İç ve dış politikasını beka sorununa endeksleyen saray rejimi, komşu ülkeler Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki savaşa da doğrudan müdahil oldu. Öyle ki, Türkiye ve dünya kamuoyunda iki ülke arasındaki çatışmalar kadar, Türkiye’nin dışarıdan müdahalesi ve kışkırtıcı rolü de konuşulur oldu.
4. gününü geride bırakan savaşta, Türkiye ile ilgili tartışmaların başında saray rejiminin bölgeye taşıdığı cihatçılar geliyor. Dinci-faşist rejimin, savaşın hemen başında Libya ve Suriye’den bölgeye binlerce cihatçı teröristi Azerbaycan’a sevk ettiği iddia edilmişti. Bu iddialar başta Azerbaycan ve Türk yetkililer tarafından yalanlansa bile, Rusya’nın son yaptığı çarpıcı bir açıklama bu bilgiyi teyit niteliğinde oldu. Euronews’in AFP’ye dayandırdığı bir haberine göre Moskova, Suriye ve Libya’dan “paralı savaşçıların” Karabağ’a gönderildiğini söyledi.
Fransız haber ajansı AFP’nin Rus diplomatlarına dayandırdığı habere göre Moskova, Karabağ’da “Libya ve Suriye’den gelen paralı savaşçıların ve teröristlerin görev aldığını” açıkladı. Çatışmalardaki tansiyonun daha da yükselmesinden endişe duyulduğu belirtilen açıklamada, durumun kendilerini derinden “endişelendirdiği” belirtildi ve “yasadışı silahlı gruplara bağlı savaşçılar özellikle Suriye ve Libya’dan Karabağ’daki çatışmaya katılmak için gönderiliyor” denildi.
Rusya’nın açıklamasında, taraflara, çatışmalarda “yabancı paralı askerlerin ve teröristlerin” kullanılmasını engellemek ve geri çekilmelerini sağlamak için “gerekli tedbirleri” alma çağrısı da yapılıyor.
Günler öncesinden, Merkezi Londra’da bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Türkiye’nin Suriye’den çektiği 300 dolayında paralı askeri Dağlık Karabağ’a gönderdiğini duyurmuştu. Bu sayı bazı uluslararası haber kanallarında binlerle ifade ediliyor. BBC Türkçe’nin haberine göre, Ermenistan’ın Rusya büyük elçisi Vardan Toghanyan, Türkiye’nin Suriye’den Azerbaycan’a yaklaşık 4 bin savaşçı gönderdiğini öne sürmüştü. Azerbaycan ise bu iddiaları “saçmalık” diyerek yanıtladı.
Rusya’nın açıklamasıyla birlikte yaptığı çağrıda Türkiye’nin adı zikredilmiyor. Fakat Türk sermaye devletinin Libya’da ve Suriye’de yıllardır cihatçı teröristleri desteklediği, eğittiği, silahlandırdığı ve bölgedeki çatışmalarda maşa olarak kullandığı kimse için sır değil. Bu yönüyle Rusya’nın son açıklaması, saray rejiminin, Suriye ve Libya’nın ardından, Karabağ cephesinde de Rusya ile karşı karşıya geldiğini gösteriyor.
Karabağ yangınına körükle giden dinci-faşist rejime yönelik iddialar cihatçı göndermekle de sınırlı değil. Yine BBC Türkçe’nin haberine göre, Ermenistan, bir Su-25 tipi uçağının, Türkiye’ye ait F-16 savaş uçağı tarafından düşürüldüğünü ve pilotunun da öldüğünü iddia etti. Ayrıca Ermenistan, Türkiye’nin Azerbaycan’a askeri uzmanlar, F-16 uçakları ve insansız hava araçları gönderdiğini de öne sürüyor. Bu iddialar da, diğerlerinde olduğu gibi, Azerbaycan ve Türkiye tarafından yalanlandı.
Bu iddialar tartışılırken gerçek olan; AKP-MHP rejiminin, Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında etkin provokatörlüğe soyunduğu, bölge halklarını daha büyük bir savaş tehdidiyle karşı karşıya bıraktığıdır. Ülkedeki pandemiyi ve ekonomik krizi yönetemeyen saray rejimi, yalan ve manipülasyonlar eşliğinde “içeride, dışarıda savaş” politikalarıyla ayakta kalmaya çabalıyor. Tüm cephelerde yangına körükle gitmekten geri durmayan AKP-MHP rejimi, Irak, Suriye ve Libya’nın ardından Ermenistan ve Azerbaycan halklarını da yıkıma doğru sürüklüyor.
Fakat yıkımı yaşayacak olan salt komşu ülkelerin mazlum halkları değildir. Türkiye işçi sınıfıyla birlikte ezilen, sömürülen emekçi halklar da 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra tırmandırılan “içeride, dışarıda savaş” politikalarının tüm faturasını ödüyor. Derinleşen kriz ve artan sefaletin yükü omuzlarına bindirilen işçi sınıfı ve emekçiler, yeni faturaları ödememek için harekete geçmeli, kendi kaderlerini kendi ellerine almalıdır.