Fransa'da CGT ile Solidaires sendikalarının başını çektiği ve tüm sendika konfederasyonlarının dahil olduğu genel grevlerin beşincisi perşembe günü gerçekleştirildi.
“Emeklilik Reformu” saldırısı bir ay önce Başbakan Elisabeth Borne tarafından meclise sunulmuştu. O gün saldırıya karşı başlayan hareket, güçleneceğine zayıfladı. Dünkü eylemlere katılım 1.3 milyon sınırında kaldı. Zayıflamaya, bir aylık süreçte 5. kez genel greve çıkılması ve eylemlerin haftalara bölünmesinin neden olduğu düşünülüyor. İşçiler ilk genel greve %100 katılım sağlamış, yasanın geri çekilmesi için genel grevin süresiz olması gerektiğini ifade etmişlerdi. Ancak sendikal bürokrasi, haftada bir gün grev kararı alarak eylemin etkisini zayıflatırken, işçilerin maaşlarından yapılan kesintiler bu enflasyon döneminde katlanmıştı. Bürokratların genel grevi bir “hava boşaltma” eylemine çevirmesine tepki duyan işçilerin bir kısmı eylemden uzak durdu. 2.5 milyonu aşan katılımla on yıllar sonra en güçlü şekilde başlayan genel grev yazık ki gelinen noktada kan kaybetmeye başladı.
Paris'te 300 bin, Marsilya'da 90 bin, Toulouse'da 65 bin, Bordeaux'da 30 bin, Rennes'te 12 bin, Bayonne'de 10 bin, Valenciennes'de 4 bin işçi ve emekçi alanlara çıktı. Sendikal bürokrasinin orta ölçekli şehirlere dikkat çekmek için gittiği Albi'de 55 bini aşkın kişi eyleme katıldı. Ancak katılımın düşmesi kadar bir dizi şehirde eylem yapılmaması da hareketin zayıflamasına işaret ediyor.
Greve katılım oranları da bunu gösteriyor. İlk eylemden beri genel greve firesiz katılan rafineri işçileri son eylemde farklı bir tutum aldı. Birçok rafineride süresiz genel grev kararı alınmamasına gösterilen tepki açıkça görülüyordu. Keza eğitim ve grevin etkisini katlayan ulaşım sektörlerinden de katılım oranları yarı yarıya düşüş gösterdi. Paris gibi toplu ulaşımın kritik önemde olduğu başkentte neredeyse çalışmayan metro hattı yoktu. İlk genel grevde kondüktörsüz metro hattı bile grev yüzünden etkilenmişken bu defa katılım çok sınırlı kaldı.
Eylemlere katılımdaki düşüşün nedeni emekçilerin mücadeleden uzak durması değil, sendikal bürokrasinin oyalama taktiğine duydukları tepkidir. İşçiler süresiz genel grev talebini işletme bazlı toplantılarda dillendiriyor. Bürokratların 7 Mart sonrasında bunu tartışma kararı almaları işçileri oyalayıp soğutma hesapları yaptıklarını gösteriyor.
Bürokratlar Paris yürüyüşünde de benzer bir tutum sergiledi. İlk eylemden beri yüzbinlerin toplandığı devasa bir gösteri örgütlenirken sendikal bürokrasi bu eylemi de zayıflatmak, görüntüsünü bozmak için elinden geleni yapıyor. En önemli meydanlarda kitlesel görüntü verilmesin, uzun yürüyüş olmasın diye parkur seçimleri vb. detaylar sinsice belirleniyor. Bu eylemde Bastille Meydanı'ndaki toplanma Place d'Italie'de son buldu. Toplu görüntüyü bozmak için iki ayrı koldan yürüyüş yapıldı. UNSA, CFDT bir koldan CGT, FO ve Solidaires diğer koldan yürüdü. Bu da ilk eylemdeki güçlü/kitlesel görüntüyü parçaladı. Bu arada sarı sendikalara üye işçi kitlesi, daha ileri şiarlar yükselten diğer işçilerden izole edildi. Bu tablo, sendika bürokratlarının bilinçli bir zayıflatma amacı taşındıklarının göstergesidir.
Türkiyeli, Kürdistanlı örgütlerden Bir-Kar, AvEg-Kon ve DİDİF yürüyüşte flamalarıyla yerini aldı. CDK-F, AvEg-Kon ve DİDİF stant açarak depremzedeler için bağış topladı. Bir-Kar'lılar da deprem gündemli ortak bildirilerin dağıtımını gerçekleştirdiler. Bir-Kar'lılar ayrıca yürüyüş parkurunda Ukrayna savaşı üzerinden emperyalist saldırganlığı teşhir eden şiarların bulunduğu Fransızca afişler yaptılar.
Kızıl Bayrak / Paris