NATO güçlerinin saldırısı sonrasında 2011 yılında Muammer Kaddafi’nin devrilerek linç edilmesinden sonra Libya değişik emperyalist ve bölgesel güçlere bağlı savaş ağaları tarafından parçalandı. Libya’nın parçalanmasının baş mimarlarından ABD ve müttefiki batılı emperyalist güçler bölgede Rusya’nın artan etkinliğini tersine çevirmek için, “savaştırdıkları” taraflara Ekim 2020’de ateşkes anlaşması imzalatarak ülkeyi sözde seçimlere götürecek “Ulusal Birlik Hükümeti”ni işbaşına getirdiler.
Peş peşe yapılan toplantı ve düzenlenen zirvelerde Libya’da barış ve istikrarın sağlanması için, taraflar sorumlu davranmaya çağrılarak, 24 Aralık 2021’de gerçekleşecek seçimlere bağlı kalmaları istendi. Perde önünde barış salvoları atanlar Libya’nın petrol kaynakları üzerindeki kontrollerini genişletme saldırganlıklarından geri kalmadılar.
24 Aralık seçimlerine bir hafta gibi kısa bir zaman kalmışken seçim komisyonu adaylıkları kesinleşenlerin bile nihai listeleri hala yayınlamadı. Ülkenin doğusunu kontrolünde tutan savaş ağası General Halife Hafter’e bağlı güçler ile Trablus’taki kukla hükümetin güçleri arasında çatışmalar da devam ediyor. Meydana gelen son çatışmalarda en az bir kişinin öldüğü iki kişinin de yaralandığı basında yer aldı.
Seçimin yasal zemini gibi adaylar ve seçim süreci ile ilgili taraflar arasında bir uzlaşma da sağlanamadı. Uzlaşma sağlanamaması üzerine Perşembe günü bir açıklama yapan Libya Seçim Komisyonu Üyesi Ebu Bekir Marada, seçimlerin planlandığı gibi yapılamayacağını belirtti. El Cezire’ye verdiği demeçte Marada, 24 Aralık’ta seçim yapılmasının artık mümkün olmadığını söyledi.
Yaklaşık yüz kişi adaylık için başvururken, adaylar arasında Libya’nın öldürülen eski başkanı Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi, General Halife Hafter ile kukla hükümetin mevcut başbakanı Abdulahamid Dibeybe de bulunuyor.
Zaten burjuva demokrasisinin halkı aldatma madrabazlıklarından biri olan seçim tiyatrosunun Libya’da, Libya’yı parçalayanlar tarafından sahnelenerek ülkeye barış ve istikrarı getireceğinin söylenmesi bir trajedidir. Bununla birlikte mevcut tabloyla bu iddialar da şimdiden boşa düşmüş gözüküyor.
