Azerbaycan’la Ermenistan arasında 27 Eylül-9 Kasım 2020 tarihleri arasında 44 gün süren Dağlık Karabağ savaşı sırasında işbaşında olan Paşinyan-Aliyev ikilisi, şimdi “barış güvercinleri” uçuruyorlar.
26 Kasım 2021 tarihinde gerçekleştirilen Putin, Aliyev, Paşinyan üçlü zirvesi sonrasında yapılan açıklamada, bazı konularda anlaşma sağlandığı ve görüşmelerin yapıcı olduğu söylenmişti. Olumlu geçtiği söylenen görüşmelerden sonra Putin her iki figürana da zeytin dalı simgesi hediye ederek sırtlarını sıvazlamıştı.
Paşinyan’ın görüşme sonrasında, Karabağ’daki ekonomik ve ulaşım bağlarının açılması konusunda ortak fikre sahip olduklarını belirtmesiyle birlikte, Türkiye’den Avrupa Birliği’ne uzanan hatta dünün savaş tacirleri farklı telden çalmaya başladı. İki komşu ülke arasında yaşanan yıkımdaki suçlarının üzerini örtmeye çalışan bu güçler, savaş yıkımının ortaya çıkardığı ekonomik olanakları kapmak için yarışa girdi ve tam bir utanmazlıkla “bölgenin inşasından” dem vurmaya başladılar.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile iki ülke arasındaki demir yolu hatlarının restorasyonu konusunda anlaşma sağladıklarını açıklaması bu akbabaların iştahını daha da kabarttı. Paşinyan, Aliyev, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel Brüksel’de üçlü bir görüşme yaptılar. Görüşme sonrasında açıklama yapan Michel, “Sınır ve gümrük kontrolleri için uygun düzenlemeler yapılarak demir yolu hatlarının restorasyonunun gerçekleştirilmesi yoluyla ilerlemek için mütekabiliyet ilkesi temelinde mutabakata varıldığını” bildirdi.
AB Konseyi Başkanıyla yapılacak görüşme öncesinde, Brüksel’de savaş makinesi NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşen Aliyev, “Karabağ zaferi sonrasında Ermenistan ile husumet defterini kapatmak ve barış anlaşması üzerinde çalışmak istediklerini, Paşinyan ve Michel ile yapılan üçlü toplantının birçok konuyu açıklığa kavuşturmasını beklediğini” söylemişti.
Karabağ savaşının suçluları savaşın yol açtığı yıkımdan pay kapmak için sürdürdükleri yoğun diplomatik trafiği bölgenin kalkındırılması ve barışın yeniden tesis edilmesi olarak pazarlasalar da, bu kapışmanın bölgeye refah ve huzur getirmeyeceğini çok zaman geçmeden göreceğiz. Zira onların çıkarları bölgesel gerilim ve çatışmaların körüklenerek büyütülmesini gerektiriyor. Bu çatışma ve gerilim alanının Rusya’nın yanı başında olduğu dikkate alınırsa, batılı emperyalistlerle Türkiye gibi işbirlikçilerinin gerilim ve çatışmaları kızıştırma politikasını sürdüreceklerini tahmin etmek güç değil.