Azerbaycan-Ermenistan arasındaki savaşa karşı “Azerbaycanlı Solcu Gençlik” imzasıyla bir bildiri kaleme alındı.
İmzacılarla birlikte LeftEast’te yayımlanan, İmdat Freni tarafından Türkçe’ye çevrilerek aktarılan metinde, “hayatımızda hiç karşılaşmadığımız ve asla tanımayacağımız sıradan bir Ermeni düşmanımız değildir” denilerek şu ifadelere yer verildi:
“Düşmanımız, yirmi yılı aşkın süredir ülkemizin kaynaklarını olduğu kadar sıradan insanları da kendi çıkarları için sömüren ve yoksullaştıran iktidardaki isimleri belli olan kişilerdir. Herhangi bir siyasi muhalefete karşı hoşgörüsüzdürler; muhalifleri devasa güvenlik aygıtları aracılığıyla ciddi şekilde ezdiler. Doğal alanları, deniz kenarlarını, maden kaynaklarını zevkleri ve kullanımları için işgal ettiler ve sıradan vatandaşların bu alanlara erişimini kısıtladılar. Doğamızı yok ediyorlar, ağaçları kesiyorlar, suyu kirletiyorlar ve ‘mülksüzleştirme yoluyla birikim’ yapıyorlar. Ülke çapında tarihi ve kültürel alanların ve eserlerin ortadan kaybolmasında suç ortağıdırlar. Kaynakları eğitim, sağlık hizmetleri ve sosyal refah gibi zorunlu alanlardan orduya aktararak emperyalist özlemlere sahip kapitalist komşularımıza – Rusya ve Türkiye – kar sağlıyorlar. İşin garibi, her bir birey bu gerçeğin farkındadır; ancak Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki temas hattına ilk kurşun atıldığı anda ani bir hafıza kaybı dalgası herkesi vurur. Körleşmişler, tıpkı Saramago’nun aynı adlı romanındaki karakterler gibi, hemen kendi kendilerine zarar vermeye başlıyorlar, ‘kutsal’ dava için ‘şehitlik’ adına gençlerimizin ölümlerini alkışlıyorlar.”
“Çözümü kendi elimize almanın zamanı geldi”
“Her iki tarafta da halk, salgın ve ekonomik krizden dolayı zorluklar yaşarken ve krizlerin yarattığı zorluklara ayak uydurmaya çalışırken, şimdi de bir de Dağlık Karabağ’da herhangi bir potansiyel yapıcı çözümü geciktiren askeri bir çatışmanın içine sürükleniyor” denilen bildiride, Azerbaycan’ın 2020 askeri bütçesinin 2,3 milyar dolar, Ermenistan’ınkinin 634 milyon dolar olduğu belirtildi ve devamında şu ifadeler kullanıldı:
“Azerbaycanlı ve Ermeni gençleri olarak, bu çatışmanın çözümünü kendi ellerimize almamızın zamanı geldi de geçiyor bile. Artık bu mesele, amacı çatışmanın çözümü değil, kendi ekonomik ve politik sermaye birikimleri olan takım elbiseli adamların ayrıcalığı olmamalı. Tarihin çöplüğüne ait olan bu çirkin ulus-devlet örtüsünü sıyırmalı, ortak ve barışçıl bir arada yaşamanın yeni yollarını hayal etmeli ve yaratmalıyız. Bu amaçla, barış görüşmelerini ve işbirliğini yeniden tesis etmek için öncelikli olarak sıradan yerel vatandaşlardan oluşan politik, tabandan gelen girişimleri canlandırmak çok önemlidir. Bizler, Azerbaycan’daki sol aktivistler, ülke gençliğinin bu anlamsız savaşa daha fazla seferber edilmesini hiçbir şekilde desteklemiyoruz ve diyaloğu yeniden kurmayı birincil hedefimiz olarak görüyoruz.
“Biz kendi geleceğimizi veya çatışmanın çözümünü askeri gerginliklerde ve karşılıklı nefretin yayılmasında görmüyoruz. Dağlık Karabağ’daki son zamanlarda yaşanan askeri çatışmalar, bölgede barışın tesisine herhangi bir fayda sağlamıyor. Toplumlarımız ve gelecek nesiller için ne tür etkileri olabileceğini bildiğimiz için tam ölçekli bir savaşa sürüklenmenin risklerini tasavvur etmek bile istemiyoruz. İki halk arasındaki çatışmayı uzatacak ve nefreti derinleştirecek her hareketi şiddetle kınıyoruz. Geçmişe bakmak ve toplumlarımız, gençlerimiz arasındaki güveni yeniden inşa etmek için gerekli adımları atmak istiyoruz. Bu topraklarda tekrar bir arada yaşama ihtimalimizi dışlayan her türlü milliyetçi anlatıyı ve savaş durumu anlatısını reddediyoruz. Barışın inşası ve dayanışma girişimleri çağrısında bulunuyoruz. Karşılıklı saygı, barışçıl tavır ve işbirliği ile bu çıkmazdan alternatif bir çıkış yolu bulabileceğimize inanıyoruz.”