Sermaye devletleri korona salgınını fırsata, kaos ortamını kirli hesapları için bir olanağa çeviriyorlar. AKP-Erdoğan iktidarının, hapishanelerdeki katilleri, faşist çeteleri, uyuşturucu baronlarını, rüşvet ve hırsızlık, taciz ve tecavüz suçlularını dışarıya salmak için bu ortamı kullandığını gördük.
Emekçiler korona salgınıyla boğuşurken, bu durumu fırsat bilen Alman hükümeti de aynı kirli yoldan yürüdü. Almanya Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer (CDU), selefi olan Ursula von der Leyen zamanında planlanan yeni savaş uçaklarının alınması işini tamamlamak için kolları sıvadı. Kramp-Karrenbauer, bazıları atom bombası taşıyabilen yeni savaş uçaklarıyla Alman ordusunu donatmak hedefiyle ABD’nin savaş uçakları üreticisi Boeing’den 45 kadar F-18 jeti ve 93 adet Eurofighter savaş uçağı satın almak için görüşmelere başladı. Yeni savaş uçaklarının, hava kuvvetleri tarafından daha önce kullanılan ve modası geçmiş olarak kabul edilen Tornado’ların yerini alması amaçlanıyor.
Der Spiegel, Kramp-Karrenbauer’in ABD’li meslektaşı Mark Esper’e gönderdiği bir e-postaya atıfla, Almanya’nın Büchel kasabasındaki hava üssünde depolanan ABD nükleer bombalarıyla yüklenebilir 30 adet F-18 Super Hornet ve elektronik savaş için 15 adet F-18 Growler jeti satın alacağını da duyurdu.
Koalisyon ortağı SPD, Bakanlığın bu girişimini, “bu koalisyonda konuşulacak bir konu” diyerek geçiştirdi. Oysa Federal Parlamento’da grubu buluna tüm partiler daha 2010 yılında nükleer silahların Federal Almanya topraklarından çekilmesi konusunda anlaşmışlardı. Buna rağmen nükleer kapasiteye sahip savaş uçaklarının satın alınması ve böylece NATO içindeki “nükleer katılımın” devamı konusunda hükümet partileri arasındaki görüşmeler bir süredir devam ediyor. Reuters da pazartesi günkü haberinde, “Savunma Bakanlığının, haftalardır süren bu müzakerelere SPD’nin katıldığını” bildiriyordu. Kapitalist dünyanın silahlanması zamanın ruhunun gereğidir ve SPD de bunu bilecek kadar kapitalist tekellerle içlidışlıdır.
Savunma Bakanı Kramp-Karrenbauer yakın dönemde, “Endişeli olduğumuz, büyük bir endişeyle izlediğimiz yani izlediğimiz sözünü artık dinleyemiyorum bile. Güçlüyüz, iş bize düşüyor ve artık nihayet siyasi yanıtlar vermek zorundayız” sözleriyle gündeme gelmişti. O şimdi, “Avrupa dünyada iddia sahibi olabilmek için askeri yetkinliğini güçlendirerek, gücün dilini de kullanmayı öğrenmek zorunda” diyen Ursula von der Leyen’den (şimdi Avrupa Komisyonu Başkanı) aldığı militarizm bayrağının hakkını, silahlanma işini tamamlayarak vermiş oluyor. Zira zaman, “gücün dilini de kullanmayı öğrenme”yi gerektiriyor. “Öğrenmek” için de korona kaosunun sunduğu sisli ortam en uygun zamandır.