Başta Kürt halkı olmak üzere, Ortadoğu ve Kafkas halklarının ortak bayramı olan Newroz’a sayılı günler kaldı. Mazlum Kürt halkı bu yılki Newroz’u yine bayram havasından uzak, Türk sermaye devletinin yoğun baskı ve saldırıları altında karşılıyor.
Ortadoğu’nun en kadim halkı olan mazlum Kürt halkı, ta Osmanlı’dan bu yana baskı ve zulüm görüyor. Kürt sorunu konusunda inkar ve imha siyaseti, sermaye devletinin de değişmez siyaseti olageldi. Fakat ne var ki, katliamlar Kürt halkının özgürlük ve eşitlik özlemini yok etmeyi başaramadı. 90’lı yıllarda daha modern bir önderlik altında yine tarih sahnesindeydi. Yüzbinleri bulan serhildanların gerilla hareketiyle birleşmesiyle Kürt halkı adeta küllerinden yeniden doğdu.
Sermaye devletinin serhildanlara yanıtı yılları bulan kirli-özel savaş oldu. Dizginsiz bir devlet terörü demek olan kirli savaş boyunca binlerce köy yakılıp yıkıldı. On binlerce insan işkenceden geçirildi. Binlerce insan devletin kontra güçleri tarafından kaçırılarak katledildi, binlercesi zindanlara dolduruldu. Milyonlarca insan zorla göç ettirildi.
Düzenin Kürt halkına karşı değişmez politikası olan inkar ve imha politikası günümüzde emperyalizmin ve sermayenin yeminli uşağı gerici-faşist AKP iktidarı eliyle devam ettiriliyor. AKP’nin sözüm ona Kürt sorununu çözmek adına gündeme getirdiği “çözüm süreci” de tam bir aldatmacaydı. Nihayetinde bu tiyatro daha fazla sürdürülemeyerek, kurulan masa devrildi. Türk egemenlerinin yıllardır topluma enjekte ettikleri şovenizm zehiri kendilerini de vurmaya başladı. 7 Haziran 2015 seçimlerinde hezimete uğrayınca özlerine geri döndüler.
Gerici-faşist AKP iktidarı “çözüm süreci” aldatmacası döneminde kaybettiği oy desteğini geri kazanmak için bir kez daha kirli savaşa başvurdu. Şehirler toplar ve bombalarla yerle bir edildi. Yüzlerce insan bodrumlarda diri diri yakıldı. Binlerce insan yerinden yurdundan edildi. AKP’nin “hendekleri” bahane ederek yürüttüğü kirli savaşta 90’ları bile geride bırakan bir vahşet sergilendi. Kürt halkının seçtiği belediyelere kayyum atanarak halkın iradesi hiçe sayıldı. En son kazanılan 65 belediyeden 59’una kayyum atandı. Seçilmiş belediye başkanlarının çoğu tutuklandı. Başta eş başkanlar olmak üzere, HDP’nin en az 9 milletvekili hala tutuklu durumda. 10 bine yakın Kürt yurtseveri zindanlara tutulmaya devam ediliyor.
Din istismarcısı faşist AKP-MHP iktidarı, kendi “beka”sı ve tehlikeye giren iktidarını korumak için bir kez daha Kürt halkına saldırıyor. Kürt düşmanlığı temelinde ırkçı-şovenizmi kışkırtarak kendini kurtarmaya çalışıyor. En son Gare’de kelle avcılığına çıkan gerici-faşist iktidar, hezimete uğrayınca bunun acısını da legal Kürt siyasetinden çıkarmaya çalışıyor. Gözaltılar, işkenceler, tutuklamalar, yasaklar günlük olarak uygulanıyor. Yine HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılarak, ceza ve tutuklama tehditleriyle ve yüzlerce kişiye siyaset yasağı getirilerek Kürt halkının iradesi yok sayılıyor. HDP’yi kapatarak hem etkili bir muhalefet odağından kurtulmak ve hem de ırkçı-şovenizmi kışkırtarak azalan kitle desteğini korumayı hedefliyor.
Türkiye’nin işçi ve emekçileri, Kürt halkının uğradığı baskı ve zulme sessiz kalmamalıdır. Zira bir ulusu ezen ulusun işçi ve emekçileri de özgür olamazlar. Türkiye’deki her ulustan işçi ve emekçinin yaşadığı kölece yaşam koşulları bu gerçeği fazlasıyla kanıtlamaktadır. Türkiye işçi sınıfı ile mazlum Kürt halkının kaderi birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. İkisini de ezen aynı sermaye düzenidir. Türkiye’nin önemli bir tarihsel toplumsal sorunu olan Kürt sorunu sağlıklı bir rotaya girmeden, birlikte kurtuluş mümkün değildir. Bugün iki halktan emekçilerin birleşik mücadelesinin önündeki en büyük engellerden biri de sermaye devletinin sürekli kışkırttığı milliyetçilik ve şovenizmdir. Bu yüzdendir ki Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri sadece sermaye düzenine karşı değil, aynı zamanda Kürt düşmanlığına ve ırkçı-şovenizme karşı mücadele etmek göreviyle de karşı karşıyadırlar.
Kürt halkı bugüne kadar ne kazandıysa dişi ve tırnağıyla, mücadele sayesinde kazandı. Kürt halkının tüm tarihinin de kanıtladığı gibi, kazanılmış hakları korumak, dahası özgürlüğü elde etmek için dişe diş bir mücadeleden ve serhildandan başka bir yol yoktur.
Tüm uluslardan işçi ve emekçileri, mazlum Kürt halkının özgürlük ve eşitlik özleminin simgesi olan Newroz’da Kürt halkıyla omuz omuza yürümeye; sermaye düzenine, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı birleşik mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.
Newroz Piroz be! Yaşasın halkların kardeşliği!
Kahrolsun sömürgecilik! Özgürlük, eşitlik, gönüllü birlik!
BİR-KAR
19 Mart 2021