Emperyalist kapitalizm silahlanma, militarizm, savaş demektir

Kapitalizm silahlanma, militarizm, savaş demektir. Her tür şiddetin, yıkımın, gericiliğin kaynağıdır aynı zamanda. Emperyalist savaşa, militarizme, silahlanmaya karşı mücadelenin güncel önemi ne kadar büyükse, sistemi yıkma perspektifiyle ele alınması da o kadar önemlidir. Zira bu sistem var olduğu sürece savaş vebasının ortadan kaldırılması imkansızdır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 10 Mart 2020
  • 19:56

20. yüzyılın başında dünyanın emperyalist güçler arasında paylaşımı tamamlanmıştı. ‘Emperyalizm’ adlı eserinde Lenin, 1903 yılında dünyada paylaşılmamış toprak parçası kalmadığını saptar. Buna rağmen emperyalistler arası güç, rekabet, paylaşım çatışmaları halen devam ediyor. İki paylaşım savaşına neden olan emperyalist-kapitalist sistem, dünyanın bir gün bile savaşsız kalmasına izin vermiyor.

***

Onlarca yıldan beri Ortadoğu savaş dizisinin icra alanı durumuna getirildi. Savaşlar, emperyalist-siyonist güçlerle bölgedeki işbirlikçilerinin sefil çıkarları için tezgahlanıyor. Afganistan, Irak işgalleri, Libya’nın parçalanması, Yemen’in yakılıp yıkılması, Suriye’nin yarısından fazlasının enkaza çevrilmesi, katledilen milyonlarca insan…

Tüm bunlar ABD ile bölgedeki Türkiye, İsrail, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi suç ortaklarının halklara karşı işledikleri ağır suçlardır. Dinci-faşist saray rejiminin ordusunu Suriye’de savaşa sürmesi, çatışmaları şiddetlendirmiş, savaşın bitirilmesi çabasını sabote etmiştir.

Ortadoğu halkları savaşın yıkımını yaşamakla kalmıyor. Maliyetini de sırtlanmaya mecbur ediliyor. Zira bölgenin doğal zenginliklerinin önemli bir kısmı silah tekellerinin kasalarına akıyor. İnsanlar katlediliyor, milyonlar mülteci konumuna itiliyor, ülkeler yıkılıyor, kaynaklar savaşın fitilin ateşleyen silah tekellerinin kasalarına gidiyor.

***

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) hazırladığı son rapor, silah satışının düzenli bir şekilde arttığına işaret ediyor. Rapora göre 2015-2019 döneminde dünya genelinde silah satışları önceki beş yıla kıyasla yüzde 5,5 oranında arttı. Ortadoğu’da silahlanmaya ayrılan devasa servet, yüzde 61 oranında artmıştır. Yani bölgenin emperyalistler tarafından savaşa sürüklenmesi, halklara ağır yıkım getirirken, silah tekellerine kasalarını doldurma imkanı sağlıyor.

***

Silah satışları büyük oranda emperyalist güçler tarafından gerçekleştiriliyor. Güney Kore, İsrail gibi istisnalar olsa da, savaş pazarı büyük tekellerin kontrolündedir. Çatışmaların fitilini ateşleyen emperyalistlerin farklı hedefleri olsa da, silah pazarını canlı tutmak için de savaşları kışkırtıyorlar.

ABD emperyalizminin Ortadoğu’da oynadığı kanlı rol ile Amerikan silah tekellerinin elde ettiği devasa karlar arasında dolaysız bir bağ var. Bölgedeki tüm savaşları işbirlikçileriyle birlikte kışkırtan ABD, silah tekelleri için genişleyen bir silah pazarı da oluşturuyor. Nitekim SIPRI’nin ‘Küresel silah ticareti raporu’na göre dünya üzerindeki her üç silahtan birini üreten ABD, bunların yarısını Ortadoğu’ya satıyor. Bu bölgenin stratejik öneminin, zengin enerji kaynaklarının yanı sıra, genişleyen bir silah pazarı var. Bundan dolayı ABD ile suç ortakları, bölgede savaşların bitmesine izin vermemek için her yola başvuruyor.

***

Silah satışını arttıran bir diğer ülke Alman emperyalizmi oldu. “Silah pastası”ndan aldığı payı büyüten Almanya hem Suriye’de hem Libya’da savaş suçu işleyen AKP-saray rejimine silah satmaya devam ediyor. Güya Almanya savaşa katılan Türk devletine silah satışını askıya almıştı. Gerçekte ise, durum tersidir. Alman parlamentosunda yapılan tartışmalar, son aylarda Türkiye’ye yapılan silah satışlarının yüzde 150 oranında arttığını gözler önüne serdi. Yasalar, savaşı kundaklayan devlete silah satışlarına kayıt düşerken, kâr hırsı yasa-kural tanımıyor, düzenin hukukunu ayaklar altına alıyor.

***

Kapitalizm silahlanma, militarizm, savaş demektir. Her tür şiddetin, yıkımın, gericiliğin kaynağıdır aynı zamanda. Emperyalist savaşa, militarizme, silahlanmaya karşı mücadelenin güncel önemi ne kadar büyükse, sistemi yıkma perspektifiyle ele alınması da o kadar önemlidir. Zira bu sistem var olduğu sürece savaş vebasının ortadan kaldırılması imkansızdır.