirmiştir. Direniş, halkların ve demokratik kamuoyunun baskısı soykırımcı faşist Erdoğan’ın işgal saldırısına izin veren ABD Başkanı Trump’ı tarihte hiçbir siyasi liderin içine düşmediği zor bir duruma sokmuştur. Erdoğan-Bahçeli faşist şeflerinin izlediği politikalar da Türkiye’yi tarihinde olmadığı kadar siyasi ve diplomatik bir yenilgi ve her bakımdan içinden çıkılamaz bir girdap içine atmıştır.

Trump yönetimi bu durumdan kurtulmak için sağlanacak bir ateşkesle savaşı durdurma çabası içine girmiştir. SDG’nin direnişi ve bu direnişin aldığı destek karşısında Türk devletinin yerleşim yerlerini bombardımanla yıkan, yüzlerce sivili katleden, yüzlercesini de yaralayıp sakat bırakan saldırısı durdurulmadığı takdirde Trump da Erdoğan kadar bir teşhir ve tecridi yaşayacaktı. Bu ortamda hem ABD hem de Türkiye bir ateşkese ihtiyaç duymuştur. Böylelikle dünya halklarının ve demokratik kamuoyunun desteklediği direniş karşısında yaşadıkları zorlanmadan kurtulmayı amaçlamışlardır.

İşgalin geri çekilmesi dışında hiçbir seçeneği kabul etmeleri mümkün değildir

Trump’ın onay vermesiyle Kürt düşmanı faşist Erdoğan’ın başlattığı işgal saldırısının haksızlığını gözler önüne sermek için Kuzey-Doğu Suriye yönetiminin bu ateşkesi kabul ettiği anlaşılmaktadır. Bir işgal saldırısı ve işlenmiş ağır insanlık suçları olduğuna göre bu ateşkesin işgali meşrulaştırmayla değil işgal güçlerinin geri çekilmesiyle sonuçlanması gerekmektedir. Çünkü direnişçiler ve bu direnişi destekleyen dünya halkları ve demokratik kamuoyu bu işgal saldırılarının sonlanmasını ve işgalcilerin tümden geri çekilmesini amaçlamışlardır. Bu açıdan direnişçilerin ve demokratik kamuoyunun işgalcilerin geri çekilmesi dışında bir seçeneği kabul etmeleri mümkün değildir.

Ateşkes işgalin geri çekilmesini sağlayacak adım atılmasını sağlarsa anlamlı olacaktır

Bu işgal saldırısından önce Suriye'nin en güvenli olduğu ve barışın yaşandığı alan saldırıya uğrayan alanlardı. Bu açıdan güvenlik ve barış için işgal güçlerinin mutlaka geri çekilmesi gerekmektedir. ABD ve Türk devlet heyetinin görüşmeleri sonrası anlaşılmaz bir biçimde QSD güçlerinin geri çekilmesinin istenmesi işgalin meşrulaştırılması anlamına gelir. Bu açıdan ABD’li heyetin açıkladığı anlaşmanın ateşkes dışındaki maddelerinin ne siyasi ne de ahlaki meşruluğu bulunmaktadır. AKP-MHP faşist iktidarının Kuzey-Doğu Suriye'ye sürdüğü kirli savaş güçlerinin ilan edilen ateşkesten sonra saldırılarını sürdürmeleri ateşkesin Trump ve Erdoğan’ın zor durumdan kurtarılması amacı taşıdığını gözler önüne sermektedir. Faşist ve Kürt düşmanı Erdoğan zaten işgal saldırısıyla ilk hedeflerine ulaştıklarını, işgallerinin kabul edilmediği takdirde saldırılarını yoğunlaştırarak sürdüreceklerini söylemesi neyi amaçladıklarını açıkça ortaya koymuştur. Bu açıdan Kuzey-Doğu Suriye halklarının, dünya halkları ve demokratik kamuoyunun direnişçi tutumlarını gevşetmemeleri, işgalciler Kuzey-Doğu Suriye’yi tümden terk edene kadar mücadelelerini sürdürmeleri gerekmektedir. Ateşkes; işgalcilerin çekilmesini sağlayacak bir süreç olarak ele alındığı ve bu yönlü adımların atılmasına vesile olduğu takdirde anlamlı olacaktır.

Türk devletinin insanlık suçları görmezden gelinemez

Türk devletinin işgal harekatı sırasında işlediği savaş suçları görmezlikten gelinemez. Türk savaş uçakları Medya Savunma Alanlarında kullandıkları yasak silahları Kuzey-Doğu Suriye’ye yönelik yapılan işgal saldırısında da kullanmışlardır. Bu açıdan dünya halklarının ve insan haklarından sorumlu kurumların sivillerin katledilmesi ve yasak silahların kullanılması konusunda kirli savaş şefi Erdoğan ve diğer sorumlulardan hesap sormaları gerekmektedir. Yoksa başka insanlık suçlarının işlenmesinin önü açılır ve insanlığın barış, güvenlik ve huzur içinde yaşaması bundan sonra da büyük tehlikelerle karşılaşır.

Suriye’nin demokratik birliğinin oluşması için çaba gösterilmeli

Türk devletinin Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedeflediği de işgal saldırısıyla bir kez daha netleşmiştir. Türk devleti işgal ettiği yerler üzerinden Suriye'nin yeniden şekillenmesinde etkili olmak istemektedir. Suriye'nin birliği içinde özerklik isteyen Kuzey-Doğu Suriye yönetiminin Suriye devletiyle yaptığı anlaşma temelinde Suriye ordusunun devlet sınırlarında konuşlanmasına karşı çıkması ve saldırı yapmayla tehdit etmesi bunu ortaya koymuştur. BM, Rusya, ABD ve Avrupa Birliği’nin tutumunun en başta da Türk devletinin bu hesaplarına karşı çıkarak Kuzey-Doğu Suriye özerk yönetimiyle Suriye devleti arasında yapılan anlaşmanın pratikleşmesine yardımcı olmaları gerekmektedir. Suriye'nin demokratik birliği, demokrasi ve barış içinde siyasi istikrara kavuşturulması en başta da bu tutumun gösterilmesini gerektirmektedir. Kuşkusuz dünya halkları ve demokratik kamuoyunun da Suriye'nin demokratik birliğini önlemeyi amaçlayan Türk devletinin bu tutumuna karşı çıkarak barış ve demokrasi içinde Suriye’nin demokratik birliğinin oluşması için çaba göstermeleri çok önemli olmaktadır.

İşgale karşı mücadeleyi yaygınlaştırarak yükseltelim

Bu kirli savaşı durdurmak için ateşkes önemli olmakla birlikte; bu ateşkesin Kuzey-Doğu Suriye'de güvenliği ve barış ortamını saldırıyla ortadan kaldıran işgalin tümden sonlandırılması sürecinin başlangıcı haline getirilmesi gerekmektedir. Yoksa ateşkes halkların ve demokratik kamuoyunun baskısını azaltma ve işgal amaçlarını meşrulaştırıp sürdürmek için daha önce üzerinde anlaşıldığı söylenen ‘Güvenli Bölge’ gibi bir oyun olmaktan öte bir anlam taşımayacaktır.

İlan edilen ateşkes; Kuzey-Doğu Suriye'ye yapılan işgal harekatının sonlandırılarak işgal güçlerinin tümden geri çekilmesi doğrultusunda bir gelişme sağlarsa maksadına ulaşmış olur. Bunun için tüm dünya halklarının, demokratik kamuoyunun, işgale karşı çıkan devletlerin ve siyasi güçlerin, Arap Birliği ve tüm Suriye halklarının ve Kürdistan'ın 4 parçasındaki halkımızın işgale karşı gösterdiği tutumu ve direnişlere verdiği desteği sürdürmeleri çok önemlidir. Tüm bu güçleri başta işgale uğrayan Kuzey-Doğu Suriye olmak üzere tüm Suriye'nin barış ve istikrar temelinde demokratik bir sisteme kavuşması için mücadelelerini yaygınlaştırarak yükseltemeye çağırıyoruz.

Kuzey-Doğu Suriye halkları ve SDG ağır saldırılar karşısında gösterdikleri onurlu direnişleriyle böyle bir ateşkesin ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Direnişleriyle işgali sonlandıracaklarına, demokratik Kuzey-Doğu Suriye temelinde Suriye'nin demokratik birliğini sağlayacaklarına inanıyor, direnişin fedai şehitlerini saygıyla anıyor, mücadelelerinde başarılar diliyoruz.

İLİŞKİLİ HABERLER