Dünyanın en zengin 7 ülkesini bir araya getiren G7 Grubu’nun dışişleri bakanları, 11-12 Aralık 2021’de İngiltere’nin Liverpool kentinde toplandı. G7 dışişleri bakanları, Rusya, İran ve Çin ile yaşanan gerilimler konusunda ortak bir tutum almayı hedeflediler. Toplantıya ev sahipliği yapan Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Liz Truss yaptığı açıklama bunu, “Düşman aktörlerin artan tehditlerine karşı kendimizi savunmak zorundayız” sözleriyle ifade etti.
Başlıca emperyalist devletlerin temsilcileri, sözde “özgürlük ve demokrasiyi kısıtlamaya çalışan saldırganlara karşı” ortaklık vurgusu yaparak hamasi söylemlerle kirli çıkarlarının üzerini örttüler. Truss, “özgür demokratik ulusların” bağımsızlıklarını korumak için kendilerini Rus gazından ve Rus parasından vazgeçmeleri gerektiğini iddia etti.
Rusya-Ukrayna krizi
Rusya-Ukrayna sınırındaki kötüleşen durum, İngiltere, Almanya, Fransa, ABD, İtalya, Japonya ve Kanada’yı içeren G7 toplantısının ana konularından biriydi. Son zamanlarda, NATO’nun Rus birliklerinin Ukrayna sınırına yakın bir yerde toplandığına dair raporları uluslararası endişelere ve gerilimlere yol açmıştı.
G7 dışişleri bakanları, Liverpool’daki iki günlük toplantılarını Moskova’ya Ukrayna sorunu hakkında “sert bir uyarı” ile sonlandırdı. “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı artan askeri varlığını ve saldırgan söylemini kınamakta” birleşen temsilciler, “Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne tam destek verdiklerini” de yinelediler.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa Komiseri Karen Donfried, Ukrayna çelişkisine diplomatik bir çözüm bulma olasılıklarını değerlendirmek için Pazartesi Kiev ve Moskova’ya seyahat etti. ABD’li diplomat, Çarşamba günü ise, Ukrayna krizini NATO ve AB müttefikleriyle görüşmek üzere Brüksel’e gidecek.
Çin de tartışmaların odağında
Rusya’nın yanı sıra Çin de zirvenin odak noktası olan ülkelerden biriydi. Rusya, önemli bir tehdit olarak görülürken, Çin de G7 ülkeleri arasında endişe yaratıyor. Reuters’in aktardığına göre katılımcılardan biri, Çin hakkında “çok, çok yoğun tartışmalar”ın olduğunu söyledi. Çin’den gelen “ekonomik zorlayıcı tedbirler” konusunda endişeler olduğunu belirten Liz Truss, Çin’i de “demokrasi” demagojisiyle hedef aldı.
“Nükleer müzakerelerde İran için son şans”
G7 toplantısı, Viyana’daki müzakerecilerin İran’la nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmaya çalıştığı bir zamana denk geldi. İran ile ilgili olarak İngiltere Dışişleri Bakanı Truss, Viyana’daki mevcut müzakerelerin İran için “son şans” olduğunu ileri sürerken, İran hükümetinin anlaşmanın şartlarını kabul etmesi gerektiğini belirtti.
Anlaşma, İran’ın nükleer silah üretmesini önlemeyi amaçlıyor. Anlaşmayı canlandırma amaçlı olarak Viyana görüşmeleri bir haftalık aradan sonra devam etti. Müzakerelere İran, Almanya, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya’dan müzakereciler katılıyor. Viyana’da bulunan bir ABD heyeti ise müzakerelere dolaylı olarak dahil oluyor.
2018 yılında ABD, dönemin Başkanı Donald Trump tarafından tamamen yetersiz olmakla eleştirilen anlaşmadan çekilmiş ve İran’a yeniden ağır yaptırımlar uygulamıştı. Ardından Tahran da yavaş yavaş anlaşmadan çekildi. Trump’ın halefi Joe Biden, temelde anlaşmanın yeni bir versiyonuna hazır olduğunun sinyalini verdi. Anlaşma, İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitelerini azaltacağını ve nükleer tesislerinin düzenli uluslararası denetimlerine izin vereceğini şart koşuyor.
Yeni yılda Almanya, G7’nin başkanlığını Birleşik Krallık’tan devralacak. Bu nedenle Almanya Dışişleri Bakanı görevine yeni başlayan, Yeşiller partisinden Annalena Baerbock, müzakerelerde Almanya G7 Başkanlığı’nın dış politika bölümünün önceliklerini de sundu. İddiaya göre iklim değişikliği ile güvenlik politikası arasındaki ilişkiden söz eden Baerbock, Almanya’nın çok taraflılığı güçlendirmek istediğinden dem vurdu. Almanya’nın hedeflerinin başında emperyalist devletlerin güvenliği ve siber saldırılar konusunda yeni adımlar atmak olduğu ileri belirtiliyor.