Hanau’da dokuz insan, iki ayrı kafeye peş peşe gerçekleştirilen saldırıyla katledildi. Saldırı milliyetçi-ırkçı saiklerle gerçekleştirilmiş faşist bir katliamdır.
Faşist çetelerin üzerine gitmek bir yana onları açıktan açığa koruyan ve kollayan resmi ağızlar saldırı sonrasında yaptıkları açıklamalarda bir yandan katliamın “sonuna kadar” aydınlatılacağını söylerlerken, bir yandan da düzeni ve faşist akımı aklama telaşındaydılar. Katliam sonrasında polis tarafından yapılan açıklamada, saldırıyla ilgili başka bir şüphelinin olmadığı belirtildi. Ardından faşist parti AfD başkanı saldırının “sağ veya sol terörizm olmadığını, deli bir adamın işi olduğunu” iddia etti. Özellikle bu iki açıklamanın örtüşmesi elbette tesadüf değildir ve katliamın arkasındaki karanlık ve derin politik ilişkilere işaret etmektedir.
NSU çetesinin tetikçilik yaptığı cinayetlerde olduğu gibi, Hanau katliamının tetikçisinin de evinde ölü olarak bulunması(!) egemenleri bu suç ortaklığından kurtarmaya yetmeyecektir. Alman polisi katilin ölü olarak bulunmuş olmasının verdiği rahatlıkla, saldırıyla ilgili başka bir şüphelinin olmadığını açıklama cüretinde bulunabilmiştir. Alman Federal Savcılığının soruşturmayı derinleştireceği vaadinin ya da Almanya Başbakanı Merkel’in “saldırının arka planının sonuna kadar aydınlatılması için her şeyin yapılacağı” sözünü vermesinin hiçbir hükmü kalmamıştır. NSU davasında da aynı sözler verilmişti.
Cumhurbaşkanı Steinmeier: “Birbirimize tutunuyoruz”
“Birlikte duruyor birbirimize sıkı sıkıya tutunuyoruz. Bu, nefrete karşı en güçlü araç” açıklaması yapan Almanya Cumhurbaşkanı, konuyla ilgili şöyle konuştu: “Hanau’da dün gece yaşananlar bizi şaşırttı, üzdü ve öfkelendirdi. Hiçbir şey sevdiklerini yitirenlerin acısını dindiremez. Hiçbir şey bu anlamsız saldırıyı açıklayamaz ve hiçbir şey olanları geri döndüremez.”
Merkel: “Sonuna kadar aydınlatılacak”
Almanya Başbakanı Merkel, saldırının arka planının “sonuna kadar” aydınlatılması için her şeyin yapılacağı sözünü verdi. “Nihai bir değerlendirme yapmak için henüz çok erken” diyen Merkel, “Şu anda eldeki birçok veri failin aşırı sağcı, ırkçı güdülerle hareket ettiğine işaret ediyor. Farklı bir kökenden gelen, inanca ya da görünüme sahip olan insanlara duyduğu nefretle hareket ettiğine…” şeklinde konuştu. “Irkçılık bir zehirdir, nefret bir zehirdir. Ve bu zehir toplumumuzda mevcut. Sayısı oldukça çok olan cinayetin sorumlusu da budur. NSU’nun eylemlerinden (Kassel Bölge Valisi) Walter Lübcke cinayetine, oradan Halle’deki cinayetlere kadar” ifadelerini kullandı.
Merkel’in açıklamalarında işaret ettiği cinayetlerin hiçbirisi verilen sözlere rağmen aydınlatılmadı. Dahası Hanau katliamı Hessen eyaletine bakmayı gerektiyor. NSU cinayetlerinin kesişme noktası olması ve Kassel Bölge Valisi Walter Lübcke cinayetinin de Hessen eyaletinde gerçekleşmiş olması, bu eyaletin hangi karanlık ilişkilere sahne olduğu sorularının cevabını da önemli kılıyor.
AB şefleri: “Onlarla birlikte yas tutuyoruz”
Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Hanau’daki korkunç eylemler nedeniyle şoke oldum ve derinden üzüntülüyüm”, “Duygularımız kurbanlar, aileleri ve arkadaşlarıyla”, “Her türden nefret ve şiddete karşı birlikte duracağız” ifadelerini kullandı.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Dün gece Hanau’da yaşanan trajedi beni derinden sarstı, onlarla birlikte yas tutuyoruz” diye konuştu.
Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, “İnsan hayatının anlamsız bir biçimde kaybedilmesi bir trajedidir, nereden gelirse gelsin” ifadelerini kullandı.
Hristiyan demokrat-muhafazakar Avrupa Halk Partisi’nin parlamentodaki grubunun başkanı Manfred Weber de bir açıklama yaptı. “Hanau’dan gelen kötü haberleri izlediğimde nefes alamıyorum. … Duygularım mağdurlarla birlikte” diyen Weber, acil müdahale ekiplerine teşekkür etti.
Avrupa Parlamentosu’ndaki sosyal demokratlar grubuna başkanlık eden Iratxe Garcia Perez, “Yabancı düşmanı söylemle birlikte başlayan şiddete karşı hepimiz mücadele etmeliyiz. Aşırı sağ karşısında pes etmeyeceğiz. Avrupa Birliği çeşitliliktir” ifadelerini kullandı.
SPD: “Aşırı sağcı terör demekten kaçındık”
Sosyal Demokrat Parti’den (SPD) Saskia Esken, Hanau’daki saldırıyı “aşırı sağcı terör” olarak tanımladı ve “Bu ifadeyi açıkça dile getirmekten uzun zamandır kaçınıyorduk” dedi.
Faşist AFD: “Deli bir adamın işi”
Faşist AfD’nin parlamentodaki grup temsilcisi Alice Weidel de Hanau saldırısını kınayıp, “korkunç bir eylem” derken, AfD eş başkan ise saldırının “sağ veya sol terörizm olmadığını, deli bir adamın işi olduğunu” söyledi.
İslamcılar: “Camileri koruyun”
İslamcı kuruluşlar ise Hanau saldırısı sonrasında yaptıkları açıklamada siyasetçileri ve toplumu Müslümanların yanında yer almaya çağırarak, “camiler için güvenlik önlemleri artırılsın” talebini yinelediler.
Katliamın ardından düzen güçleri tarafından yapılan bütün bu açıklamalar ve kurulan sözde üzüntülü cümleler gerçekleri gizlemeyi amaçlamaktadır ve tam bir ikiyüzlülükten ibarettir. Bu katliam ve cinayetleri aydınlatacak ve hesabını soracak tek bir güç vardır, o da anti-faşist güçlerin ortak-birleşik mücadelesidir. Hanau katliamından sonra yapılan açıklamalarda dökülen timsah gözyaşları bu gerçeğin dolaysız kanıtıdır.