İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) çalışanları, Lufthansa’ya ait LSG Sky Chefs firmasının Frankfurt’taki işletmelerinde fiili iş yavaşlatma eylemi yapan işçilerle dayanışmada bulunmak için Düsseldorf Havaalanı’ndaki LSG işyeri önünde bildiri dağıtımı gerçekleştirdiler. BİR-KAR İşçi Komisyonu’nun LSG’nin satışına karşı hazırladığı bildiriler, işçiler tarafından yoğun bir ilgiyle karşılandı.
Öfke oldukça büyüktü, zira işçilerin tümü “Bizi resmen aldattılar!” diye patronları lanetliyordu. Ekmek parası için ömrünü şirkete vermiş olan birçok insan şimdi işsizlik ve yakında daha da kötüleşen iş koşullarıyla karşı karşıya kalacak. Yaşadıkları sürecin ve patronların oyunlarının tamamen bilincinde olan işçiler, herhangi bir hareketin olmamasından şikâyetçiydi. İşçilerden biri BİR-KAR çalışanlarına, “Biliyor musun, biz modern köleden başka bir şey değiliz” diye fısıldıyordu. “Ne yapabiliriz ki, ver.di (Birleşik Hizmet Çalışanları Sendikası) arkamızda durmuyor. Asıl görevleri işçilerin haklarını korumaktır, ama bize sahip çıkmıyorlar. Bunlar kesin arkamızdan iş çeviriyorlar” ifadelerini kullanan LSG işçileri, sendika bürokrasisinin oynadığı uğursuz rolü de çoktan anlamışlardı. Bir zamanlar Almanya’nın işçi partisi diye geçinen ve sonra en ağır sosyal saldırılara başvuran Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) de öfkenin bir diğer kaynağı ve hedefiydi.
Sorunların radikal yöntemlerle çözüleceğine inanan bir işçi, “Fransa’da işçilerin hakları alındığında, kitleler her tarafı yıkıp kırıyor ve bunun sayesinde haklarını koruyabiliyor” örneğini verdi. Başka bir işçi ise bunu Lenin’in ünlü bir sözüyle yanıtladı: “Almanya’da, insanlar devrim zamanında bir tren garını işgal etseler, ilk önce tren bileti alırlar.”
Yaklaşık yarım saat sonra bildiri dağıtımından haberdar olan şefler, aşağı inip bildiri dağıtanları LSG’ye ait olan alandan uzaklaştırdılar. Buna rağmen bazı işçiler kendiliğinden diyalog kurmaya geldiler ve çalışma koşullarından bahsettiler. İş arkadaşlarına götürebilmek için daha fazla bildiri istediler. Dayanışmada bulunan BİR-KAR çalışanlarına destekleri için teşekkür ettiler.
LSG işçilerinde, henüz daha yeni gelişiyor olsa da bir sınıf bilinci oluşmaktadır. Şirkette olup bitenlerin tüm ayrıntılarını ve arka planını bizzat kendileri anlatan işçilere, öğretilecek çok şey yoktu. Öğretilecek can alıcı konu ise işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir. İşçiler harekete geçmeye hazırlar, fakat bir sinyal beklemektedirler.
Ne yazık ki birçok ülkede olduğu gibi, Almanya’da da işçi sınıfı öncüsünden yoksun ve sendika bürokrasisi karşısında çaresiz kalıyor. Bu durumda LSG işçisinin tutması gereken yol, kendi kaderini sendikaların bünyesine çöreklenmiş bürokratik şebekeden bağımsız olarak kendi eline alıp, Frankfurtlu işçiler gibi fiili-meşru eylemlere başvurarak sendikaları da mücadeleye zorlamasıdır.
Kızıl Bayrak / Düsseldorf