LSG Sky Chefs’te son durum ve bildiri dağıtımı

İşçi sınıfı sadece sermayeye karşı değil, içindeki bu hainlere karşı da mücadele vermek ve kendi mücadele mevzileri olan sendikalardan bu ağaları defetmek gibi zorlu bir görevle de karşı karşıyadır. Bunu başarmanın yolu ise taban örgütlülüklerinden ve fiili-meşru mücadeleyi büyütmekten geçmektedir.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 31 Ekim 2019
  • 08:39

Alman havayolları tekeli Lufthansa’nın, catering firması LSG Sky Chefs’i satacağını ilan etmesinden bu yana nerdeyse bir yıl geçti. İşçilerin tüm tepkilerine rağmen LSG patronları da ver.di bürokratları da firmanın geleceğiyle ilgili henüz bir açıklama yapmış değiller. Aksine, var olan belirsizliğin işçilerde yarattığı tedirginliği kullanarak, kazanılmış hakları gasp etmekle uğraşıyorlar.

Bir-Kar İşçi Komisyonu 30 Ekim Çarşamba günü, işçilere süreçle ilgili yeni bir bildiri dağıtımı gerçekleştirdi. LSG patronlarının sendika bürokrasisiyle birlikte işçilerin kazanılmış haklarına yönelik sinsi saldırı planlarını teşhir eden, işçileri bekleyen olası tehlikelere karşı uyaran ve onları birlik ve mücadeleye çağıran bildiri işçiler tarafından yine ilgiyle karşılandı.

Daha önce 30 Ekim tarihi için aynı zamanda Almanya’daki tüm LSG işletmelerinde eş zamanlı olarak işyeri toplantıları yapılma kararı alınmıştı. Fakat söz konusu tarihte anlaşılmaz bir şekilde bu toplantıların yapılmayacağı ve iptal edildiği açıklandı. Toplantıya katılmaya hazırlanan işçiler bu haberi şaşkınlıkla karşılayıp tepkilerini dile getirdiler.

Fakat ver.di’nin yanı sıra alanda faaliyet yürüten, ancak toplu sözleşme yapma yetkisi bulunmayan AGİL adlı sendikaya bağlı işyeri temsilciliğinde bulunan mücadeleci bazı işçilerin itirazı ve ısrarıyla, dar bir katılımla da olsa Frankfurt’ta bir toplantı gerçekleşti. Toplantıda gerek LSG patronları ve gerekse de ver.di bürokratları esasa ilişkin bir açıklama yapmaktan kaçındılar. Görüşmelerin ve pazarlıkların devam ettiğini, henüz netleşen bir kararın olmadığını belirterek, belirsizliğe ve oyalama taktiğine bir süre daha devam edeceklerini gösterdiler. İşçiler ve mücadeleci işçi temsilcileri ise yaşanan duruma ve yeni saldırı planlarına yönelik öfke ve tepkilerini ortaya koyan konuşmalar yaptılar.

Bu arada bazı güvenilir kaynaklar tarafından, ver.di bürokratlarının yaşananlara sadece seyirci kalarak, süreci onaylamakla yetinmeyip, firmanın satışı konusunda bizzat firma patronlarıyla birlikte arayışa girdikleri ve birlikte bazı görüşmelere katıldıkları yönlü bilgiler veriliyor. Bu da sendika bürokrasisinin işçi sınıfına ihanette ve yaşadığı çürümede ne kadar mesafe kat ettiğinin yeni bir kanıtı olmuştur.

Toplantıda öne çıkan bir başka önemli gelişme ise, ihanetçi pratiğin sahibi bu aynı ver.di bürokratlarının greve gidebilecekleri yönlü beyanları oldu. Halihazırdaki konumları ve rolleriyle bunların nasıl bir grev yapacaklarını tahmin etmek güç değil. Hiçbir ciddi hazırlık yapmadan ve katılımı güvenceye alınmamış bir grev, işçiye kârdan çok zarar getirir. Yaptım olmadı, diyerek bunun sorumluluğunu da işçiye yüklemekle kalmayıp, ağır bir yükten kurtulmuş olacaklar böylece. Başarısız bir grevin ise patronların elini güçlendirip, yeni saldırılar için cesaretlendireceği aşikardır.

İşçi sınıfı sadece sermayeye karşı değil, içindeki bu hainlere karşı da mücadele vermek ve kendi mücadele mevzileri olan sendikalardan bu ağaları defetmek gibi zorlu bir görevle de karşı karşıyadır. Bunu başarmanın yolu ise taban örgütlülüklerinden ve fiili-meşru mücadeleyi büyütmekten geçmektedir.

Kızıl Bayrak / Frankfurt

***

LSG işçilerine dağıtılan bildiri:

LSG’de grev ve direniş zamanı!

 

LSG’nin satışıyla ilgili belirsizlik yaklaşık bir yıldır sürüyor. Bu belirsizlik atmosferinin işçiler üzerinde yarattığı tahribat LSG patronlarının umurunda değil. Aksine yarattıkları belirsizlik ortamının işçilerde yarattığı tedirginliği kullanıyorlar. Kapalı kapılar ardında sinsice yeni saldırı planları yapıyorlar.

En son gündeme getirdikleri yeni emeklilik planı işçilere yönelik yeni bir saldırı niteliğindedir. Yeni bir kandırmacadır. Sözüm ona çözüm adına gündeme getirdikleri önerilerin tümü işçilerin kaybıyla sonuçlanacak şeylerdir. Eski kontratı olan işçilerden olabildiğince kurtulmak ve onların yerine taşeron firmalardan aldıkları işçileri daha ucuza çalıştırmak istiyorlar. Attıkları her yeni adım, taşeronlaştırmayı yaygınlaştırmaya, sömürüyü arttırmaya ve insanları daha kötü koşullarda çalıştırmaya hizmet etmektedir.

Sendika bürokrasisi sınıfa yönelik saldırıların ortağıdır!

Bugün Almanya’da mevcut sendikaların başını tutanlar, aldıkları astronomik maaşlar ve ayrıcalıklı yaşam koşullarından dolayı bürokratlaşmışlardır. Bu konumları gün geçtikçe onları işçi sınıfından uzaklaştırıp, sermayeye yanaştırmıştır. Bu sendika patronları sadece kapitalistlerden yana değil, sahip oldukları servetle birer kapitalisttirler aynı zamanda.

Uzunca bir süredir sendika bürokratları işçiler için kayda değer hiçbir şey yapmıyorlar. Eskiden yaptıkları gibi göstermelik miting bile yapmıyorlar artık. Sermayenin işçilerin kazanılmış haklarına yönelik saldırıları sendikalara rağmen değil, aksine onların onayı ve yardımıyla olmaktadır. Sendikal bürokrasisinin bu tutumu işçileri örgütsüzlüğe ve çaresizliğe itmektedir. Sendika bürokrasisi işçi sınıfından yana görünüp sermayeden yana tavır almakta ve ona ihanet etmektedir. Yani bunlar kapitalistlerin işçi sınıfı içerisindeki ajanları rolündedirler.

LSG’de yaşananlara karşı Ver.di yönetiminin davranış tarzı da bu bürokratlaşmış sendikal anlayışın bir parçasıdır. LSG patronlarının gündeme getirdiği saldırılara karşı Ver.di bürokrasisi göstermelik bazı eylemlerin dışında ciddi bir tepki göstermemiştir. Süreci izlemekle yetinmiş, işçilerin tabandan örgütlülüğünü ve direnişini geliştirmeye yönelik ciddi hiçbir çaba göstermemiştir. LSG patronlarıyla kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla ilgili işçileri bilgilendirmemiş, bildiklerini işçilerden gizlemiş, onları bekleyen tehlikelere karşı uyarmamıştır. Bu davranış tarzıyla sendika bürokrasisi, işçiden yana değil, sermayeden yana olmuştur. İşçilere ihanet ederek sermayeyi yeni saldırılar için cesaretlendirmiştir.

Eğer bu beyler hala sermayeye karşı işçi sınıfının örgütü olduklarını iddia ediyorlarsa ve hala bunda bir parça samimilerse, onları bu misyonlarına uygun bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Ve soruyoruz: LSG’de olup bitenleri izlemeye daha ne kadar devam edeceksiniz? LSG’de ve Lufthansa’nın diğer bölümlerinde bir grev ve direniş örgütlemenin zamanı gelmedi mi? Bunun için neyi ve kimi bekliyorsunuz?

LSG işçisi arkadaşlar!

LSG’yi var eden sizin emeğinizdir. Siz olmadan bu firma var olamaz. LSG patronlarının sizi yok saymasına izin vermeyin. Patronlar sizi kölece çalıştırmayı bir hak olarak görüyorlarsa buna karşı örgütlenmek ve direnmek sizin en doğal hakkınızdır. Sermayeye ve onun bir parçası haline gelmiş sendika bürokrasisine karşı işçilerin en önemli silahı örgütlenmek ve grevdir. Birbirinize güvenirseniz ve örgütlenirseniz bu saldırıyı püskürtebilirsiniz. Birleşmiş, örgütlü ve mücadele eden işçileri hiçbir güç yenemez.

İşçilerin öz örgütü olan sendikanıza sahip çıkın. Onun sendika bürokratları tarafından gasp edilmesine müsaade etmeyin. Olup bitenlere seyirci kalmasına ve size ihanet etmesine izin vermeyin. Sendikanıza, vakit kaybetmeden bir grev ve direniş örgütlemesi için baskı yapın! Yapmazlarsa kapılarına dayanın, emeğinizin ve alın terinizin hesabını sorun! Yüzlerindeki işçi dostu maskelerini indirip, gerçek yüzlerini ortaya çıkarın!

İşçi arkadaşlar, unutmayalım, LSG’de geleceği işçilerin örgütlülüğü ve mücadelesi belirleyecektir. Ya birbirimize güvenip, örgütlenip, mücadele edip kazanacağız ya da her şeye sessiz kalıp kölece çalışmayı kabul edeceğiz. Başka bir yol yok! Ve Bertolt Brecht’in o ünlü sözünü hiç unutmayalım: “Mücadele eden kaybedebilir, ama etmeyen zaten kaybetmiştir!”

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Bir-Kar İşçi Komisyonu
30 Ekim 2019