Dünyada giderek keskinleşen emperyalist rekabet ve paylaşım mücadelesinde Asya-Pasifik çelişkilerin keskinleştiği coğrafyalardan biri olarak öne çıkıyor. Bu bölgede emperyalist güçler arasındaki hegemonya mücadelesinin, askeri gerilim ve çatışmaların giderek sertleşeceğinin işaretleri çoğalıyor.
Zaten daha şimdiden çok önemli çatışmaların ve gerilimlerin sahnesi haline gelmiş olan bölgede, ABD emperyalizmi, küresel hegemonyasını tesis etmek adına hamleler yapıyor. Bunun için de bitmek bilmeyen askeri tatbikatlar dizisi birbirini izliyor.
ABD silahlı kuvvetlerinin şu anda Pasifik’te yürütmekte olduğu veya henüz tamamlamış bulunduğu bir dizi savaş tatbikatları söz konusudur. Müttefik devletlerin askerleri bu tatbikatların çoğuna katıldığı gibi kendilerinin de düzenlediği tatbikatlar var. Özellikle Avrupalı emperyalistlerden Birleşik Krallık, Fransa ve Almanya bunların başında geliyor. Önemli bir emperyalist dünya gücü olan ve dünya hegemonya mücadelesinde etkin bir rol oynamak isteyen Alman emperyalizmi de buna uygun adımlar atıyor. Geçtiğimiz günlerde Alman savaş gemisinin Asya-Pasifik’e doğru yola çıkması da bu yöndeki adımların son örneği oldu.
Almanya’nın hedefi: “Düzeni koruma sorumluluğunu almak”
Alman savaş gemisi “Bayern” fırkateyni 2 Ağustos’ta Wilhelmshaven’daki deniz üssünden yola çıktığında, “Alman dış politikasında yeni bir sayfanın açıldığını” iddia eden yorumlara konu edildi. Alman devletinin Asya-Pasifik bölgesine “yaklaşık yirmi yıldır ilk kez” savaş gemisi gönderdiği ifade edilirken, Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer bu geziyi “istikrar, refah ve kurala dayalı, çok taraflı bir düzenin sembolü” olarak nitelendirdi.
Dışişleri Bakanı Heiko Maas da “uluslararası hukuka uyumu sağlamak ve güvenliği güçlendirmek” için ortaklarla birlikte çalışmak istediğini söyledi. Maas, “Bunu şekillendirmeye yardımcı olmak ve kurallara dayalı "uluslarası düzeni koruma sorumluluğunu almak istiyoruz" iddiasında bulundu. Maas, geleceğin uluslararası düzeninin şekillenmesine Hint-Pasifik’te karar verileceğini de sözlerine ekledi.
Wilhelmshaven’daki deniz üssünden 200’den fazla askerle ayrılan ve yaklaşık 7 ay boyunca seyahat edecek savaş gemisinin Afrika’dan Singapur’a, Japonya’ya, Güney Kore’ye ve Avustralya’ya uğrayacağı ifade ediliyor. Savunma Bakanlığı, bunun bir operasyon değil, “varlık ve eğitim gezisi” olduğunu ileri sürdü.
Alman emperyalizminin sözcüleri Maas ve Kramp-Karrenbauer, açıklamalarında özellikle Çin’e karşı saldırgan bir tutum kullanmaktan kaçınsa da “Bayern” fırkateyninin yolculuğu, Çin’in bölgedeki hegemonyasına karşı bir girişimdir. Zira Japonya ve Güney Kore gibi devletler, “Çin tehdidi altında” olduklarını savunarak ABD, Almanya gibi ortaklarından daha fazla destek bekliyor.
Bununla birlikte Çin de son yıllarda emperyalist nüfuz mücadelesinde askeri açıdan atılımlar gerçekleştirdi. Küresel dış ticaretin yüzde 90’ının geçtiği Hint ve Pasifik okyanusları ve Çin, “ihracat ülkesi” olan Almanya tarafından da yakından izleniyor. Bu “gezi”yle birlikte Alman emperyalizminin sözcülerinin ortaya koyduğu hedefler, Alman devletinin Hint-Pasifik’te daha etkin olmayı hedeflediğini ortaya koyuyor. Alman Dışişleri Bakanı Maas’ın ortaya koyduğu “uluslararası düzeni koruma sorumluluğunu alma” iddiası da bu emperyalist hedefin dolaysız bir ifadesidir.