Emperyalist savaş aygıtı NATO, Muammer Kaddafi yönetimini yıkmak için 7 ay boyunca Libya’yı bombalamıştı. 2011 yılında emperyalistlerle Türkiye gibi suç ortakları tarafından gerçekleştirilen vahşi bombardımanlar, Libya’da dağılmaya neden oldu. Aradan 9 yıl geçti ama parçalanan ülkede savaş, yıkım, ölüm halen kol geziyor.
2011’de Libya’yı bombalayan NATO’nun merkezi İzmir’deki üssü, bugün de ateşkesi sabote eden NATO’nun ikinci büyük ordusunu besleyen AKP-MHP rejimidir. Son günlerde Libya’da çatışmaların şiddetlenmesi, sadece kukla hükümet ya da Suriye’den taşınan cihatçı çetelerin marifeti değil. Esas neden, Ankara’daki dinci-Amerikancı rejimin Türk ordusunu savaşa dahil etmesidir. Libya’ya cihatçıların yanı sıra silah, mühimmat, insansız hava araçları sevke eden Ankara’daki rejim, son dönemde orduyu fiilen savaşa sürerek çatışmaların şiddetlenmesinin bir numaralı sorumlusu olmuştur.
***
Dünya korona salgınıyla uğraşırken AKP-MHP rejimi, Trablus’taki kukla hükümet eliyle “barış fırtınası” adıyla bir saldırı başlattı. Son dönemde ateşkes sağlamak için yapılan girişimleri baltalayan rejim, saldırıları ise daha şiddetlendirdi. Trablus ve çevresini Türkiye-Katar desteğiyle kontrol altında tutabilen kukla hükümetin (Ulusal Mutabakat Hükümeti -UMH), bazı bölgeleri ele geçirdiği bildirildi. Son haberlere göre General Hafter’e bağlı güçlerin çekildiği Vatiyye Hava Üssü de UMH’ye bağlı güçlerin kontrolüne geçti.
Geçen hafta kendini Libya’nın hakimi ilan eden Hafter’in üssü kaybetmesi, muhtemelen çatışmaları daha da şiddetlendirecek. Histeriye kapılan saray rejiminin şefleri, başka bölgeleri de hedef almaya başlayacaklar. Hafter’le destekçileri ise bunu engellemek için karşı saldırılara girişebilirler.
Ancak AKP-MHP rejiminin desteğiyle ayakta durabilen kukla UHM’nin bazı bölgeleri ele geçirmesi, Türk ordusunun savaşa doğrudan katılmasıyla mümkün olmuştur. Hafter’e destek veren Suudi Arabistan-Mısır-BAE (Birleşik Arap Emirlikleri) üçlüsünün savaşa doğrudan girmemesi, UMH’nin işini kolaylaştırmış görünüyor.
Hafter’in belli mevziler kaybetmesi, dengelerin bu şekilde kalacağı anlamına gelmiyor. Ankara’daki rejimin yayılmacı hevesleri uğruna körüklediği bu savaşın Libya halkına ödettiği faturalar günden güne ağırlaşıyor. Başka gerici güçlerin kuklası olan Hafter ise, halen Libya’nın büyük bir kısmını kontrol altında tutuyor. Göründüğü kadarıyla AKP-MHP rejimi, Katar emiri ve kukla hükümet ittifakı Libya’yı parçalamak istiyor. Zira Libya’ya hükmetme gücünden yoksun olmasına rağmen ateşkesi baltalayan bu ittifak, karşıtları tarafından boşa düşürülmezse eğer, Libya’nın parçalanma ihtimali yüksek olacaktır.
Libya halkının trajedisi, iki gerici-kukla güç arasında sıkışıp kalmasıdır. 9 yıldır devam eden çatışmalar sonucunda ülke üç parçaya bölündü. İki kukla gücün yanı sıra ülkenin bir bölümü cihatçı çeteler ya da kabileler tarafından kontrol ediliyor. Dünyanın en kaliteli petrollerine sahip ülkelerden biri olan Libya’nın halkı ise yazık ki, emperyalistlerle suç ortakları tarafından yaratılan bu kaosun bedelini ödüyor.